7' endişeleri yönetmek

144 21 1
                                    

"Bu kadar istekli olduğunu-"

Xiao Zhan yüzündeki dağılmış ifadenin üzerine eklediği bir sırıtışla bayık bir gülümseme sunarak işaret parmağını sertçe Yibo'nun dudaklarına bastırdı ve sözlerini kesti. Bacaklarını beline dolayıp sevgilisinin kasıklarını kendine çekerken başını geri atarak yastığa sürtmüş ve istemsizce onun çenesini kavrayıp tırnaklarını yumuşak ve dolgun dudaklarına bastırmıştı. İstekliydi ve daha fazlası için yanıp tutuşuyordu. Yibo'nun kasıklarında yaptığı hareket hızlanırken kesik bir inilti dudaklarından kaçtı ve bu sırada sevdiği adamın parmak uçlarını öptüğünü hissetti.

Günlerdir özlemini çektiği duygular tüm bedenini kavururken nefes nefese saçlarını kavradı ve öpmesini ister gibi onu kendine çekti. Daha çok temasa ihtiyacı vardı.

"Mn- Yibo." Temasa duyduğu açlıkla ellerini onun sırtına kaydırırken. İçinde hissettiği dalgalanma tüm vücuduna yayılırken yüzündeki gülümseme genişledi ve öpücüklerine olabildiğince karşılık verdi. Wang Yibo ona yıldızları gösterirken aralanmış dudaklarından kaçan mırıltılı inlemeler hızlanan nefesine karışmış ve bedenini hissettiği duyguya karşılık germesine sebep olmuştu.

Yibo önce onun sakinleşmesini izledi. Alnına karışan saçlarını yüzünden çekip parıldayan gözlerine baktı. Sonra sakince yanına uzanıp alnına öpücükler bıraktı ve koynuna sokulmasına izin verdi. Lihua gibi şeftali kokmuyordu ama onun da kendine has kirazlı bir kokusu vardı. Üzüm şarabına karışmış kiraz çiçeği gibiydi...

"Sana..." dedi Xiao Zhan mırıldanarak. "...aşığım Wang Yibo." Tüm benliğiyle hissettiği bu aşkı haykırmak için enerjiye ihtiyacı yoktu ancak öyle dağılmıştı ki şimdi tek yapabildiği yüzündeki gülümsemeyle onu izlemekti. İstediği her şeye sahipti, sıcak bir aile hissine bile. Lihua ve Yibo, ona hiç olmadığı kadar kendisi gibi hissettiriyordu.

"Seni seviyorum." dedi Yibo yüzüne öpücükler bırakıp. "Yorgunsan uyuyabilirsin, ben bir saat sonra Lihua'yı okuldan almalıyım." Sonra kaşlarını kaldırdı. "Sevgilim, akşama kalsana."

Xiao Zhan yüzündeki gülümsemeyi genişletip sadece gözlerini kapattı. Teklifini kabul etmek için bile yorgundu ancak bu sevdiği mayışmışlıkla birlikte, etrafı sevdiği adamın kokusuyla çevriliyken cennetini bulmuş gibi hissediyordu. O uykuya geçmek için hazırlanırken Yibo bir süre sevdiği adamı izleyip daha sonra ortalığı toplayabileceğine karar vermişti. Birkaç dakika onun sakin nefeslerini ve huzurlu yüzünü izlemek zamanın akışını unutturup dünyanın tüm telaşından uzaklaşmasına yardımcı oluyordu.

Telefonunun titrediğini hissettiği zaman Yibo yavaşça komodine uzanıp telefonunu almadan önce onu arayanın kim olduğunu kontrol etti. Geçen hafta Lihua'yı okula bırakırken ölümüne sinir olduğu güvenlik görevlisinden ne olur ne olmaz diyerek aldığı okula ait numarayı gördüğünde daha fazla zaman kaybetmeden telefonu yanıtladı. Sakin bir "Efendim?" ile yanıtladığı dudaklarının ardında titreyen bir nefes vardı. Okuldan çıkış saati gelmeden onu neden arıyor olabilirlerdi?

"Merhaba, Wang Yibo'yla mı görüşüyorum?" dedi genç bir kadın çabucak. "Lihua'nın üç hafta boyunca sizinle kalacağı not edilmiş."

"Evet benim." dedi Yibo sesinde çabucak konuya girmek istediğini belirten bir aceleyle.

"Ben Lihua'nın sınıfıyla ilgilenen sorumlu öğretmen Yang Mei. Öncelikle, geçmişte bunu çok sık yaşadığımızı hatırlatıp panik olmamanızı-"

Yibo kadının sözlerini kesti. "Bir sorun mu var?"

"Önce sakin olun." Kadın onun dinlediğinden emin olmak için duraksarken Yibo dudaklarının içini dişliyordu. "En kısa sürede adresini atacağım hastaneye gelmeniz mümkün mü?"

Şeftali Çiçekleri Sonbaharda da AçarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin