CURCUNA

46 6 8
                                    

‘’Ya geri zekalı sessiz olsana.’’ diye kızdım kişneyen Yağız’a. Özgür’ün, aniden çıkan kediden korkmasına gülüyordu on saattir. Tamam biz de güldük ama klasik Yağız işte, durup durup aniden aklına gelince patlatıveriyor kahkahayı.

‘’Ne yapayım ayarım yok.’’ 

Dükkanın önüne geldiğimizde, Yağız anahtarları almak için eve gitmişti. Biz de bahçede onu bekliyorduk. Şuan yaptıklarımızın hiçbir mantığı yoktu. Bizim yaptığımız hiçbir şeyde mantık yok gerçi. Kafamıza ne eserse, canımız ne isterse saçma da olsa yapar ya da yapmayız. Ergenliğin güzel tarafı da bu sanırım.

Sonunda Yağız gelip, alarmı kapatıp, dükkanı açmıştı. Hepimiz bir şeyler topluyorduk. 

‘’Lan yavaş yavaş. Babanızın dükkanı değil. Görgüsüzler.’’ diye söylendi Yağız. 

Duru ise ters bir bakış atıp ‘’Abur cuburları unutman ve eğlenmemiz gerekirken, gecenin bu saatinde buraya gelmemizi göz önünde bulundurursak bence dükkanın tapusunu da alabiliriz.’’ dedi piç gülümsemesiyle. 

Abur cuburları alıp hepimiz çıktık. Yağız kapıyı kilitliyordu. Biz de hangi filmi izleyeceğimizi tartışıyorduk. Kapıyı kilitledikten sonra alarmı devreye sokmuştu.

Hepimiz tam çıkacakken, Özgür ‘’ İyi kilitledin kapıyı değil mi lan Kenan abi belamızı sikmesin sonra?’’ diyerek hiç yapmaması gereken bir şeyi yaptı. 

Kapıyı itekleyerek kontrol etmeye çalıştı. Kapının zorlandığını anlayacak kadar akıllı olan alarm sistemi ise devreye girerek, deli gibi ötmeye başladı. Bütün mahallenin duyabileceği kadar güçlüydü.

Yağız poşetleri bir kenara fırlatıp cebine ne ara koyduğunu bilmediğimiz anahtarı bulmaya çalışıyordu. Hepimiz ne yapacağımızı şaşırmıştık. Donup öylece Yağız’ı izliyorduk. Elimizden bir şey de gelmiyordu. Panik olmuştuk. Doğa Özgür’e küfür ediyordu. Duru ve ben ise binalarda tek tek açılan ışıkları izliyorduk. Özgür kafasına nerden geldiği belli olmayan ayakkabıyı sorguluyordu. Hepsi sadece birkaç saniye içinde olmuştu.

Yağız sonunda anahtarları bulup alarmı kapatmıştı. Ama bütün mahalle ayağa kalkmıştı zaten. Alarmı kapattığı gibi kendisini yere atıp soluklanmaya başladı. Biz de yanına çömeldik. Soğuk terler boşalıyordu hepimizden.

Dükkana yaklaşmakta olan insan topluluğu görünce soluklanmak için doğru zaman olmadığını fark ettik. Hepimiz ayağa fırladık. Tabi gelenlerin arasında Doğa’nın annesi Derya abla ve babası Adem abi de vardı.

Yağız ‘’Benimmm!! Ben ben, Yağız. Hırsız değill’’ diye bağrındı. 

Topalladığını bahane ederek, her işi başkasına yaptıran Nejla Teyze koşarak geliyordu. ‘’Yağııız! Oğlum sen miydin? Gece gece korkuttun bizi be evladım.’’

‘’Benim, ben Nejla teyze.’’ 

Adem abi Yağız’ın kulağını tutup havaya doğru çekiştirmeye başladı.

‘’Ne işiniz var lan bu saatte?’’ 

Özgür lafa atlayıp ‘’ Adem abim benim yüzümden oldu. Alarmı ben şey ettim.’’

Özgür’ün kulağı da kurban gitmişti.

Derya abla telaşla ‘’Doğa kızım, Özgürler de kalmayacak mıydınız? Ne işiniz var burada?’’ dedi.

Elimizde poşetlerle bekleyen biz mal gibi bakıyorduk suratlarına.

Orhan amca ‘’Evladım herkesi uykusundan ettiniz. Ne yapıyordunuz gecenin bu saatinde Allah aşkına?’’ dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin