çamurlu yollar⁷

17 5 0
                                    

Aslına bakarsanız günün bitmesine daha 8 saat olmasına rağmen Düş Sokağından yeni çıkmış olmanın verdiği aceleci endişesi ve kabuslarına konu olan 'yenme korkusu'nu kanlı canlı seyredişi, hiç tatmadığı kadar sarsıcı acıların bedenini hükmü altına almasına sebep olduğundan; böyle bir ihtimali göze alabilecek durumu kalmamıştı Jungkookun.

Gözlerini bağlayıp gün bitimine dek herhangi bir kuş görmeyerek üç kehaneti de yalanlayabileceğini düşünmüştü ancak en beklenmedik anda karşısına çıkmasıyla birlikte artık tek bir seçenek kalmış gibi görünüyordu. İki gün boyunca yeşil bir kuş görmenin neden tökezlemesine sebep olacağını merak edip durmuştu ancak şimdi anlıyordu.

Jungkookun lafına karşılık Taehyung, uçup gittiğinden görüş açısına hiç girememiş olan kuşa ithafen hani? dercesine Jungkooka dönmüş, kendisine bir duygu karmaşasının ortasında kaldığını belli eden yalvaran bakışlarla karşılaşmıştı.

Jungkookun peşinden koşturanlardan kaçarken hızlanan kalp atışları hala aynı düzensiz seyrindelerdi. Ne kadar üzerine düşünürse o kadar zorlaşıyordu bu öpücük işi. Bu sebeple cesaretini toplamış, oldu bittiye getirmek isteyen yanı sayesinde de herhangi bir utangaçlık belirtisi göstermeden-ki ölesiye utanıyordu, sadece olabildiğince kararlı görünmeye çalılıyordu ki 2 gündür reddettiği Taehyungun kollarına atılıyor gibi görünmesin- avcunu Taehyungun yanağına yaslamış, aklına Düş sokağında da tıpkı buna benzer bir sahne yaşandığı gelmişti.

Taehyung onu arabayla kendi arasına sıkıştırdığı vakit öperken Jungkook da aynı bu şekilde onun suratını tutuyordu ancak yine de şuan düşüneceği tek şey can sağlığı olmalıydı.

Hatta bunca zamandır bunu öteleyerek aptallık ettiğini kabul etmişti. İki gün dahi olsa böyle iç kemiren bir korkuyla başa çıkamadığı açıkça ortadaydı, inat etmeden en başından Taehyungun kendisini öpmesine izin verseydi belki şuan çok daha farklı sonuçlara sebep olabilirlerdi.

Tamam, belki bir erkeği öpmek pek de isteyeceği türden bir şey değildi belki ama iç organlarınızla ağız gargarası yapmak isteyen bir dünya yaratığın olduğu evrende kiminle ne yapıp yapmayacağınız ne kadar önemli olabilirdi ki?

"Taehyung,"

Yanaklarında Düş Sokağından kalma kurumuş göz yaşları olduğundan konuşurken suratı geriliyordu Jungkookun. Konuşmadan önce boğazını temizlendi zorlanıyormuş gibi. Ardından tüm kararlı duruşunun aksine bakışlarını kaçırdı.

"Öpmen gerekiyor beni."

Aslında neyle karşılaşacağını bilmediği bu aklını başından alan sokaklara girmeden önce, çıktıklarında ilk işi Taehyunga ne gördüğünü sormak olacağıyla ilgili bir düşünce belirmişti zihninin bir köşelerinde. Taehyungun tereddütle etrafa çevrilip duran bakışları bunu yeni anımsamasına sebep olmuştu.

"Ne?"

Onun da aklı yerinde değilmiş gibi sorulan sorusuna karşılık tekrarladı.

"Yeşil kuşu gördüm. Beni öpersen öldürülmeyeceğim."

"Jungkook...Pek öyle sayılm-"

"Hayır sayılır." Dedi kaşları çatılırken. Sesi normalden yüksek çıkarken lafını böldü. Daha fazla umutsuzluğa kapılmasına izin vermeyecekti. Çocuk mu vardı karşısında, oyun oynar gibi her şeyi taksit taksit söylüyordu?

Tavır alır gibi yanağına yaslı elini de çekivermiş, hala onu tutan kollardan sıyrılmıştı. Her ne kadar yardım ettiği görüyor ve biliyor olsa da yoluna taş koyup duruyormuş gibi hissediyordu. Sürekli eksik bilgiler vererek bir şeyleri yarım yamalak anlamasına sebep olduktan sonra karşısına geçerek yanlış anladığını söyleyemezdi artık.

realm of the pastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin