[19] boynumuza dola reis!

1.3K 164 100
                                    

Normal gibi devam eden okul günlerinden biriydi herkes için.

Hatta sıkıcı bir gün sayılırdı. Tüm ağır derslerin tek güne toplandığı gündü ve test çözmekten birbirleriyle sohbet bile edemiyorlardı. Öğle arasında olmalarına rağmen ellerindeki testleri bitirmek için oturmuş beraber test çözüyorlardı.

"Yeter, sıkıldım." dedi Chan elindeki kalemi önündeki testlerin üzerine bırakarak. Zaten bitirmiş sayılırdı, çözmesi gereken iki veya üç tane testi kalmıştı.

"Ben de öyle. Tüm gün Jisung'a mesaj bile atamadım test çözüp durmaktan." dedi yanında oturan Minho da kalemini bırakıp elini cebine atarak telefonunu çıkarırken. Hızlıca sevgilisi ile olan mesajlaşmaya girip klavyede gezdirdi sonra parmaklarını.

"Şaka gibi ama yemek bile yemedik. Kalkın kantine gidip atıştırmalık bir şeyler alalım öğle arası bitmeden." Changbin onlara doğru dönüp sırtını duvara yaslayarak. Onun yanında oturan Hyunjin de esnerken kendisine onay vermişti.

"Kahve falan alalım, bayılacağım yoksa."

Dördü beraber sıralarından kalkıp sınıftan çıktılar, alt kata inerek hızlıca kendilerini kantine attılar. Hepsi bir şeyler alıp bir masaya geçtiklerinde sadece Chan orada kalmıştı en sona kaldığı için. Ayakta beklememeleri için diğerlerini yollayan da oydu zaten.

Kantin görevlisinden bir kahve isteyip kahvesinin gelmesini beklediği sırada yanında birinin varlığını hissetti, çok yakınında duruyordu üstelik.

"Minik sevgilinle mutlu musun? Program gecesi sahne arkasında gördüm sizi." dedi Sana, Chan ona dönüp baktığı an. Bıkmış gibi derin bir nefes aldı ve başını hafifçe sağa sola yatırdı.

"Seni ilgilendiriyor mu bu durum?" dedi en soğuk ses tonuyla.

"Ah, sandığından daha çok ilgilendiriyor hem de." dedi karşısındaki kız en itici gülümsemesiyle beraber.

"Seungmin'i peri, melek falan sanıyorsan diye söylemek istiyorum... O fotoğrafları yaymama yardım eden kişi Seungmin'di. Bu konuda bana yardım eden kişinin hala senin kuyunu kazmadığını nereden bilebiliriz, öyle değil mi?" dedi Sana sanki eski sevgili değil de kırk yıllık yakın arkadaşlarmış gibi bir tavır takınarak. Bu tavır onu daha da itici hale getirirken duydukları Chan'ın kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Dalga geçer gibi burnundan bir ses çıkararak güldü sonra.

"Ne saçmalıyorsun ya sen? Yeni aptal oyunun bu mu? Bu saatten sonra senin gibi birine geri döner miyim sanıyorsun hala?" dedi umursamaz davranmaya çalışarak, kafasının içi zaten bulanıktı ve bu konuyla daha da bulandırmak istemiyordu.

"Olanı söylüyorum, bana inanmanı beklediğim falan yok ama istiyorsan 'sevgiline' de sorabilirsin." dedi karşısındaki kız turuncu renk saçlarını omzundan geriye atarken. Kantin görevlisi elinde kahve ile geri geldiğinde Sana'yı daha fazla dinlemeden kahvesini aldı ve arkadaşlarının oturduğu masaya doğru ilerledi.

Masada onu bekleyen üçlü Sana onunla konuştuktan sonra yüz ifadesindeki değişimi farketmişti tabii ki.

"Aga ne oldu? Yüz ifaden önüne geçeni dövecekmiş gibi." dedi Minho, Chan yanlarına ulaştığında.

"Bir şey olduğu yok. Gelip saçma salak konuştu, sinirlerimi bozdu. Aklınca Seungmin'le aramı bozacak." dedi Chan oturup elindeki kahve bardağını masanın üzerine bırakırken.

"Ne dedi ki?" diyerek kahvesini yudumladı Hyunjin. Bir yandan yüzünü ovalayıp üzerine çöken yorgunluktan kurtulmaya çalışıyordu.

"Seungmin sandığım gibi melek değilmişmiş, fotoğrafları yaymasına yardım etmişmiş falan falan... Palavra." dedi Chan kahvesini yudumlarken. Yanındaki sandalyede oturan Changbin kaşlarını çatmıştı.

zortingen şıtrayze - chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin