yirmi altı | birbirimize yeteriz

194 14 0
                                    

yenilgi ayberi getirmiş bulunmaktayım ve oylarınızla yorumlarınızı bekliyorum tabi. keyifli okumalar dilerim 🪼

"bizi kabul etmeyecekler." 

çadırda beraber uyuyup uyanmalarının ardından birbirlerine daha doyamamış gibilerdi, ikisinin de olduğu yerden kalkmak gibi bir düşüncesi yoktu. berk, göğsünde yatan kızın omzunda parmak uçlarıyla yumuşacık dokunuşlarıyla halkalar çizerken de genç kızın dediği şeyle yüzünü asmadı bile, gülümsedi aksine.

"etmesinler. ailenin beni kabul edip sevmesine ihtiyacım yok ki. beni sen sevsen, sen kabul etsen yeter bana."

gözlerini kaldırıp ona güzel güzel dokunmaya devam eden çocuğun çenesini ve saçlarını öptüğünde sırnaştı ona tekrar. haklıydı belki de. ailesi yanında çok fazla durmamıştı, hal böyleyken de kimseye berk'i yarandırmaya çalışmamalıydı. anlatsalar da kimse anlamazdı onları zaten. en başından beri çok karşılardı aşklarına. berk'e tamamıyla karşılardı yaşanılanlar yüzünden. berk her ne kadar değiştiğini, kendini ispat etmeye çalışsa da bunlar önemli olmayacaktı onlar için. kafalarındaki berk imgesini kendileri değiştirmediği sürece hiçbir şey düzeltemezdi, o da imkansız bir olaydı zaten. kızıl çocuğun kendisini kabul etmezlerken de aşklarını kabul etmelerini beklemek... çok mantıksızdı.

"tatlım benim." kızıl saçlarını sevip dudağından öpmüştü kız, göğsünü seviyordu minik elleri. "bana da sen yetersin zaten. sadece sevdiğim çocuğu aileme de sevdirebilmeyi isterdim. sizi bir araya getirebilmeyi. imkansız ama dimi bu?"

"aslında var ya." kollarındaki kızla beraber doğrulduğunda yanına çekti tekrar onu, asla ayrı kalamıyorlardı sanki. "hiç umurumda olmazlardı. ama sen böyle üzülüyorsun ya, o ela gözlerinin ışığı kısılıyor, bana öyle bakıyor ya. işte o zaman her konuda, her şeye karşı, herkese karşı diyebileceğim şeyi söylüyorum yine."

"neymiş o?" artık buğulu gözleri gülümsüyordu genç kızın. parıldarken de kendini hafiften belli eden gamzesine bakışları kayan çocuk baş parmağını da oraya götürdü gözleriyle birlikte.

"bu kız için her şeyi yaparım. ben bu kız için, dünyayı yakarım."

"bak sen." güldü yeniden, berk de gülmüştü onunla beraber.

"öyle klişe falan diyip geçme yalnız aybike eren. çok ciddiyim ben. gerçekten yakarım. ve madem bu kız, onun için her şeyi yapacağım kız, ailesinin beni sevmesini çok istiyor, o zaman ben de sırf onun için kendimi eren ailesine de sevdiririm."

tatlı tatlı gülerken dolu gözlerinden bir anda taşan bir yaşı sildi parmağıyla genç kız. "nasıl olacak o iş?" 

"şöyle olacak güzelim, önce abinden başlayacağım manipülasyona."

kahkaha atmıştı genç kız kızılının söylediği kelimeye. "manipülasyona?"

"evet bitanem? ne oldu ki? neyse. senin sandığının aksine oğulcan ömer'den de kolay lokma bence. esas iş biraz daha bizimkiler arasında ömer'de. onda zorlanacağımı düşünüyorum, o oyunun en zor seviyelerinden."

"hmm, başka?" kıvırcık kız hala onunla beraber bu yatakta yan yana, onun sıcağıyla ve sabahın erken saatlerinde bu konuşmayı yapıyor olmalarından baya keyif alıyor gibiydi.

"başka.. ımm.. asiye." durup derin bir nefes aldı berk. "onu ikna etmesi çok zor olmayacak, ömer kadar zorlamaz çünkü sana karşı o korumacılığından çok seni anlayabilmesi daha baskın, ömer'in aksine. abicilik muhabbetleri olmaması da işin içinde tabi. sen de bana olan muhteşem aşkını anlatırsan sorun kalmaz diye düşünüyorum. ama oğulcan kadar kolay olacağını da sanmıyorum maalesef oğulcan kadar salak değil-"

"ya berk!"

"afedersin sevgilim o kısmı atlamalıydım sanırım. oğulcan kadar çabuk yumuşayan biri değil diyelim o zaman." şimdi kabul etmiş görünen kızın saçlarını öpüp devam etti konuşmasına. "okuldan sadece ömer biraz uğraştıracak gibi görünüyor,"

"ciddi misin sen bu konuda? bana da ömer bize hiç engel oluşturmaz gibi gelmişti."

"hem de ne engel var ya. çok zeki maalesef, ve beni senden bile çok süründürmek istiyor. bakışlarından anlayabiliyorum ben. ama neyse ki bana hayran olduğu da bir gerçek."

"sana hayran olduğu mu?" yeniden kahkaha atan kızla beraber güldüğünde devam etti konuşmasına.

"evet. bayılıyor bana. yine dediğim gibi okul tayfasını bir şekilde halledebilirim ama annenle baban konusu birazcık zorlar."

"maalesef."

"yine anneni biraz daha ikna edebilirim gibi ama babandan hiç emin değilim. ne de olsa ona önce bir özür borcum var. daha en kısa zamanda onu dilemem gerekiyor."

genç kız yerinde doğrulduğunda yanlış bir şey söylemiş olmanın paniğiyle kızıl çocuk da doğrulmuştu. gözlerinin içine bakıp ellerini ellerine aldığında dudaklarını ıslattı kız.

"babamdan özür mü dileyeceksin?"

"evet bebeğim."

genç kız sevgilisinin boynuna sarıldığında kızıl da aynı şeyi yaparak kızın boynunu koklayıp sırtını öpmüştü birkaç kez.

"seni çok seviyorum ben." 

"ben de seni." 

"ama artık buradan çıkmamız gerek. her an insanların uyanması an meselesi ve biz henüz giyinmedik bile." sırıttı berk keyifle, evet giyinmemişlerdi ve onun sırıtışıyla aynı şekilde gülümsemeden yapamayan kızın da aklında aynı düşünce vardı. gece mükemmel geçmişti.

"evet. doğru söylüyorsun sevgilim, giyinmedik bile. ya ne diyeceğim sana, sen başlasana giyinmeye ben eşlik ederim sana. şu örtüyü de çekelim üstünden." 

"pislik." sırıtarak kızılın üstünden kaydırdığı örtüyle onu birkaç kez daha dudaklarından uzun uzun öpmesine izin vermişti. kızılın elleri kızın sırtından kollarına ve oradan da göğüslerine ve daha da aşağısına indiğinde bacaklarına da değişiyle saçlarını seviyordu kız, çok beğendiği omuzlarını yoklamayı da ihmal etmiyordu. çadırın dışından hışırtı duyduklarında da genç kız çekildi hemen çocuğun üstünden, kıyafetlerini yerden aldığında berk, kızı doya doya izleme fırsatı bulmuştu kendinde.

aybike üstünü giyinirken berk'in orada öyle oturarak, alt dudağını dişleyip ona izlemesine gözlerini büyütüp gülse de kalkması gerekiyordu.

"hadi!"

"tamam ya."

giyindiklerinde aybike kimseye görünmeden dışarı çıkmak için çadırın kapısına adımlamıştı ki girişi açıldı birden, ömer girmişti içeri.

"kuzen! günaydın! şey.. sana da günaydın kızıl şeytan! ben de yüzüne su dökerek uyandırırım diye yeni gelmiştim bu vampirin çadırına ama uyanmış çoktan."

"yaa." masal dinliyormuş gibi bıkkınlıkla başını monoton bir şekilde aşağı yukarı sallayan ömer'in inanıp inanmadığını kestiremediğinden yutkundu kız. 

"o zaman ben çıkayım değil mi? uyanmış zaten ne işim var burada? asiye'ye bakayım bir. görüşürüz, öptüm seni." ömer'in yanağından öperek kaçarca çıktığında topu berk'e attığı için çok mutlu sayılmazdı ama kurnaz sevgilisinin bir planı hep olurdu, halledebileceğine inanıyordu aybike.

"ömer'cim?"

"canım?"

kızıldan herhangi bir açıklama bekler gibi duran esmer çocuğun yanına adımladı berk. ömer ise kızılın ne gibi bir açıklamada bulunacağını çok merak ediyordu. 

"bu tişört var ya. acayip yakışmış sana. öyle böyle değil, muhteşem."

"bak sen şu işe, yengem aldı pazardan."

"ne güzel, selam söyle şengül teyze'ye çok. bir gün kahvesini içmeye geleceğim mutlaka."

ömer dalga geçer şekilde başını aşağı yukarı salladığında çıkmıştı çadırdan. başka bir şey söylemediği için çok memnun olan berk de çadırından çıktığında bir şeyler yapmalıydı. geçmişin telafisi ve sevgilisinin mutluluğu için.

yenilgi | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin