Olayların nereye gittiğini düşünüyordu Arya, belki de başka bir Ersin Kuday'dı, Olamaz mıydı? Muhtemeldi.
Bu konuyu daha sonra düşünecekleri arasına yollayıp, gözlerini Aras'ın terlemiş bedenine dikti.
Ateşinin olabileceğini düşündü ve kontrol etti, sorun yoktu, iyiydi.
Müşahede odasından yavaşça çıktı ve Aras'ın terden ıslanmış yüzünü silmek için bir bez ya da peçete bulabilme umuduyla çevreyi taradı.
Aradığını bulduğunda zaferle gülümsedi ve müşahede odasına geri döndü. Aras'ın bedenine yaklaştı ve kaçıp gitmesinden korkarmışçasına sıkıca tuttuğu bezi yavaşça Aras'ın güneş ışıkları nedeniyle parlayan bedenine değdirdi.
İstemsiz bir şekilde parmakları Aras'ın kıvırcık saçlarına gitti, yumuşacıktı. Arkasından gelen sesle irkilen Arya, ani bir hızla parmaklarını Aras'ın saçlarının arasından çekti.
"Ben geldim!" Ecrin'in sitemli sesi kulaklarına dolduğunda, endişesinin yersiz olduğu kanısına vardı.
Kolundaki saate baktığında, gitmesi gerektiğini gördü. Hızla Ecrin'in yanına ilerledi ve kollarını boynuna doladı.
Kısa süren bir sarılmanın ardından Arya, "Çıkacağım konusunda hemşirelerden birini bilgilendirdikten sonra gidebiliriz." diyerek boş koridora yöneldi.
Danışma koridorun sonundaydı, kısa sürede oraya ulaştığında hemşirelere çıkacağını ve Aras'la birilerinin ilgilenmesi gerektiğini anlatan bir kaç cümle sarf etti ve Ecrin'e doğru ilerledi.
Aslında bulunduğu yerden Ecrin'e doğru seslenip yanına gelmesini söyleyebilirdi fakat bunu yüksek sesle yapması gerektiğini ve hastanede ses yapılmaması gerektiğini bildiğinden sessizce yanına gitmeyi tercih etti.
Aras'ı son bir kez kontrol etme gereği duymadan hastaneden çıktı.
Arya'nın arabasıyla gideceklerdi fakat arabayı Arya değil Ecrin kullanacaktı.
Uykusuzken araba kullanmayı sakıncalı buluyordu. Kendini arabaya attığında düşüncelerin onu esir etmesine izin vermeden kulaklıklarını takıp, şarkı dinlemeye başladı.
Müzik ona iyi geliyordu, düşüncelerini uzaklaştırıyordu.
Eve adımını attığında, yorgunluğunu daha fazla hissetti. Kendini çeken yatağa doğru tökezleyerek ilerledi.
Pijamalarını giyemeyecek kadar yorgundu, öylece yorganının içine girip başını yumuşak yastığa gömdü.
•••
Aras'tan...
Gözlerini açtığında, yanı başında otururken uyuya kalmış olan Güneş'i gördü.
İçi huzurla doldu birden, kardeşi Aras için çok değerliydi. Kardeşinden gözlerini çekip hızla odaya göz attı, sakar yoktu.
Aras'ın düşüncelerini geçmişi esir aldı, sarı kafa onların daha önceden tanışıyor olduğunu bilseydi eğer kafayı yerdi diye düşündü.
Aras'ın bunu söylemeye niyeti yoktu, Arya ile ilgili planları yok olsun istemiyordu.
Kafeye gitmesi planın bir parçasıydı, fakat ne telefonların karışması ne de Arya'nın çalıştığı hastaneye gitmek onun planına dahil değildi.
Yine de Arya'yı sinirlendirmek hoşuna gidiyordu, ama Ersin Kuday yüzünden Arya'ya zarar bile verebilirdi. Belkide bırakacağı hasar öncekinden daha fazla olurdu, ama birilerinin canı yanacaktı. Mürekkeple yazılmış altın değerindeki gerçekler değişemezdi.
Arya'ya zarar verip Ersin Kuday'ın canını yakmak istesede, hiç bir şeyden haberdar olmayan masum bir kızın canını yakmak istemiyordu.
Geçmiş senelerde kızın canı fazlasıyla yanmıştı, buna Aras vesile olduğu için suçluluk duyuyordu.
Yine de ablasını öldürenlerden intikam almaya kararlıydı, belki bu intikam alma işinde Arya'da zarar görecekti ama intikam Aras'ın gözlerini çoktan kör etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Beyazı
Ficção AdolescenteGeçmiş, geleceğin beklentisini sömürürcesine, ruhsuz bakışlarına işlemişti. Pişmandı. Yaptıklarından ve yapacaklarından. Herkesin korktuğu, o ruhsuz bakışlarından arınamayan Aras, namı diğer "Sansar" geçmişin getirdiği acı tadı, ruhsuz bakışlarına...