Bölüm 3 -Çak Bi Beşlik

38 2 0
                                    


Yaptığımız yürüyüş sonunda bisikletleri kiralayacağımız dükkana varmıştık. Hava bisiklet sürmek için mükemmeldi. Enes bisiklet sürme olayını çok sevmişti. O kadar sevmişti ki bisikletçinin bizi götürdüğü depoda hemen bir bisiklet seçmişti bile. Teker teker bisikletlerle birlikte depodan çıktık. Sümeyye bizi güzel bir yere götüreceğini, onu takip etmemiz gerektiğini söylemişti ve bizi peşine takmıştı. Gün içinde beni mutlu eden anlar arasında yaptığımız bu aktivite ilk 10'a girebilirdi çünkü ilerleyen saatlerde özellikle gece benim için çok özel şeyler yaşanmıştı.

Uzun bir dolanıştan sonra Sümeyye bizi güzel, sakin bir parka getirmişti. Parkın isminin Kanlıkavak olması dikkatimi çekmişti. Bu bisiklet gezintisi hepimizi hem yormuş hem susatmıştı. Parka geçmeden evvel gidip su ve bira almaya karar vermiştik. Gezine gezine tekel ararken yol üstünde gördüğümüz marketten su aldık ve Migrosun konumunu öğrenmiştik. Migrosa gittiğimizde bisikletleri marketin önündeki alana bırakmıştık. Aleyna bisikletlerin başına bir şey gelmemesi için orada beklemişti. Bizler de uzun düşünüşler sonrası biralarımızı alıp gelmiştik.

Çantalarımıza koyduğumuz alkollerimizle beraber parka doğru yola çıkmıştık. Bisikletleri ilk aldığımızda sürekli birbirlerini geçen o gençlerden eser kalmamıştı. Yavaş yavaş sürdüğüm bisikletimle Rümeysanın yanından geçerken "Çak bir beşlik" demeyi düşünmüştüm ancak bu hareketin onu düşürebileceği aklıma gelmişti. Yine de içimde kalmaması için bu durumu ona söylemiştim ve eğlenceli bir beşlik almıştım. Rümeysa'nın mutlu olduğunu hissedebiliyordum. Bisikletin aldığı ivme ve güneşin etkisi ile altın gibi parlayan saçlarının dalgalanması dikkatimi çekmişti. Bu aktivite ona da çok iyi geliyordu çünkü uzun süredir Ankara'da ki evinden pek fazla dışarı çıkmadığını söylemişti. Evde yaptığımız sohbetten ötürü kendimi ona yakın görmeye başlamıştım. Tabi bu durumdan Enesin haberi yoktu çünkü o sohbetler dönerken Enes eve yeni alınmış dünyanın en rahat koltuğunda uyuyakalmıştı. Ekipte ki herkes çok eğlenceli kişiliklerdi.

Sümeyye çok samimi ve bi o kadar da baskın bir karakterdi. Olayları, anı yaşıyor fakat kontrol altında tutmayı da seviyordu. Aleyna ise komik, aklında geçenle dilinden çıkanlar arasında pek fark yoktu. En yakın arkadaşlarımdan biri olan Enes hayatımda tanıdığım hem en eğlenceli hem de en rahat insandı. Rümeysa... Rümeysayı olay örgüsünün devamında daha derinlemesine tanıyacağız.

O güzel yolculuğun sonunda parkta akan çayın yanında hafif eğimli yeşillik zeminde ve çaya sınırı olan büyük gövdeli ağacın gölgesine oturmaya karar vermiştik. Bisikletleri müsait bir yere bıraktıktan sonra eğimli zemine domino taşları gibi oturmaya başlamıştık ki Enes düzeni bozup gölgesinden yararlandığımız ağaca sırtını yaslamak için biraz aşağıya oturmuştu. Bunu gören Aleyna da Enese yakın olmak için oturduğu yerden kalkıp Enesin yanına geçmişti. Çantalardan biraları çıkartmış ve yudumluyorduk. Sümeyye de bu sırada telefonundan müzik açmıştı fakat Enesin zorlaması ile pek çalmadan geri kapatmıştı çünkü Enes bize kendi telefonundan Arap Şükrü açmak istemişti. Aykırılığını göstermek istemişti anlaşılan.

Bizler Arap Şükrü dinlerken Aleyna birasını hızlı hızlı yudumlayıp bitirmişti. Hem alkole olan tolerans düşüklüğünden hem de hızlı içmesinden olsa gerek çakozlamaya başlamıştı. Sürekli sorhoş olmadığına ikna etmeye çalışıyor diğer yandan gülüyordu. Bi ara ayağa kalktığında az kalsın çaya yuvarlanacaktı. Neyse ki bir şey olmamıştı. Sonun da Enesin müzik arşivini bitirdikten sonra ortama daha uygun şarkılar dinlemeye başlamıştık. Etrafta bazı insanlar çayda balık tutmaya çalışıyorlardı. Sümeyye dikkatli bakarsak balıkları görebileceğimizi söylemişti. Ben asla o çaydan çıkan balığı yemezdim. Sanırım olta atan insanlarda sadece zaman öldürmek için ordaydılar. En azından ben öyle umuyorum.

Bir süre orada hoş sohbet edip dinlenmiştik. Biralar ortamı biraz daha yumuşatmıştı fakat Aleyna'nın sarhoş olması biraz endişe vericiydi çünkü geliş yolunda en arkada kalan kız şimdi en önden olabildiğine hızlı gidiyordu. Aleyna'nın hız tutkusu bisikletleri aldığımız yere iade edip sonrasında Sümeyye'nin çalıştığı mekana yemek yemeye gitmek için parkla vedalaştığımız anda başlamıştı ve durmaksızın devam ediyordu. Bi süre sonra karşı yola geçmemiz gerekirken o yolun tam zıttından tehlikeli bir şekilde yol alıyordu. Yanına gidip karşı yola geçmesi gerektiğini söylemek için bizim de hızlanmamız, ona yetişmemiz gerekmişti. Neyse ki başına bir şey gelmeden yolu tamamlamıştık. Bisikletleri iade edip yemek yiyeceğimiz mekana geçmiştik.


Islak HamburgerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin