03

2.3K 229 171
                                    


Tuttuğunu koparan bir yapıya sahiptim. Gözüme bir şey kestirmem onu elde etmem için yeterliydi. Kim Taehyung tam olarak bu listeye dahil olmasa da onu birkaç kez karşı komşum Jeon Jungkook'un evine girerken görmüştüm. Onun ne kadar etkileyici bir adam olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyordu. Fakat onu hiçbir zaman tam anlamıyla istememiştim,daha doğrusu önceliklerim arasında değildi. Olsa güzel olurdu. Bu teklif gelince de önce Jungkook'a olan borcumu ödemek sonra da eğlenmek için kabul etmiştim.

Yarım saat önce Taehyung burada olacağına dair bir mesaj atmıştı. Gün içinde ne giyeceğimi seçtiğim için hazırlanmam çok uzun sürmemişti. Kalçamın biraz altında biten siyah saten bir elbise giymiştim. Ön kısmının sol bacağında da yırtmacı vardı. İddialı bir elbiseydi,azı da benlik değildi zaten. Üstüme elbisemden biraz daha uzun blazer bi ceket alacaktım. Saçlarıma eve geçmeden kırık fön çektirdiğim için onlara dokunmadım. Yüzüklerim hariç herhangi bir takıya da ihtiyaç duymuyordum. Kartlığım ve diğer ihtiyacım olabilecek şeyler de kol çantamın içindeydi. Aynada kendimi süzerken Taehyung'dan gelecek mesajı bekliyordum. Seksi hissediyordum.

Tanıdık bildirim sesini duyduğumda kilitli ekrandan mesaja baktım. Taehyung gelmişti. Ceketimi giyip hızlıca saçlarımı içinden çıkardım. Çantamı almadan son kez parfümümden sıkıp kapıyı kilitleyerek evden çıktım.

Mermer zeminde topuklu ayakkabılarımın çıkardığı tok ses şu hayatta en sevdiğim seslerden biri olabilirdi. Kendi adıma bu sesin hissettirdiği şey özgüvendi.

Hava serindi,ceketi almam iyi olmuştu. Taehyung'un arabasını bilmiyordum ama dörtlüleri yakmış sitenin önüne park etmiş araba olduğunu tahmin etmek zor değildi. Beni görünce arabadan çıktı. Beyaz boğazlı bir kazak,siyah pantolon ve ince bir kaban giymişti. Ağız sulandırıcı gözüküyordu.

Birbirimizi süzme işleminden sonra birbirimize gülümsedik. "Selam." Sesi de çok güzeldi. Baştan aşağı etkileyici bir adamdı.

"Selam."

Kapımı açtı. Gerçek bir centilmendi. Burada kalıp onu süzmeye devam edebilirdim ama günün geri kalanı daha keyifli geçecekti.

"Teşekkür ederim." diyerek arabaya bindim. O da hızlıca dolanıp yanımdaki yerine geçti. "Giderken büyükbabanın sevdiği bir tatlı varsa onu alalım." Çiçek almayı da düşünmüştüm ama çok klişe kaçacaktı.

"Süper olur."

Yolculuğumuzun geri kalanı Taehyung'un planını konuşarak geçmişti. Tanışma hikayemizi o anlatmak istiyordu,sorun değildi. Muhtemelen etkileyici bir şekilde anlatacaktı. Ben ambiyansı bozabilirdim. Bunun mükemmel olmasını istediği açıktı.

İki katlı,kocaman bahçeli müstakil bir evin önüne park ettik.

"Başlıyoruz Jennie."

"Başlayalım sevgilim."

Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Arabadan birlikte inip el ele tutuştuk. İnce uzun parmaklarının parmaklarıma dolanması iyi hissettiriyordu. Eli benimkine kıyasla kocamandı ve gördüğüm en etkileyici erkek eliydi. Diğer eliyle aldığımız tatlıyı tutuyordu.

O kapıyı çalarken yaklaşıp yanağına minik bir öpücük kondurdum. Güzel kokuyordu. "Süper olacak,merak etme." Bu işi kabul ettiysem elbette kârlı çıkmaya özen gösterecektim. Yüzüm hala onunkine yakınken bana döndü. "En ufak bir şüphem bile yok."

Biz geri çekildiğimizde kapı açıldı. İyi görünümlü yaşlı bir adam bize gülümseyerek bakıyordu.

"Hoş geldiniz çocuklar!"

Biz içeri geçtikten sonra önce Taehyungla kucaklaştı. "Sen de hoş geldin kızım." diyerek beni kolları arasına alması uzun sürmedi. "Hoş buldum efendim. Ben Jennie."

Yanlış bir şey yapmışım gibi kaşları çatıldı. "Efendim?" dedi sorar bir edayla. Bu sırada benim centilmen sevgilim ceketimi çıkarmama yardım ediyordu. "Ben senin de büyükbabanım." diye düzeltti beni.

"Hadi masaya geçelim. Seokjinler geldi bile."

Taehyung bir şeyler mırıldandı ama duyamadım. Şık dekore edilmiş evi inceliyordum. Çok kalabalık değildi ama parçalar ben pahalıyım diye bağırıyordu. Büyükbabasının arkasında yemek odasına ilerlerken Taehyung'un eline uzandım. Sonuçta sevgilisiydim. Ve tabii ki ona edebildiğim kadar temas edecektim.

"Kuzen!"

Son derece iyi görünümlü bir adam bizi,daha doğrusu Taehyung'u gördüğü gibi ayağa kalktı. Kısa bir sarılmadan sonra "Ben Jin,Taehyung'un kuzeniyim." diyerek kendini bana tanıttı. Sıcak birisine benziyordu. "Ben de Jennie." Onunla tanıştıktan sonra Taehyungla konuşan güzel kadın bana döndü. Sıcacık bir gülümsemeyle "Ben Jisoo." dedi. "Ben de Jennie." Sarılmak için hamle yaptığında ben de ona sarıldım. Açıkçası bu aile işleri,kucaklaşmalar pek benlik değildi. Jin ve Jisoo'nun güzelliğine kanmış olabilirdim.

Büyükbabayı daha fazla bekletmemek için yemeğe geçtik. Şanslı günümdeydim yırtmaçlı kısım tam Taehyung'un olduğu tarafa gelmişti. Karşımdaki çift ellerini birbirlerinin üzerinden çekemiyordu. Nasıl tanıştıklarını anlatırken büyükbaba gülerek onları izliyordu. Torunlarını gerçekten seviyor olmalıydı.

Taehyung onları dinlerken boştaki elini alıp çıplak bacağımın üstüne koydum. Ne yaptığıma bakmak için bana döndüğünde ona sadece göz kırparak gülümseyerek bir şeyler anlatmaya devam eden Jisoo'ya döndüm.

"Siz nasıl tanıştınız çocuklar?" Büyükbabanın sorusunun muhatabı bizdik.

Taehyungla senkronize bir şekilde birbirimize dönüp gülümsedik. Ne de olsa sevgi dolu bir çifttik.

"Jungkook sayesinde tanıştık büyükbaba."

Büyükbaba merakla hikayemiz için bekliyordu. Sahne Taehyung'undu.

"Paristeydik. Üç yıl önceydi. Jennie ve Jungkook önceden tanışıyormuş. Onlar da bizim gibi arkadaşmış. Şans işte ikimiz de aynı zaman dilimi içinde Paristeymişiz." Konuşma arasında dönüp bana baktı. Tüm planı bilmiyor olsam bakışlarını gerçek sanabilirdim. "Aynı mekanda denk geldik. Jungkook'u görmek için gelmişti. Ama iyi ki gelmişti. Beni bilirsin büyükbaba öyle aşk,hisler pek benlik değil. Yani Jennie'yi görene kadar değildi. Aklımdan çıkar sandım ama çıkmadı. Jungkook'un karşı komşusuymuş,ona biraz daha yakın olabilmek için kaç gece Jungkook'da sabahladım bilmiyorum."

"Bizim oğlanı süründürmüşsün sanırım Jennie. Çok iyi yapmışsın!" dedi büyükbabası keyifle.

"Ne süründürmek ama. Bir yılın sonunda anca kabul edebildi aşkımı."

"Çok tatlısınız." diye bir ses geldi karşı taraftan. Jisoo olmalıydı. Odaklandığım kısım orası değildi. Taehyung gülümseyerek bana döndüğünde ona aynı şekilde karşılık verdim. Tek elimi yanağını çıkarıp okşarken ona doğru yaklaşıp dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.

Ondan ayrılırken dudaklarındaki o minik gülümsemeyi gördüm. Tek kaşı da havalanmıştı. Ona hoş bir hava katıyordu. Bacağımdaki eli ise en sonunda hareketsiz durmayı bırakmış olduğu yeri okşamaya başlamıştı.

Flört etmeyi severdim. Üç ayı boşa geçirecek değildim. O etkileyici bir erkekti,ben etkileyici bir kadındım,sadece numaradan birbirimizin yanında bulunmamız ziyan edilmiş bir sürü potansiyel ateşli an demekti. Benim amacım bu numaranın içine biraz hareket eklemekti. İkimizi de çok mutlu edecek birkaç küçük ateşli hareket.

umarim begenmissinizdir

getaway carHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin