Bölüm 6

5.3K 100 4
                                    

İyi okumalar umarım beğenirsiniz 🙂♥️
.
.
.
Hazar'dan

Aslında söylediği herşeyi duymuştum ama bilmesine gerek yoktu. Ona kötü davranmıştım evet ama sonrasında çok pişman olmuştum. Benim kadınıma başkasının dokunmuş olma ihtimali beni deli etti ve gözüm dönmüştü. Öyle bir aptallık yapmamış olsaydım belki şuan herşey daha farklı olabilirdi. Mihriban çok güzel bir kadındı. Ama artık benim kadınım olmuştu. Zorla olmuş olsa bile. O yaşadığımız birliktelikten ikimizde zevk almamıştık onun canını çok yakmıştım. Ama telafi edecektim izin verse ama vermiyordu işte.

"Bu at senin mi?" Benimle mi konuşmuştu o arkamı dönüp baktığımda orada kimse yoktu. Tekrar Mihribana döndüğüm de dudaklarını birbirine bastırıyordu gülmemek için bu hali çok tatlıydı. Kendime gelip cevap verdim. "Evet benim atım bu zamana kadar ona benden başka kimse dokunmadı. İzin vermedi Fırtına." Kafasını olumlu anlamda salladı ve konuştu. "Çok asil duruyor."
"Evet öyle özel bir attır. Biraz asi ama aşırı iyi koşar binmek ister misin." Kafasını hızla bana çevirdi ve parlayan gözleriyle bana baktı. Sonra bir anda durgunlaştı. "Ne oldu Mihriban iyi misin" sorduğum soruya cevap vermedi bir süre bende ona vakit tanıdım.
Sonra derin bir nefes alıp konuştu. "Dedem beni pek sevmez belki biliyorsundur. Her hafta sonu çiftliğe giderlerdi. Beni asla götürmezdi. Kuzenim Yaren çok güzel at biner. Ama ben hiç binmedim ve koruyorum." Kafasını Fırtınadan çevirmeden konuştu sesi titremeşti. Hissetmiş olucak ki Fırtına Mihribana yaklaştı ve kafasını ona sürttü. Mihriban sevinçle parlayan gözleriyle fırtınanın boynuna sarıldı.
"Seni sevdi anlaşılan." Yanına kimseyi yaklaştırmayan fırtına Mihribanın sarılmasına izin vermişti. "Bence binmene de birşey demez. En azından bir deneyelim." Bana bakıp konuştu. "Ya düşersem?" Ben buna izin verir miyim güzel gözlüm. Ne diyorum ben be..
" Buna izin vermem merak etme hadi çıkaralım fırtınayı." Başıyla onaylayınca bahçeye çıkarttım fırtınayı. Önce Mihribanı bindirdim arkasına ben bindim. Fazla yakındık Mihriban kasılmıştı. "Hazır mısın" dediğim de "yavaş olalım lütfen" ilk defa bu kadar uzun diyalog kurmuştuk.

Fırtına yavaş yavaş koşarken. Bir anda Mihriban kollarını açtı ve yüzüne rüzgarın gelmesine izin verdi. Saçlarından gelen koku beni mest etmişti. Bu kadın bana ne yapmıştı böyle?

Fırtına bir an da hızlanınca Mihriban korkmuş olucak ki Fırtınanın boynuna sarıldı. "Hazar durdur lütfen çok korkuyorum." Durduramıyordum çiftlikten baya uzaklaşmıştık fırtına kişnedi ve bizi sırtından attı. Ben yere düştüm ve mihriban'da üzerime düşmüştü. Aşırı derecede yakındık. Bu yakınlık içimden birşeyler kopmasına neden olmuştu. Mihriban hala gözlerimin içine bakıyordu bir anlık gaza geldim ve Mihribanı altıma alıp üzerine çıktım ve onu öptüm. İlk önce karşılık vermedi ve kendine gelmiş olucak ki beni ittirdi. O yerden kalıp dudağını sildi ve bende kalktım sert bir şekilde bana yaklaştı ve konuştu. "Bir. Daha. Bana. Sakın. Dokunma." Tek tek söylemişti kelimeleri. Sert bir tokat atıp, Arkasına bakmadan ormana doğru gitti. Sinirlenmiştim bana tokat atmıştı. Fırtınanın yanına gittiğimde ayağına diken battığını gördüm bu yüzden hırçınlaşmıştı demek. Eğilip dikeni çıkarttım ve fırtınaya binip çiftliğe dönmek için yola koyuldum. Madem tokat atmıştı herkes başının çaresine bakmalıydı.
.
.
.
Mihriban'dan

Aptal Mihriban ne diye binersin ki zaten o uyuzla ata birde beni öptü. 'seninde hoşuna gitti hadi itiraf et'  biri şu iç sesimi susturabilir mi? Hoşuma falan gitmedi. Tamam kim tutamıyorum ama hemen affedemem onu 'ileride affedeceksin yani'  sanmıyorum iç ses oldu mu?
"Allahım sen bana hidayet ver kendi kendime konuşuyorum." Arkamı dönüp baktığımda Hazar'ın gelmediğini fark ettim ne yani tek mi bırakmıştı beni?

Bir anda arkamdan bir çıtırtı sesi geldi. Çok korkuyordum ama Hazar'ın beni korkutmasına izin vermeyecektim. "H-hazar sensin biliyorum. Beni korkutma." Ses yok. "Hazaar" yine ses yok geri geri giderken bir anda ayağım kaydı ve aşağı doğru yuvarlandım. Kolunu kafa sarmıştım birşey olmasın diye ama yine de kafamı taşa  çarpmıştım acı bir ineleme döküldü dudaklarımdan. "Yardım ediinnn. Kimse yok muuuu? Ses gelmiyordu. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken burada kurtlara yem olarak öleceğim hiç aklıma gelmezdi.


Bir saat sonra...

Hazar'dan

Bir saat oldu ama Mihriban hala gelmedi. Arkadaşım hakan ben ve Nur bahçedeki çardakta oturmuş mihriban'nı bekliyorduk ama hala bir iz yoktu. Artık beklemek boşunaydı. Ayağa kalktığım sırada Hakan kolumu tuttu. "Nereye gidiyorsun Hazar"? Ona bakmadan cevapladım. "Bir saat oldu hala gelmedi Hakan ya başına bir iş geldiyse. Lan ben benim kalıbıma tükürüm nasıl bıraktım onu orda bir başına." Sesim de endişenin bir sürü tonu vardı. "Tamam abi bizde gelelim o zaman. Hem ben bizim kapıdaki adamalara da haber veririm birlikte ararız." Başımla onayladım ve konuştum. "Ben tek ararım sen de Nur'u al."  Telefonumu çıkarıp adamları yanıma çağırdım. "Abi birşey olmamıştır demi Mihriban yengeme." Nurda en az benim kadar endişeliydi. "İnşallah abim inşallah."

Adamlar gelince hep birlikte ormana doğru yürüdük. O sırada Hakan doktor aramış her ihtimale karşı çağırmıştı. "Hakan siz sol tarafa, çocuklar siz sağ tarafa bende ortaya bakacam. İz bulan hemen beni arasın." Hep bir ağızdan tamam demişlerdi ve yola koyulmuştuk. Çok korkuyordum birşey olmasından. Bütün suç benimdi. Ben ona hep zarar veriyordum. Bu yüzden kendimden tiksiniyorum.

"Mihribaaaann, Mihriban duyuyor musun beniii, bir ses ver Allah aşkına." Yok her yeri aradım ama yoktu. Acaba hakan ve Nur da birşey var mıydı telefonumu çıkarıp hakanı arayacağım sırada gözüme birşey takıldı. Yolun aşağısında bir çalılıkta kumaş parçası vardı iyice yaklaşınca bu Mihriban'ın giydiği eteğin parçası olduğu aklıma geldi. Hızlı bir şekilde aşağı koşarken bağırdım."Mihriban orda mısın?" Ses hala yoktu. Daha hızlı inmek için hamle yaptığım sırada ayağım kaydı ve elime birşey battı. Bu bir dikendi avucumun içinde ki dikeni çıkarttım ve aşağı inemeye devam ettim. O sıra gözüme Mihriban'ın sarı saçları takıldı. "Çok şükür Allahım" Mihriban'ın yanına yetişince dizlerimin üzerine çöktüm ve kafasını kucağıma yerleştirdim. Gözleri kapalıydı ama nabzı atıyordu. "Mihriban aç gözünü güzelim hadi." Yüzünü çevirdiğim de kafasından akan kanla donup kaldım. Hayır şuan olmaz ben onu kaybedemezdim.

.
.
.
Bölüm sonu
Oy verip yıldıza basarsanız çok mutlu olurum 🙏🏻🌹



Mihriban Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin