Çağrı
Hepimiz burada Cemre'ye bakıyorduk.
" Siz beni dışladınız. Sırtımdan bıçakladınız. Ben sizin sırlarınızı kimseye söylemedim. " dedi düşünür gibi yaparak.
" Mesela Hazal'ın annesinin oturdukları evin hizmetçisi babasınında şoförü olduğunu söylemedim. " dedi. Yok artık. Hazal'ın gözünden ufak bir yaş düştü. Sonra Ege'ye baktı.
" Mesela Çağrı'nın eski kız arkadaşı Leyla ile olan ilişkini Çağrı'ya söylemedim. " dedi. Leyla beni bu yüzden terk etmişti demek. Bu yüzden gidip Ege'de teselli aramıştım ama şerefsiz herif Leyla'nın beni terk etmesine sebep olmuştu. Şu an Leyla umrumda değil ama Ege benim arkadaşımdı. Ayağa kalktım.
" Oğlum sen ne biçim bir herifsin?! Biz seninle yakın arkadaş değil miyiz?! " diye bağırdım.
" Çağrı açıklaya... "
" Çağrı haklı Ege, arkadaşlar birbirlerine ihanet etmezler, birbirlerini satmazlar ya da onları bıçaklamazlar değil mi Çağrı? " dedi bana bakarak. Dumura uğramıştım. Binlerce kez hassiktir. Koşarak içeriye girdim. Çantamı aldım ve üzerimi giyindim. Çantamı alıp oradan çıktım. Bir taksi durdurup eve gittim. Annem evde yoktu. Buzdolabının üzerinde bir not kağıdı vardı.
" İşim çıktı. Geç gelebilirim. Beni bekleme. " notu çöpe attım. Bu evdeki odama çıktım. Duşa girdim.
*
Zeyno
Arap kafasını omzuma yaslamıştı. Çatıdaydık. Ali her zaman oturduğu tekerlekli sandalyeye oturmak yerine Arap'ın öteki tarafına oturmuştu. Duru'nun Amerika'da bir sevgilisi varmış. Duru'nun umarım mantıklı bir açıklaması vardır yoksa onun için hiç iyi olmaz. Arap'ın saçlarını okşadım. Gözleri kapalıydı.
" Çok yoruldum Zeyno. " dediğinde alnına bir öpücük kondurdum. Kafasını yaslandığı omzumdan kaldırıp bana bakmasını sağladım. Göz yaşlarını sildim.
" Sakın seni hak etmeyen biri için ağlama. Sil şimdi gözyaşlarını. " dedim. Gülümsedi.
" Belirli bir süre acıtacak ama geçecek. " dedi Ali. Sanki bu acıyı tatmış gibi konuştu. Cemre'yi gerçekten sevmişti. Bir süre daha oturduk. Sonra evlerimize dağıldık. Odamda oturmuş resim çiziyordum. Telefonum çaldı. Çağrı arıyordu. Önemli bir ipucu yakalamış olmalıydı ki beni aradı. Telefonu açtım.
" Alo, Çağrı? Bir şey mi oldu? " diye sordum.
" Zeyno Hanım sizsiniz değil mi? Arkadaşınızı gelip alır mısınız? Yoksa bu gidişle alkol komasına girecek. " dedi. Hemen ayağa kalktım.
" Adresi söyleyin geliyorum. Bir saniye... "
Masanın üzerindeki küçük not kağıdını aldım ve barmenin verdiği adresi yazdım. Üzerime siyah bir hırka aldım. Zaten günlük kıyafetlerimleydim. Çantamı aldım. Akşamları serin oluyordu.
" Nereye kızım? " diye sordu.
" Arkadaşım Mavinin evine. Erkek arkadaşı aldatmış kızı. Geç gelirim herhalde. Bilal abinin bırakmasına hiç gerek yok. Görüşürüz. Seni seviyorum. " deyip yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Annem gülerken kapıya gittim. Sonra ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Yürümeye başladım. Bisiklet sürmek istemiyordum. Bu tehlikeli olabilirdi. Çağrı barmenin söylediklerine göre sarhoştu. Bu onun için tehlikeli anlamına gelir. İkimizi de düşürebilir. Mahalleden çıktım ve otobüse bindim.
*
Barın içine girdim. Düşmüş Melekler demek. Barda oturmuş elindeki içkiyi kafasına diken bir Çağrı gözüme çarptı. Bir bardak daha verdi barmen. Eline aldı bardağı. Yanına gidip bardağı elinden aldım. Sonra bardaktaki içkiyi bir dikişte ben içtim ve suratımı buruşturdum. Bu şey cidden ağırdı. Güldü. Piç gibi bir gülüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaks And Spaces · ZeyÇağ
Fanfiction" Siz, ikinizde aptalsınız! Birbirinizden hoşlandığınızı anlayamayacak kadar hemde! " Zeyno Sarı x Çağrı Koçak