Vakit Geldi

0 0 0
                                    

Magnus ve Sadie beraber yatıyordu. Magnus Sadie'nin saçını okşamaya başladı. "Seni çok seviyorum." diye fısıldadı kendi kendine.

O sırada Sadie uyandı. "Sen de hep benden önce kalkıyorsun. Belki ben de seni izlemek istiyorum."

"Çok özür dilerim ama anneme çekmişim. Sürekli erken kalkıyorum."

"Yani zamanı geldiğinde ben seni doyasıya izleyemecek miyim?"

"Nasıl bir zaman geldiğinde?" diye sordu Magnus imalı bir şekilde.

"Sen bence ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun."

"Belki senin ağzından duymak istiyorum. Olamaz mı?" diye sordu Magnus ve Sadie'nin elini tutup öptü.

Yani biz bir gün evlendiğimiz zaman ben seni doyasıya izleyemecek miyim?"

"Merak etme. Sen benim yanımda ol yeter. Tek istediğim bu..."

"Benim de öyle." dedi Sadie. O sırada kapı tıklatıldı. "Gir."

İçeri bir hizmetçi geldi. "Kahvaltı hazır." dedi.

"Tamam geliyoruz." dedi Magnus şaşkın bir şekilde ve hizmetçi gitti. "Az önce olan şey gerçek miydi?"

"Son derece gerçekti."

...

"Günaydın." dedi Hunter.

"Günaydın." dedi Magnus.

"Bu sabah garip bir şekilde uyandınız değil mi?" diye sordu Hunter.

"Kusura bakmayın ama öyle oldu." dedi Magnus.

"Hiç önemli değil." dedi Angel.

"Bu arada ben anne ve babalarınız ile konuştum. Bugün gidiyorsunuz." dedi Hunter.

"Bizim orada pazartesi olmuş mu?" diye sordu Sadie şaşkın bir şekilde.

"Ama neden?" diye sordu Magnus bıkkın bir şekilde.

"Birincisi evet olmuş. İkincisi az önce söylediğini kendi kendine söylediğini var sayıyorum." dedi Hunter.

"Merak etmeyin çünkü gerçekten de öyleydi." dedi Magnus.

...

"Gerçekten bugün mü gideceğiz?" diye sordu Magnus isyankar bir şekilde.

"Ben de çok şaşırdım ama eninde sonunda gidecektik. Bunun farkındasın değil mi?" diye sordu Sadie.

"Malesef evet farkındaydım."

"Ama itiraf ediyorum... Ben de buraya ne zaman geldik hatırlamıyorum. Daha dün gibi."

"O zaman biz ne zaman beraber olduk."

"Bence biz her zaman beraberdik. Sadece biz bunun farkında değildik."

"Öyle mi düşünüyorsun?" diye sordu Magnus ukala bir şekilde ve Sadie'nin elini tuttu.

"Sence de öyle değil mi?"

"Biliyor musun? Çok haklısın."

"Teşekkür ederim."

O sırada Alexander ve Melody yanlarına geldiler. "Nasılsınız?" diye sordu Magnus imalı bir şekilde.

"Çok iyiyiz." dedi Alexander mutlu bir şekilde.

"Çok güzel." dedi Sadie.

"Babamın dediği şeyle ilgili mi konuşuyordunuz?" diye sordu Alexander.

"Evet kesinlikle. Bir de buraya çok alıştık." dedi Magnus.

"Şimdi gitmeniz önemli değil. Daha sonra yeniden gelirsiniz." dedi Melody.

"Melody çok haklı. Ne de olsa senin yaptığın televizyonlar hiçbir yere gitmiyor. Gitseler bile sen yenisini yaparsın." dedi Alexander.

"Bak bu konuda çok haklısın." dedi Magnus.

"Ne de olsa ben senden ilham alınarak yapıldım." dedi Alexander ukala bir şekilde.

"Bu kesinlikle çok doğru bir şey." dedi Sadie imalı bir şekilde.

"Bugün son gün ise doyasıya bir şeyler yapalım mı?" diye sordu Melody heyecanlı bir şekilde.

"Melody çok doğru bir şey söyledi." dedi Sadie.

"Tamam o zaman." dedi Magnus.

"İyi ama ne yapalım?" diye sordu Alexander.

"Onu yürürken buluruz." dedi Melody ve yürümeye başladı.

...

"Magnus ve Sadie'nin yüzünü gördün mü?" diye sordu Angel.

"Evet ve bana geçmişi hatırlattı. Lucy'nin bir tarafı burada kalmak istemişti." dedi Hunter.

"Bence Marco da öyleydi."

"Evet kesinlikle."

"Sana bir şey soracağım ama bana dürüst ol. Zamanında Lucy'nin burada kalmasını ne kadar istedin?"

"Bunu gerçekten soruyor musun? Ben o zaman 18 yaşındaydım. Aradan geçen onca yıl var. Ayrıca o ne olursa olsun Marco'dan asla vazgeçmezdi." dedi Hunter ve Angel'ın elini tuttu. "Şu anda önemli olan sadece sensin. Bir de oğlum... Başka hiçbir şey önemli değil."

"Yanlış anlama... Ben o anlamda sormak istemedim. Ne de olsa şu anda senin yanında ben varım. Aynı zamanda Lucy'yi kıskanmıyorum. Hem bu kendimi kıskanmak olur."

"Çok iyi biliyorum."

"Nereden biliyorsun?" diye sordu Angel şaşkın bir şekilde.

"Ne kadar özel hayata saygım olsa da arada ufak tefek zihin okuyorum."

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum... Yavaş yavaş bizimkilere haber verelim. Magnus ve Sadie evlerine gitsin."

...

"Bu arada siz başka bir boyuttan gelen insanla ilgili ne düşünüyorsunuz?" diye sordu Alexander.

"İnan bana bilmiyoruz. Anne ve babam umarım bir şey bulmuştur." dedi Magnus.

"Aynı fikirdeyim. Yoksa çıldıracağım." dedi Sadie.

"Tamam sakin ol." dedi Melody.

"Hem kötü bir şey mi oldu? İşin sonunda buraya geldiniz." dedi Alexander. O sırada Ares geldi. "Babam bizi mi bekliyor?"

"Evet." dedi Ares.

...

"Direkt olarak bana da söyleyebilirdin. Ne de olsa bende de Tanrı geni var." dedi Alexander.

"Yanlış anlama ama şu anda konumuz bu değil." dedi Hunter.

"Bence de." dedi Zeus.

"Neyse siz çantalarınızı aldınız mı?" diye sordu Hunter.

"Merak etmeyin." dedi Sadie.

"Ne yapılması gerektiğini biliyor musunuz?" diye sordu Hunter.

"Evet kesinlikle biliyoruz." dedi Magnus.

"Tamam o zaman." dedi Hunter ve suyu verdi.

"Sizi şimdiden çok özledim." dedi Alexander ve kapıyı kapattı.

"Hazır mısın?" diye sordu Magnus.

"Evet." dedi Sadie ve suyu döktü.

Başka Bir Boyutta 4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin