Bölüm 2 -Aynı Dil

37 2 0
                                    

Eda ve Sümeyye ortalığı toplamak için ayaklanmışlardı. Öncesinde mutfağı toparladıkları için sadece salonda bulunan masadaki kahvaltılıklar toplanacaktı. Onlar masayı toplarken Rümeysa ise televizyondan bir şeyler açmaya çalışıyordu fakat televizyon ses vermiyordu. Ona ne açmak istediğini sorduğumda her sabah Atv de yayımlanan Müge hanımın sunduğu Tatlı Sert isimli televizyon programını açmak istediğini söylemişti. Tabi ki bu kadar detay söylemeye gerek duymamış sadece Müge Anlı demesinin yeterli olduğunu düşünmüştü. Daha evvelsi gün programı izlemiş biri olarak anlamakta hiç zorlanmamıştım. Program hakkında biraz muhabbet ettikten sonra sohbetimiz başka konulara evrilmeye başlamıştı. Bu sırada Edaların da işleri bitmişti.

Konu sanat tarihinden açılıp devamında sevdiğimiz kitaplara gelmişti. Ben betimlemeli kitapları sevdiğimden bahsetmiştim ve buna örnek olarak da benim için çok değerli olan yakınım Gece' nin önermesi ile okumuş olduğum Yabancı isimli Wattpad kitabını söylemiştim. İçimde bir yerlerde yargılanmayı bekleyen bir yer vardı. Sonuçta 23 yaşımdayım ve genç toplumun çoğunluğunun bu tarz kitapları ve okuyucularını yargıladıklarını biliyorum fakat hiç beklediğim gibi bir tepki almadım aksine Rümeysanın da kitabı bildiğini hatta bir zamanlar severek okuduğunu öğrenmiş olmuştum. Bu durum beni gerçekten çok mutlu etmişti. 

Konunun devamında kitabın karakterleri hakkında konuşmaya başlamıştık. O an sadece ikimizin birbirimizi anladığımızı farkında olmuştum çünkü diğerleri anlamaz gözlerle bize bakıyordu. Bu durum bana Japon sokaklarında iki Türkün rastlaşması gibi hissettirmişti. Kitabın ana karakterleri arasında bulunan Ediz'i konuşmaya ve gerçek hayatta olsa nasıl görüneceğini, kime benzeyeceğini düşünüyorduk. O sırada Rümeysa beni etkileyecek olan yeni bir cümle daha kurmuştu. " Bence Ediz Teen Wolfta ki Derek olabilir". Hem kitabı okumuştu hem de benim izleyip çok beğenip fakat yine aynı şekilde yargılanmamak için dile getirmediğim o diziyi de izlemişti. Rümeysayı tanımaya başlamıştım. Biz Derek hakkında konuşurken Sümeyye de bize katıldığını söyledi ve beni şaşırtmıştı fakat şaşkınlığım bizim bahsettiğim kişiden bahsetmediğini anlamamız ile son bulmuştu. Kısa bi süre bu duruma güldükten sonra Otomatik Portakal isimli kitabı okuduğumu kitabın beni bir süre kontrol altına aldığını belirtiyordum. Daha cümlem bitmemişti ki Rümeysa araya girerek kitabı okuduğunu ve bir hafta falan etkisi altında kaldığını söylemişti. Bu kız gerçek miydi, nasıl oluyordu da bu denli benziyorduk. Çok fazla düşünmemeye karar alıp anı yaşamaya karar vermiştim.

Günü planlamaya karar vermiştik. Sümeyye bisiklet kiralayıp gezebileceğimizi söylemişti. Bu çok güzel bi fikirdi. Eda 31 saattir uykusuz olduğu için uyuması gerektiğini, bize eşlik edemeyeceğini söylemişti. Bizden müsade alıp uyumaya gitmişti. Biz de kızların hazırlanması sonrası bisikletleri kiralamak için evden çıkmıştık. Bisikletleri alacağımız yer ile evin arası yaklaşık 10 dk vardı. Her sokakta, her duvarda bulunan çizimler ve yazılar yine ilgimi çekmeye başlamıştı. Tüm çizimler ve yazılar arasında dikkatimi çeken Rusça yazıldığını tahmin ettiğim bir kelime vardı. Bu yazı hemen hemen her duvarda, her sokakta vardı. Sümeyyenin anlattığına göre sosyalist bir çocuk yapıyormuş o çizimleri. Araya farklı konuların girmesi ile dikkatim dağılmıştı ve konu aklımdan uçup gitmişti. Daha sabah oluşmaya başlayan bu arkadaş grubum ile beraber bisiklet sürecektik, sokaklarını, caddelerini bilmediğim, ilk kez geldiğim bu şehirde. o gün güzel bir gündü ve günün devamında hem çok ilginç hem de hiç ama hiç unutulmayacak şeyler yaşanmıştı.

Islak HamburgerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin