getaway car

09

Esneme isteğimi bir türlü bastıramıyordum. Gündüz olmasına rağmen hava aydınlık değildi,üstüne yağmur yağıyordu. Böyle havaları severdim,güneşli cıvıl cıvıl havalara tercih ederdim. Eğer biraz daha enerjik hissetseydim tadını da çıkarırdım ama sabahın köründe Taehyung'un aramasıyla büyükbabanın dağ evime gideceğimizi öğrenmiştim. Sıcak yatağımdan ve Doyoung'un sıcak kollarından ne ara çıkıp valizime bir şeyler attım o an hafızamda yer edinmiyordu. Büyükbabanın bizim için yolladığı arabada arka koltukta Taehyung'un yanında cam tavana vuran yağmur damlalarını izliyordum. Kapalı hava ve yağmur damlaları beni mayıştırıyor zaten uykusu olan bünyemi iyice içine çekiyordu.

Bir de Taehyung vardı. Benimle bir şey konuşmak istiyordu sanırım ama bir türlü fırsatını bulamamış gibi gözüküyordu. Şoförün söylediğine göre on dakikalık bir yolumuz kalmıştı,ne söyleyecekse evde söyleyebilirdi. Hafta sonunu burada geçirecektik. Bu plan hoşuma gitmişti aslında,Kim ailesiyle olmak keyifliydi.

Tüm o uyku hali arabadan inip yüzüme çarpan rüzgarı hissettiğim an uçup gitmişti. Sakim bir yere gelmiştik. Yakınımızda herhangi bir ev yoktu.

"Hadi."

Taehyung yanıma gelince soğuk elimi onun sıcak elinin arasına bıraktım. Parmaklarımızı birbirine kenetledi ve kapıyı çaldı. Jin ve Jisoo bizden önce gelmişti. Kapıyı "Hoş geldiniz!" diyerek Jisoo açtı. Çok sıcak bir kızdı. Taehyung'un eli arasından çıkıp onunla samimi bir şekilde sarıldım. Jisoo'yu gerçekten sevmiştim.

Evin içi dışarının aksine sıcacıktı. Ve söylemeliydim ki büyükbaba zevk sahibi bir adamdı. Burası çok güzel dekore edilmişti. Vintage bi havası vardı.

"Açsınız değil mi,hadi gelin kahvaltı edelim. Jin çok güzel şeyler hazırladı."

Reddedemeyeceğim bir teklifti. Biz kahvaltı etmek için oturma odasına geçerken gözüme elinde çantalarımızla yukarı çıkan şoför takıldı. Göz göze geldiğimiz an ona teşekkür etmek adına gülümsedim. O da bana gülümsedikten sonra gözden kayboldu. Önüme bakmadığım için Taehyung elini belime koyup beni yönlendirdi.

Kulağıma doğru hafifçe eğildi.

"Düşeceksin."

"Senin beni tutacağına eminim."

Belimdeki elini sıkılaştırıp bedenimi kendi bedenine yapıştırdı.

"Şüphen olmasın güzelim."

Jin bize inanılmaz bir kahvaltı hazırlamıştı. Sohbet ettiğimizde laf arasında mutfağa ilgili olduğunu söylemişti ama bu kadarını beklemiyordum. Büyükbaba ortada yoktu ama önümüzde böyle bir sofra varken kimsenin umrunda değildi. Taehyung'un yanındaki sandalyeyi oturmam için geriye kaydırdı. Jisoo ve Jin çoktan oturmuş bir şeyler konuşurken yemeye başlamışlardı.

Taehyung'un çektiği sandalyeye otururken "En az senin kadar iştah açıcı." dedim sessiz bir şekilde. Oturduğum sandalyeyi zorlanmadan kendi sandalyesine yaklaştırdı. "Hiçbir şey benimle kıyaslanamaz."

Jisoo Jinle gelecek planlarından bahsederken elimdeki pankeki Taehyung'a uzattım. Bir yandan da Jisoo'yu dinliyordum. "Fıstık ezmesi sürer misin Taehyung?"

"Tabii." diyerek pankeki elimden aldı. Bıçağına aldığı fıstık ezmesini dikkatle sürmeye başladı. Her işini özenle yapıyordu. Bu fıstık ezmesi sürmek bile olsa. Jisoo benden kopup Jin'e döndüğünde Taehyung pankeki bana uzattı. Tuttuğu yerden parmağına fıstık ezmesi bulaşmıştı. Silmek için hareketlendiğinde hızlıca karşımdaki ikiliye baktım. Bizimle pek ilgileri olmadığını görünce Taehyung'un elini yakaladım. Kaşları çatık bir biçimde yüzüme baktı. Biri benim de elimi aniden yakalasa ben de böyle bakardım. Yüzüme tatlı olduğunu bildiğim bir gülümsemeyle parmaklarını dudaklarıma yaklaştırdım. Ne yapacağımı anlayınca gözbebekleri büyüdü,heyecanlanmıştı. Gözlerine son bir bakış atıp fıstık ezmesi bulaşmış orta parmağını dudaklarımın arasından içeri gönderdim. Dilim ince uzun parmağında dolaşırken derin bir nefes aldı. Ona daha fazla eziyet etmek istemediğimden yavaşça geri çekildim. Gözlerime hala o heyecanlı ifadeyle bakarken dilimi dudaklarımın üstünde gezdirdim. Tek kaşı havaya kalkarken "Sonuçta benim yüzümden oldu,ben temizlemeliydim." diyerek hiçbir şey olmamış gibi kahvaltıya döndüm ama içimdeki o eğlence tutkunu kadın kahkaha atıyordu.