iki | kukla

728 65 285
                                    

ayayayay geldik. yıldıza basmayı ve bol bol da yorum yapmayı unutmayalım, keyifli okumalar 🐦

okulda sıradan günlerinden en sıkıcısının yanı sıra en keyifsiz ve en tatsız gününü yaşayacağını düşünüyordu aybike. olan olaylar yüzünden tadı yoktu ve hala berk'le olan fotoğrafı yüzünden okuldakilerin tuhaf bakışlarını hissetmek, alışsa da sıkmıştı.

dağınık topuzundan çıkan kıvır kıvır saçlarına ofladı bilmem kaçıncı kez. tel toka kullanmaya pek sıcak bakmıyordu, o siyah kısa çubukların sıkı olduğu zamanlar neredeyse başına giriyor olması bile tüylerini diken diken etmeye yetiyordu.

"offf!"

ellerini sinirle saçlarına götürüp hırslı biçimde çektiği tokayla saçı acıyıp sızlandığında da daha da sinirlenmişti. zaten o berk denen kızıl çıyanla uğraşması gerekecekti. daha bu kıvırcık saçlarla bile uğraşamıyordu ki! sırasında tekken bir anda saçlarını elinden alan ince kemikli ellerle birkaç saniye kalmıştı öylece, eller ise saçlarını bir sağa bir sola yatırıp toplu tutmaya çalışıyordu.

"bu kadar hırslı olmamalısın, bana olan sinirini niye güzelim saçlardan çıkarıyorsun?"

duyduğu ve gayet yakından tanıdığı o sesin sahibiyle kısa bir süre bakışları değiştiğinde saçında ele sert bir şekilde vurup iterek tokasını özensizce saçına geçirmişti, ne kadar hızlı olursa onunla o kadar az muhattap olmak zorunda kalırdı.

kızın oflarken çatılan kaşları, açılan gözleri ve şişen yanaklarıyla tatlı olduğunu düşünen çocuk olduğu yerden, aybike'nin arkasından ayrılmazken de genç kızın saçını yine yapamamış olmasıyla kurtardı kıvırcıklarını elinden.

"bence beceriksizliğini bir kenara bırakıp yenilgiyi kabul etmelisin tatlım. yapamıyorsun işte bırak halledeyim ben. özel kuaförlüğünü de yapıyorum kıymetimi bil ha."

kızılın beyaz bileğini sertçe itip sırasından kalktığında bakışlarını bakışlarına dikti. oldukça öfke saçan elalar ise kızılın pek umurunda değil gibiydi.

"senin kuaförlüğümü yapmanı seçmektense saçlarımı kezzapla yıkarım daha iyi."

oldukça yumuşak saçlarının omuzlarına dağılışıyla büyüsüne kapılmışça baktıktan sonra biçimli dudaklarını aralayıp çapkınca bakışlar sunarak gülümsemişti kızıl.

"kezzap ha?"

"hm hm."

aybike ise nefret ediyordu bu durumdan. böyle bakmasından, alaycı gülüşünün dudağının kenarında oluşturduğu çukurdan ve bunların kalbinin ritminde meydana getirdiği değişikliklerden nefret ediyordu. onu sevmediğine emindi ama. aralarında olabilecek tek duygu varsa o da nefretti.

"günaydın."

içeriye oldukça neşe saçan bir tavırla giren melisa'yı bulduğunda gözleri, berk'in gözlerinin parlaması canını yakmıştı. canını yakmamalıydı onun söylemleri ama engel olamıyordu. eğer kalbine engel olabilse berk son tercihi bile olmazdı zaten.

"sen günaydın diyince gün aydı benim için, aybik'le konuşmak yoruyor bazen."

genç kız, umursamamayı kendine hedef belirlemeye çalışsa da zorla yutkunup gözlerini kaçırmıştı. berk'in melisa'ya olan hisleri çok açıktı. salak doruk'un gözünün önünü fark edemeyeceği kadar gizli, tek kalmış kolyeyi sırf seviyor diye bulup getirtecek ya da ayakkabılarına çizdiği küçük hediyeyi ona yakıştırmadığından babasına zarar vereceği boyutta da açıktı.

melisa, çantasını bırakıp sınıftan yeniden çıktığında ona tüm hisleriyle gülümseyen kızıldaydı hala gözleri. genç adam ise bunu gördüğünde sırıtışını büyütmüştü.

"aybike. bu kadar belli etme ama. birkaç saniyeliğine ayır bari gözlerini benden."

"nefret ettiğin birinden alacağın intikamı düşünerek bakmak mı yoksa başkasına aşık olduğunu bildiğin kızdan hala umudun olması mı daha zor karar veremedim."

birkaç saniye imalı gülüşüyle bakıp sırasından çıktığında bileğini çevik bir hareketle tuttu kızıl çocuk. gidişine engel olup kızın küçük bedenini sadece bileğinden kendine çektiğinde de bakışları ciddi anlamda öfke saçıyordu.

"ne demek istediğini açık açık söylesene sen."

"aşık olduğun melisa varya, kadir abime aşık. ondan bahsediyorum. sen her ne kadar bu durumu kabullenmesen de o, kadir abime aşık. geçen gün onun için yazdığı aşk dolu şiiri bile duydum biliyor musun? ne yaparsan yap bu değişmeyecek. her zaman düşündüğüm ve düşünmeye de devam edeceğim gibi, hayaller aleminde yaşayan bir zavallısın."

kızılın gözleri büyüyüp öfkeden delirmiş gibi dururken de kıpkırmızı olmuştu. yüzünün rengi saçlarının tonunu alacakken de bileğini çekmeye çalıştı kızıldan, berk ise buna izin vermedi.

"bana sırılsıklam aşık olduğunu biliyordum da bunu saklamak için benden nefret ediyormuş ayaklarını yapacağını düşünmemiştim. sıradaki numaran nedir?"

"sen neyden bahsediyorsun ya?" dedi bileğini asılıp burnunun dibindeki çocuktan kurtulan kız. "babamı öldürüyordun! benim babam ölüyordu iç kanamadan. hem de gerizekalı ergenin teki sikik öfkesine yenik düştü diye!"

göğsünden ittirdiğinde berk'in gözlerinde birkaç saniyeliğine pişmanlık görmüştü sadece. gözlerini kısıp kızın cümlelerini burnundan soluyarak dinlediğinde de sınıftan çıkmadan önce tıslamıştı kız.

"senin hakkında düşündüğüm tek haklı şey varsa o da doruk'un kuklası olman. ne derse yapan ve çevresindekilerin yönlendirmesi dışında kendi başına hiçbir halt beceremeyen, yönetilmeye alışmış kuklanın tekisin!"

yavaşça çocuğa sokulup dudaklarına yaklaştığında bakışlarını da oraya yönlendirerek elini kızılın sol göğsüne koydu, hızlanmış kalbiyle sırıtmıştı.

"iplerin çok tehlikeli ellerde artık kuklacık, tiyatronun perde arkası canını çok yakacak."

yenilgi | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin