Cemre
Berk'in göğsüne uzanmıştım. Üzerimde o'nun gömleği vardı. Gözlerim kapalıydı ama uyumuyordum. O da uyanıktı. Ellerini saçlarımda gezdiriyordu. Telefonum çaldı. Gözlerimi açtım ve yerdeki telefonumu aldım. Annemdi. Saat 9'a geliyordu. Aklına yeni gelmiş olmalıyım. İstemeyerek telefonu açtım.
" Alo Cemre. Neredesin kızım? " diye sordu. Beni çok düşünüyordun çünkü değil mi anne?
" İyiyim anne. Hazal'lardayım. Birazdan geleceğim. " dedim.
" Pekala, ilaçlarını aksatmıyorsun değil mi? " diye sordu. O ilaçlar beni yaşatmıyordu ki.
" Aksatmıyorum anne. Her sabah ellerinle veriyorsun ya hani bana. " dedim.
" Tamam tatlım. Görüşürüz. " dedi.
" Görüşürüz. " deyip telefonu kapadım. Berk'e baktım. Gülümsedim ve dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım.
" Kaçalım mı? " diye sordu.
" Kaçalım. " dedim bir saniye bile düşünmeden. Ne olursa olsun bana iyi geliyordu. Zarar veriyor olsa bile. Bende o'na zarar veriyordum. Bir şekilde ödeşiyorduk. Hayatım boyunca sadece o'nun olmak istiyordum. O'nunla olmak istiyordum. Ayağa kalktım. Üzerimi giyindim. Ayağa kalkmıştı.
" Yarın saat sabah 5'te hazır ol. Seni kaçırıyorum. " dedi gülümseyerek. Bu kadar çabuk mu?
" Bu kadar çabuk mu? " diye sordum. Alnımı öptü. Bana sarıldı. Kokumu içine çekti.
" Merak etme. Babam bize yardım edecektir. " dedi. Kenan Amca'ya güvenmek pekte iyi bir fikir değildi bence. Yine de bunu o'na söylemedim. O babasına güveniyorsa mesele yok. O da giyindi. Ellerimle saçlarımı düzelttim. O'nun arabasına bindik. Beni evimin sokağına bıraktı. Yürüyerek bahçeye girdim. Çantamdaki anahtarla kapıyı açtım. Annem salondaydı.
" Geldin mi canım? " diye sordu. Kafa salladım.
" Aç mısın? " diye sordu.
" Hayır. Ben odamdayım. Fizik çalışacağım. " dedim ve odama çıktım. Kapıyı kapattım. Kilitledim. Telefonumu şarja taktım. Duşa girdim. Üzerimi giyindim. Beyaz bir elbise giymiştim. Saçlarımı kuruttum. Sonra valizimi hazırladım. Pasaportumu valize koydum. Mert ile olan fotoğrafımız vardı. Kardeşimi seviyorum ama o benden annemi çaldı. Hırsızdı o.
" Senden nefret ediyorum ama yine de seviyorum. " dedim. Fotoğrafı da çerçevesinden çıkarıp valize koydum. Biz kaçacaktık. Sadece ikimiz olacaktık. Ben ve Berk. Eski fotoğraflara bakarak geçirdim tüm geceyi. Annemin ve babamın düğününden bir fotoğrafta durdum uzunca. Babamdan da nefret ediyordum. Beni hiç sevmedi. Çünkü ben o'nun varisini öldürdüm. O şirketi bana bırakmaya asla niyeti yoktu. Bunu hep hissederdim. Bir kere bile saçımı okşamazdı ama Mert'e masallar anlatırdı. Annemi de sevmezdi. Neden evlendiler hiç bilmiyorum. Umurumda da değil. Annemi özleyecektim. Bana kızacak ama kızmamalı. Anneme bir not bıraktım.
" Ne olursa olsun bana kızma anne. Ben iyi olacağım. İlaçlardan çok daha iyi geliyor bana Berk. Belki bir gün döneriz. Değişmiş bir şekilde. Seni seviyorum. "
Notu aldım ve çalışma masamın üzerine bıraktım. Bu evde kötü, iyi anılarımı ve eski Cemre'yi bırakıyorum. Telefonumu ve çantamı alarak sessizce odamdan çıktım. Evden ve bahçeden çıktım. Annemin uykusu ağırdı. Top patlasa uyanmazdı. Bahçeden çıktım. Berk arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Valizimi yere bıraktım ve o'na sarıldım. Dudaklarımı öptü. Oyalanmadan yerleşip arabaya bindik. Birlikteydik işte ama Berk durgundu.
" Ne oldu? Durgunsun. " dedim. Heyecanımı bastıramıyordum.
" Hato'yu şimdilik bıraktım ya o'na takıldı kafam. Babam daha sonra o'nu da bize gönderecek. " dedi. Elini tuttum. Gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaks And Spaces · ZeyÇağ
Fanfiction" Siz, ikinizde aptalsınız! Birbirinizden hoşlandığınızı anlayamayacak kadar hemde! " Zeyno Sarı x Çağrı Koçak