yıldız çiçekleri¹⁰

19 4 1
                                    

Aradan geçen bir buçuk saate rağmen yeni bir diyalog kurulmamış, uyumaya çalışan Jungkook yalnızca uzandığı yerden Taehyungu ve odanın içerisindeki birkaç nesneyi inceleyerek geçirmişti vaktini. Bir de yanlış kaynayacağından emin olduğu Taehyungun burnuna müdahelede bulunmamak için kendini dizginlemeye çalışıyordu, birçok konuda iyi olsa bile bazı şeylerde beceriksiz olduğunu görmek Jungkookta anlamsız bir tatminlik uyandırıyordu.

Emin olamamakla beraber bunun ya kendisine ihtiyacı olduğu fikrine kapılmasını sağladığından, ya bir işe yarayabildiğini gördüğünden ya da gözündeki korkusuz ve kusursuz imajının altında Taehyungun da kendi gibi hassasiyetlerinin olabildiği düşüncesiydi. Fiziksel acılara karşı nasıl kaçınmacı bir tavır sergilediğini hatırlıyordu hala.

Şimdiyse uzun uzadıya bir düşünmenin ardından daha sakindi ancak hep diken üzerinde oturmanıza sebep olan bu diyarda pek önemi olmasa da sinirinin yatıştığını hissettirmek istemiyordu, kendisine yaptırdığı şeyin öcünü alacağı bir yol bulmalıydı.

Uzun bir süre seyredip durduğu odada neyin nerede olduğunu ezberine yazdıktan sonra bir hışımla kalktığı yerden tezgaha ulaşmış, gürültüyle rafları karıştırırken işine yarayacak şeyleri kucağına doldurarak koridor misali odada Taehyungun karşısına yerleşmişti ancak yerleşemeye çalıştığı vakit dirseğiyle çarptığı yıldız çiçeklerinin saksısı büyük bir gürültüyle yere düşüp parçalandığında bakışları saniyesine Taehyunga çevrilmişti.

Onun bakışları ise zaten yerinden kalktığından beri üzerindeydi.

Bıkkınlıkla iç çekerek kitabını bir kenara bırakan Taehyung pek de inandırıcı olmayan bir tavırla "Sorun değil." Dedi.

Üstelemek ve belki de atışmak istemediğinden başka bir şey eklemezken Jungkook uzanıp Taehyungun suratını kendinden yana çevirmiş, beceriksizce yapıştırdığı bantları sökerken kasıldığını gördüğü dudaklardan keyif alıyordu.

Taehyungun aksine sessizliğe henüz alışamamış Jungkook ise konuşacak bir şeyler arar gibi "Zaten senin böyle güzel bir şeye sahip olman biraz garipti."dedi yerde topraklarından ayrıldıkları için kaybettiği ışığıyla odayı daha da karanlığa gömen çiçekleri kastederek.

Jungkook kendi kırdığı burunla pek gurur duymuyor olsa da kana bulanmış sargıları bir kenara bırakırken Taehyung "Tüm bu rutinin sonunda eve gelip güzel bir şeyler görme ihtiyacı duyuyordum." Demişti.

Ufak çıtaları burnunun iki yanına sabitleyip hareket etmemeleri için bolca bant yapıştırırken duraksadı parmakları.

Afallayışını sezmemesi için kırıkla ilgileniyormuş gibi yapmaya devam etmeye çalışırken gizlemeye çalıştığı merakıyla " Artık ihtiyacın yok mu?" Diye sordu bir süredir suratında dolaşan bakışların çekildiğini hissettiğinde.

"Aksine, artık çok daha yakınımda tutuyorum."

Bu sefer ufak bir duraksamanın aksine bütünüyle kalakalırken ve ard arda kırpılan bakışlarıyla Taehyungun çoktan ilgisini başka bir yöne vermesi işine gelmiş, sessizce boğazını temizleyerek arayı açmadan yaptığına devam etmişti.

Anlamlandıramadığı huzursuzluğuyla hırçın bir tavırla kalkarak dolapların kapaklarını vura döke eşyaları yerlerine yerleştirirken terslercesine "Bunu bir daha yapma." Dediğinde "Neyi?" Demişti Taehyung.

"Burnumu kırmana izin mi vermeyeyim?"

"Neyden bahsettiğimi biliyorsun."

Tüm bu yoğunluğun içerisinde yeni bir şey ağırlayabileceğinden şüpheliydi. Belki de yalnızca birer kuruntu bile olabilirlerdi ancak karnına giren ağrılan ihtimalinin birer fragmanı gibiydiler.

realm of the pastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin