12

205 22 21
                                    

Rin'

Sanzu ile iki haftadır flört gibi bir şeydik eh pek umursadığım söylenemez fakat sanzu gerçekten şirin biri, pamuk şekerden saçları var gibi,arada bir senju ile konuşuyordum randevuda onun aklından çıktı zaten.
Sanzu randevu teklifini ederken kelimeleri yedi bildiğin konuşamadı çocuk kıyamam..

Kazutora san da bu hafta bizde kalıyor.
sanırım hasta olmuş abim öyle söyledi üzüldüm açıkçası, kazutora san hasta olan bir insan değildir.
abimin endişeli olduğu yüzünden okunabiliyordu zaten eve girmeden önce markete uğrayıp birkaç çorba çeşiti ve gerekli şeylerden almış gitmeden önce sıcak Birşeyler yap dedi..
Abimi tanımasam arkadaşı olarak gördüğünü falan zannederdim ama hiçte arkadaş gibi görüyor gibi gelmedi.
Abimin isteklerini yerine getirdikten sonra odama geçtim ve hazırlanmaya başladım ne giyeceğimi bilmiyorum nereye gideceğimizi bilsem ona göre giyinirdim
Pekte umursamıyorum gerçi umursamadığım için abimin dolabından birkaç kıyafet çalmıştım ve üstüme geçirmiştim.
Evden çıkarken abimin bana laf etmesine aldırmadan evden çıkmıştım. Alt üstü kıyafetinden giydim çene yapıyor o benimkinden giyinince bir şey olmuyor.
Abim hep böyleydi benim kıyafetlerimi alır ve vermezdi hiç birşey demezdim ona,abimdi sonuçta fakat ben onun kıyafetlerine dokunamazdım bile.
Ancak iş yaparken.
Ben abimi dinler miyim peki? Tabikide hayır.

Sanzu'dan

Kapıda rindou'nun çıkmasını bekliyordum. Yani yaklaşık 5 dakikadır sonunda dış kapı açıldığında önce senju çıktı ve destek verir gibi omzunu sıktı sonra ise hemen gitti.
Birkaç dakika sonra senju'nun ardından söylene söylene rindou çıktı büyük ihtimalle ran'ın çenesine kapıldı ve bu yüzden biraz sinirli ya da atarlı mı demeliyim?
Yanıma geldiğinde yüzündeki sinir kaybolmuş ve gülümsemişti.
Oii sanzu chan ne zamandan beri buradasın? Hem sorgularcasına hem de gülümsemeyle soruyordu bu soruyu, yaklaşık 15 dakikadır diye düz bir ses ile cevap verdim. Şaşırmış gibiydi bu yüzden fazla üstelemedi sonra ise elimi tutup kendine çekti ardından koluma girdi ve beni sürüklemeye başladı şaşkınlığımı dile getirmek amacıyla soru sormuştum nereye gidiyoruz rin araba ile gitmiyor muyuz? Sürüklemeyi bırakıp durdu ve biraz somurttu zaten hep araba ile gidiyoruz biraz değişiklik olsun seni çok güzel biryere götüreceğim derin bir nefes alarak onayladıktan sonra tekrar sürüklemeye devam etti.

Rin araba olmaz demiş ve bizi otobüse bindirmişti en arka koltukta kulaklığı paylaşarak müzik dinliyorduk.
Gideceğimiz yere yaklaşmış olacağız ki rindou şarkıyı kapattı ve bana işaret yaptı
Gelmiştik sanırım.
Orman gibi biryere getirmişti tenha tenha..
Tamam şaka şaka tenha değildi ıssız hiç değildi piknik alanı gibi bir yerdi çoğu kişi piknik yapıyor kimisi ise geldiğimiz yerde bulunan restorantta Birşeyler yiyordu. Pek kişi de yoktu çünkü akşam olmak üzereydi.
Bence çok sirin bir yerdi. Rindou çocuksu bir heyecan ile beni çekiştirdiğinde gülmeden edemedim.
Rindou eşyaları çoktan hallettirmişti. Öyle söyledi en azından sonra ise bir yer bulup oturduk Rindou küçükken de piknik yapmayı severdi..
En sonunda çimenlik bir yere oturduğumuzda rindou zorla bana birşeyler yedirdi -her ne kadar tokta olsam rin'in elinden yemek daha cazip geldi-
Hava kararmıştı ve artık neredeyse kimse kalmamıştı sadece rin ve ben.
Çimene yan yana uzanmış gökyüzüne bakıyorduk. Konu en son astrolojiye kaymıştı.

Bu şekilde yaklaşık saat gece 12'ye kadar orada vakit geçirdik, rindou'nun zaman içinde gerçekten değişmiş olduğunu farkettim -tabi bu sadece düşünce biçimi için geçerli-
Yavaşça eşyaları toplarken rindou'ya sahil sözüm olduğunu hatırladım bence götürmek için en iyi zaman şimdi idi.

Eşyaları yerleştirmeye devam ederken rindou'ya seslendim sana sözüm vardı hatırlıyor musun rin yaptığı işi bırakarak bana döndü bir süre düşündü ve sonra aydınlanmış gibi gözleri açıldı sahil sözün vardı ha bir de lahmacun. Lahmancun sözüm de varmış kesin fırlattı kafadan ama sorun yok onu da alırım bir ara -param canım param-  ormandan çıktığımızda önümüzde bir araba durdu ve sarışın bir adam indi
-lan bu bizim takemichi değil mi -
Take arabanın anahtarını bana fırlatırken konuşuyordu özel teslimat anlayana canım
Take ve mükemmel diyalogları..
Bu araba kesin rindou'nun aklından çıktı sonuç olarak sahil dediğimde gözleri açıldı -ne yani olamaz mıydı-
Takemichi ve rindouyu arkada bırakarak sürücü koltuğuna geçtim
Ardından rindou takemichi'ye birşeyler söyleyip yanımdaki koltuğa oturdu
Arabayı çalıştırıp hareket ettirdiğim de
Rin şarkı açmıştı.
Şarkıyı mırıldanışı bile bana ilahi gibi geliyordu..
Yaklaşık 15 dakikalık bir yol vardı bu yüzden biraz hız kullanıp 9 dakikaya düşürmeyi planlıyordum.
Vitesi ileri aldım ve gaza bastım 2. Viteste gitmek iyiydi 3 aşırıya kaçardı.

Otopark görmem ile hemen sağ tarafa kırdım ve ücreti ödeyip arabayı park ettim.
Rindou titriyordu geceleri sahil kenarları soğuktu bu yüzden kendi ceketimi ona verdim çünkü sıcaktı bende arabadaki yedek ceketimi alıp giydim teşekkürler sanzu mahcup bir gülümseme ile demişti bunu sorun olmadığını belirten bir gülümseme belirdi suratim da
Hadi gidelim rin sol koluma girdiğinde ne kadar şaşırsam'da fark ettirmedim.
Otopark sahilin bitişiğinde idi.
Yaklaşık 10-20 dakikalık yürümenin ardından arabadan bayağı uzaklaşmıştık.
Kimse de yoktu sadece caddeden arabalar geçiyordu..

Bir bank bulup oturduk.
Rindou deniz'in güzel manzarasını izliyordu bende kendi manzara'm olan rindou'yu.
Her şekilde mükemmel olan yanımda ki şahısa dokunmaktan korkuyordum -onu incitmekten söz ediyorum.-
saçları rüzgardan dolayı savrulurken ne yaptığımın farkında değildim.
Rindou Birşeyler anlamak bana için bakıyordu.

Rindou'nun çenesinden tutup kafasını yukarı kaldırmıştım ve sonra ise dudağına bir öpücük kondurmuştum.
Bunu yaptığımın farkında bile değildim. farkına vardığımda işe geç olmuştu rindou bana şaşkınca -belki de biraz utanç ile- bakarken ben utançtan başımı yere eğmiştim.
Vericeği tepkiden korkuyordum ama yüzüne de bakamıyordum.
Aniden yaptığım şeylerden nefret ediyorum tanrım,kim bilir aklında nasıl biri olduğum şuan..

Aniden ayağı kalkması ile hadi gidelim mesajı vermişti bunun farkındaydım.
Banktan kalkmıştım. Düzgünce yürürken
rindou'nun bu sefer koluma girmesini beklemiyordum.
Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında sormadan edemedim kızgın değil misin? Gülerek döndü bana hoşuma giden birşey için neden kızayım ULAN RİNDOU NE ADAMSİN.
Dur o hoşuna gittiğini mi söylemişti?
Utanç ve sevgi karışımı kızarırken rindou gülerek yüzümün hali ile dalga geçiyordu

Tanrım bu hayatımda geçirdiğim en güzel gündü.





İki buçuk haftanın acisini çıkarmış gibi oldum 980'e yakın kelime var kitaptaki en yüksek kelime sayısı denebilir.
Üç gün içinde bölümü atacağımi söylemiştim tekrardan geciktiği için üzgünüm.
Sınav haftası da yaklaşıyor iyi çalışın 💗
İyi gecelerrr😻💗

unutulmuş olan anılara ithafen •rinzu•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin