3' hakikat

165 24 3
                                    

TW // çocuk istismarı

Bölümde bahsi geçen olayların gerçekleşmediği konusunda en baştan içinize su serpmek isterim. Böylesine hassas bir konuyu asla bir fanfic içinde işlemem, ancak durum yanlış anlaşılmaya fazlasıyla açıktı ve karakterimin bu ihtimalleri görmezden gelerek sorumsuz birine dönüşmesine müsaade edemezdim.

———

"Lihua." Yibo tatlı bir tonla mırıldanıp başını kızının sadece gece lambası yanan odasından içeri uzattığında Lihua'nın yere oturmuş çantasından çıkardığı kitapları endişeli bir şekilde kurcaladığını gördü.

"Bulamıyorum!" Lihua kaşlarını çatıp elindeki defteri odanın diğer köşesine fırlattı. "Ödevimi bulamıyorum..." Sessiz bir iç çekip omuzlarını düşürdüğünde Yibo bu sorunu nasıl çözeceğini bilmediği için panikledi.

"Belki çantana koymayı unutmuşsundur..."

"Unutmuş olamam!" Lihua inatla eşyalarını karıştırmaya devam etti. "Evde unuttuğuma kimse inanmaz." dedi ağlamaklı bir tonla. "Yapmadığımı düşünecekler."

Yibo, odanın diğer köşesindeki defteri alıp Lihua'nın yanına çömeldi ve eşyalarını toplamaya yardım ederken sordu. "İnsanların ne düşündüğü mü önemli yoksa hakikat mi?"

"Hakikat ne demek?"

"Gerçek demek." dedi Yibo basitçe. "Gerçeği bildiğimiz sürece, kimseye kanıtlamak zorunda hissetmemeliyiz. Aksine gerçeği bilmeden bizi yargılayanlar hatalı, değil mi?"

Lihua başını salladı. Ancak düşünceli bir halde kaşları çatılmış ve boş duvardaki bir noktaya odaklanmıştı. Bu sebeple Yibo konuyu değiştirmeye karar verdi. "Fransızca dersini özel öğretmenden aldığını düşünüyordum."

"Piyano sınıfından ve okuldan birkaç arkadaşımla birlikte almaya başladım." diye yanıtladı Lihua. "Herkes aynı öğretmeni istediği için anneler böyle anlaştı."

Piyano gibi Fransızca da bu elit aileler arasında bir trend gibi görünüyordu. Ancak Yibo diğer çocukların aksine Lihua'nın piyano konusunda yetenekli olduğunu ve bundan zevk aldığını biliyordu. Hatta okuduğu özel okuldaki diğer öğrencilerin ailelerini bu trende yönlendiren Lihua olmuştu.

"Baba?" Lihua az önce duvara yönlendirdiği bakışlarını şimdi babasına çevirmişti. "Hakikati konuşarak diğerlerini yargılayan insanlar da yanlış yapmış olur değil mi?"

Yibo kaşlarını çattı ve kızının bu cümlede neyi kastettiğini ve bu soruyu ne cevap almak amacıyla sorduğunu anlamaya çalıştı.

"Bazen evet." dedi Yibo ortalama bir cevap vermeye çalışarak. "Ama bazen gerçekleri konuşmak bazı sorunlarımızı çözmek için bize yardımcı olabilir."

"Gerçekleri anlatabiliriz?" diye sordu Lihua sakince.

"Anlatabiliriz. Bize iyi gelir."

"İyi gelir." Lihua sadece tekrarlamaya devam ederken Yibo onu yerden kaldırıp yatağına oturmasını sağladı. Şimdi konuşmanın tam sırası olduğunu hissediyordu. "Gerçeklerden konuşmuşken, seninle paylaşmam gereken bir gerçek var." dedi sakince önünde çömelip. "Daha önce söylemeliydim ama fırsatını bulamadım."

Lihua sadece dinledi ve onun konuşmasını bekledi. Babasınon konuşmak üzere olduğu konuyu tahmin ediyordu ancak bu konuda henüz yorum yapıp kendini açık etmek istemiyordu.

Zaten bir problemi yoktu ki, babası istediği kişiyle sevgili olabilir...

miydi?

"Xiao Zhan'la tanıştın, değil mi?" Yibo bakışlarını yakalamaya çalıştı. "Onunla ben..." söze onu vurgulayan herhangi bir cümle ile girmekten vazgeçip duraksadı. Sadece hislerinden, en iyi bildiği şeyden bahsetmek istedi. "Ben ona aşığım Lihua."

Şeftali Çiçekleri Sonbaharda da AçarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin