32

1.4K 155 154
                                    


Böyle sabahları özlemiştim. Uykumda bile arsız bir insan olduğum için yatakta sanki yer yokmuş gibi vücudumun yarısı Taehyung'un üstündeydi. Sanki kalkıp gitme ihtimali varmış gibi sıkı sıkı sarılmış,iyice sokulmuştum. Dün gece benimle kalmayı kabul etmiş, seve seve kolları arasına almıştı. Yaşananlar -özellikle beni itmesi- söylemek isteyip söyleyemediklerim, onun kötü olduğumu öğrenince her şeyi bırakıp yanıma gelmesi duygu patlaması yaşamama sebep olmuştu. Ona karşı dürüst olmuştum. Ona gerçekten bir şeyler hissediyordum. Bunu anlamam için bunları yaşamak zorunda kalmamız üzücüydü ama o benden hiç gitmeseydi ben gözümü hiç açmayacaktım. Yaşanan olumsuzluklardan da olumlu bir şeyler çıkarmak mümkündü. Dün biz onları hiç yaşamamış olsaydık sabaha bu şekilde uyanmayacağımın bilincindeydim. Güne başlamak istemiyordum. İkimizin de işleri vardı. Zamanı dondurmak mümkün olsaydı tam şu anda kalmayı dilerdim.

Sanırım Taehyung'u hak etmiyordum. O bana bu kadar iyiyken ben fevri davranmış,her şeyi yakıp yıkmıştım. Ama baktığım zaman sevgi kavramının bu şekilde işlediğini de düşünmüyordum. Mükemmel değildim, hatasız değildim. Hatalarında inatçı da değildim. Benimle kalmayı seçmişti, yaptıklarımın sorumluluğunu alacak ve düzeltecektim. Sadece bu süreçte yanımda kalması gerekiyordu. Dünden sonra şunu net bir şekilde anlamıştım ki Taehyung'un gitmek gibi bir planı yoktu. Bende ve benimle kalacaktı.

"Günaydın."

Taehyung uyanmasaydı biraz daha bu şekilde durmayı düşünüyordum. Neredeyse uyandığına üzülecektim ama dağınık saçları ve pürüzlü sesi çok hoşuma gittiği için uyanmasını sorun etmedim. Onun üstünden çekilip yatağın benim ve bomboş olan kısmına kaydım.

"Günaydın."

Tüm bunların garip hissettirmediğini söylesem yalan olurdu. İki ay önceki ben asla Taehyung'un üstünden inmezdim ya da ikimiz uyandığımızda bu kadar sessiz kalmazdık. Bir anda sihirli bir değnek bize değecek ve eskisi gibi olacağız düşüncesine sahip değildim, zamana ihtiyacı, ihtiyacımız olduğunun bilincindeydim.

"Kahvaltı etmek ister misin?" Sağ kolunu kaldırıp saate baktı. "Çok isterdim ama vaktim yok eve gidip duş alıp çıkmam gerekiyor."

"Burada al. Jungkook'dan da kıyafet alırız." Biraz daha kalmasını istiyordum. Bu sabahın bu kadar kısa sürmesini istemiyordum. O duş alırken en azından kahve yapabilirdim.

"Tamam, öyle yapalım."

Yataktan çıkarken tişörtünü de çıkarıp kenara bıraktı. Ben de oturur pozisyona geçip bağdaş kurmuştum. Taehyung'u ilk defa üstsüz görmüyordum ama ona karşı bir şeyler hissettiğimi anladığımdan beri gözüme daha farklı geliyordu. Ona olan bakışlarımı fark edince yarım ağız sırıttı,hoşuna gitmişti.

O banyoya girmeden kalkıp kurulanması için havlu verdim. Evimi çok iyi bildiği için o duşa girdikten sonra ben de Jungkook'dan kıyafet alıp -bu süreçte konuşmasına izin vermemiştim- bize kahve yapmıştım. On dakika sonra Taehyung ıslak saçlarıyla yanıma geldi. Jungkook'dan aldığım gömlekle dün giydiği pantolonu giymişti ve Jungkook'dan aldığım pantolona kıyasla bu şekilde çok daha hoş duruyordu. Her şeyin doğalında ilerlemesine karar verdim. Garip atmosferin bir şeyleri dağıtmasını istemiyordum.

Kahveyi ona doğru uzattım. "Teşekkür ederim." Beklediği için biraz soğuyan kahveyi hızla içti.

"Acelen mi var?"

getaway carHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin