29

1.2K 155 136
                                    


Başımın çok yoğun olduğu bir gün sonrası genelde eve gitmek ve uyumak istiyordum. Aynı bugün olduğu gibi. Çok fazla işle uğraşmış ve bitmesini iple çekmiştim. Evime gidecek,yemek söyleyecek,köpeklerimi yanıma alıp Netflix'ten açtığım bi filmi izleyecektim. Yani Jisoo mesaj atmadan önce planlarım böyleydi. Onu en son büyükbabanın doğum gününde görmüştüm. Çekip gittikten sonra attığı mesaja geri dönmediğim için kötü hissediyordum. Bu yüzden akşam arkadaşları arasında bi yemek düzenlediğini,önemli bir haberi olduğunu ve en yakın arkadaşı olmadan -bu ben oluyordum- iyi hissetmeyeceğini yazdığı mesajı okuduğum zaman teklifini kabul etmekten başka bir seçeneğim yoktu.

Bu teklifi kabul etmek demek Taehyungla karşılaşmayı kabul etmek demekti. Yeonjun'un söyledikleri aklımın bir köşesini hala kurcalarken onu görmek nasıl hissettirecek bi fikrim yoktu ama Jisoo'yu kıramazdım. Birlikte çok zaman geçirmiş ve yaklaşmıştık. Onun buradaki en yakın arkadaşı olduğumu da düşünürsek gitmemek demek onu bile isteye kırmak demek olacaktı.

Eve geldikten sonra zaten yemek yiyeceğimiz için üstümdekileri çıkarıp hazırlanmıştım. Uzun kollu göğsümüm altında bitem siyah crop ve yine aynı renk uzun ama sağ bacağında derince yırtmacı olan siyah eteğimi giymiştim. Belime de küçük kelebekli zincirimi takmış,deri ceketim ve çantamı aldıktan sonra taksi çağırmıştım. Belki içerdim. O şekilde araba kullanamayacağım için gidiş dönüşü böyle halledecektim.

Taksi trafiğe de takılmasına rağmen yarım saatte lüks restoranın önünde beni bırakmıştı. Biraz gecikmiştim ama Jisoo'ya mesaj attığımda sorun olmadığını söylemişti.

İçeri girdiğimde Jisoo uzaktan beni seçmiş hafifçe elini kaldırmıştı. Gerçekten çok kalabalık değildi,benimle birlikte on kişi vardı. Görebildiğim kadarıyla Jisoo ve Jin masanın baş köşesinde yan yana oturuyorlardı. Jisoo'ya yakın taraf boştu,yani benim yerim. Oturmadan önce Jin'e minik bir selaö vermiş, Jisoo'ya sıkıca sarılmıştım. Tam karşımda Taehyung vardı. Siyah boğazlı kazağı ve kulağındaki küpeleriyle her zamanki gibi hoş duruyordu. Gözüm yanındaki sarışın güzel kadına takıldığında hafızamı çok kısa zorlamam gerekmişti. Taehyung'un yanında ona gülümseyerek bir şeyler anlatan kadın,fotoğrafta göründüğünden çok çok daha güzel olan Miyeon'dan başkası değildi.

Yemekler söylenmiş,herkes tatlı bir sohbete başlamıştı. Ben hariç. İster istemez gözüm karşımdaki ikiliye kayıyordu. Taehyung fark etmişti ama bir şey yapmamıştı. Zaten ne yapabilirdi ki? Jisoo'nun bilerek konuşayım diye sorduğu soruları cevaplamak dışında sessiz kalmayı tercih ediyordum. İstemsizce kendimi yalnız hissediyordum. Önceden Taehyung'un yanında ben olurdum, herkesten bağımsız gülüşen o ikili biz olurduk ama şimdi yanında olmak yerine karşısındaydım ve bu tamamen benim yüzümden olmuştu.

"Yemeğe başlamadan önce bu yemeği neden düzenlediğimizi söylemek istiyorum." dedi Jisoo. Jin'e baktıktan sonra Jin gülümsemişti. Jisoo da ona gülümsedikten sonra bize döndü. "Ben hamileyim!"

Şaşkınlık ve sevinç nidaları havada uçuşurken Jisoo'nun gözleri dolmuştu bile. Bir yandan Jin'in elini tutarken boştaki eliyle benim elime uzanmıştı. Elini sıkıca tuttum. "Çok sevindim sizin adınıza!"

Taehyung dayanamamış kalkıp Jin'e sarılmıştı. Elleri ayrılınca Jisoo da bana sarılmıştı. Bizim küçük,kendi aramızda olan kutlamamız bitince bu sefer konuşan Jin olmuştu.

"Bu kadar da değil. Bebeğimizin cinsiyetini de sizinle paylaşmak istiyoruz!"

"Ne zamandır saklıyosunuz siz bunu,büyükbabamın haberi var mı?"

Jin,Taehyung'un ilk sorusunu cevapsız bırakmış ikincisini kafasını sallayarak onaylamıştı.

"Var mı tahmininiz?" diye sordu Jisoo merakla. Herkes tek tek bir şey söylerken "Bence erkek, kız bebekler için annenin güzelliğini alır derler ama sen daha bi güzelleşmişsin Jisoo." dedi Miyeon. Taehyung gülerek ona döndü. "Sen neler biliyorsun böyle ya?"

getaway carHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin