yıldıza basıp bol bol bol yorum yapalım, bu bölüm epey kritik ve +18 yerler varrr keyifli okumalar dilerim 🤍
genç kızı aydınlık bir boş sınıfa getirdiğinde kapıyı kapattı, kilitledi. pansuman için buz getirmişti, aybike'nin ısrarıyla onun için de tentürdiyot ve pamuk aldıklarında oturdu kızın yanına. saçlarının arasından birazcık şişmiş başına buzu bastırdığında sızlandı kız, kızılın arkasından dolanmış kollarını sıktı acı hissettiğinde de.
"çok mu acıdı bebeğim ya?"
"evet."
saçının yanından öpüp kıyamam sana diyerek fısıldadığında buzu tutmaya devam ediyordu, bu sırada çok yakın olduklarından burunları da neredeyse değecekti.
"berk dudağın kanıyor. dur oraya da pansuman yapalım."
"gerek yok aybike, iyiyim ben."
"o zaman ben de başıma pansuman istemiyorum, iyiyim."
kızıl söylediğine karşı kabul etmek zorunda kaldığında da pamukla yavaş yavaş yarasını temizledi, canının yanmamasına dikkat etse de berk zaten dolgun dudaklarının çekimine girmiş görünüyordu.
"öperek de iyileştirebilirsin aslında. doktorların en iyi ilacın öpücük olduğunu söylediklerini biliyor muydun?"
genç kız cilveyle gülümseyerek göz devirdi ve kızıl, tatlı gülüşünü seyrederken kafasına darbe almak yerine dudaklarına yaklaşmasına çok şaşırmıştı. başını çocuğun omzuna yasladığında saçlarına dokundu, öpmek için bir hamlede bulunacaktı.
"hayır, öpme. nefesin olsun sadece, dokunsun dudakların benimkilere değsin ama öpmesin. bir şeylerin bozulmasından korkuyorum, ya öpersen diye. etkimi hisset, böyle kalalım." kızılın burnuna burnunu sürttüğünde dudaklarının dokunuşu ani heyecan kıpırtılarına sebepti.
gözleri kapalı, hafif aralık dudakları ve yana yatırılmış başlarıyla birbirlerinin nefesinde ne kadar süre kaldıklarını hatırlamıyordu. saatler bile sürmüş olabilirdi. en sonunda ayrılabildiklerinde kızacağından adı kadar emin de olsa aybike'nin yanağını öpüp kaçtı hemen sekerek sınıftan, mutlu hissediyorlardı yeniden.
sınıfa vardıklarında heyecan hariç bir şey yoktu berk'te. başının yavaşça döndüğünü hissettiğinde yanına ilaçlarını almadığını fark ederek ufak bir küfür savurdu. yanına oturan melisa'yla ise şaşırmıştı şimdi.
"berk selam. nasıl hissediyorsun kendini?"
"daha iyiyim teşekkür ederim."
elini oğlanın elinin üzerine koyduğunda kaşlarını çattı berk. bıraktığın kişi sana geri döner kanunu ne kadar da sinir bozucuydu böyle! ama anlaşılan aybike'de de durum böyleydi. kapının aralık kısmından sarp'ın hala sinir bozucu bir şekilde kızla konuşmaya çalışması, kolunu tutup sevmesi diğer elinin yumruğunu sıkmasına sebepti. katlanamıyordu artık.
melisa berk'in baktığı yere döndüğünde aybike'yi görünce yüzünü düşürdü, tekrar berk'e dönüp elinin üzerini sevdi.
"boşver şu kızı. sana yaptıklarından sonra üzülmene bile değmez. nasıl bu kadar kalpsiz olabilir ya. hastalığınla dalga geçti resmen."
hastalık kelimesini duymaya tahammülü en az aybike ve sarp'ı görmek kadardı, tükenmişti. melisa'ya sinirli bakışlar attığında diğer elini de çocuğun koluna koydu kız.
"seni üzmek için söylememiştim. sadece, yaptığı çok çok kötüydü. sen bunu hak etmedin."
hak ettim aslında diye düşünmek istese de bunu pek yapamadı berk. öfkesi çok güçlüydü ve buna hiç hoşlanmadığı, eskiden dalga geçtiği kıskançlık duygusu da eklenince sevgisinin bile önüne geçebiliyordu. ilaçları almaması da mantıklı düşünmesini yeterince imkansız kılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilgi | ayber
Teen Fiction"canını yakacağım berk. bir gün hiç beklemediğin bir yerden vuracağım seni. hepimizin zaafları vardır. sen benim aileme zarar verdin, ben de seni zaafından vuracağım. canın çok yanacak emin ol. bekle sadece."