☆30.BÖLÜM ☆

399 194 6
                                    

Tae'nin ağzından ;

Masamda çalışırken gözlerim sürekli Jungkook'un masasına gidiyordu tuhaf bir şekilde onu özlemiştim . Ara sıra çalışırken onu seyrederdim , boğuşması , kendi kendine konuşması o kadar tatlıydı ki insan ister istemez gülümsetiyordu .

Ne düşündüğümü yeni fark etmiştim hızlıca başımı sağa sola salladım kendine gel Tae'ye, dişlerimi sıktım .
Günlerdir işe gelmiyordu Suga'ya sorduğumda birşey demedi sadece acil bir işi olduğu için yurt dışına çıkmış .

Kabul işi zordu biliyorum ama bu kadar kolay pes edip gideceğini düşünememiştim . Kesinlikle bir şeyler dönüyordu ve benden bunu saklıyorlardı. Benden bir şeyler saklanmasından nefret ediyorum bunu bilmelerine rağmen yapmaları sinirime dokunuyordu .

Suga gayet sakin bir şekilde işine odaklanmıştı . Ayağa kalktım o kadar çok sıkılmıştım ki hava almam gerekiyordu Suga'yı es geçip hızlı bir şekilde dışarı çıktım . Tuhaf bir şekilde Jungkook özlemiştim lanet olası çocuk neredeydi?

Her neyse zaten her türlü gelecekti beni merak ettiğim konu o değil beni merak ettiğim konu Buz Prensesi'nin tekrardan buza dönmeseydi . Benimle birlikte tüm hayranları onu buzda bekliyordu artık onun gerçekte kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu bunu istiyordum .

Bir hafta falan önce resmi sosyal medya hesaplarından bunu paylaştı buza döneceğini ve kayacağını söyleyen bir bildirge yayınladı . Sabırsızlıkla onu bekliyordum onu gerçekten çok özlemiştim derin bir nefes aldım balkondan aşağı baktım tüm şehir ayağımın altındaydı .

Kenarda bulunan mini mutfakta kendime bir kahve yaptım
Boynumu sağa sola çevirerek çıtlattım bugün aşırı yorgundum . Manzarayı izleyerek kahvemi yudumaladım . Aklımda sadece Buz Prensesi'nin buzda kayacağı zaman vardı onu o buzun etrafında bir kuğu gibi kayışını seyretmek istiyorum o benim beyaz kuğumdu .

Arkamda hareketlilik hissettim Suga gideceğini bana söyledi acil bir işi çıktığını ve bugün bir daha işe gelmeyeceğini söyledi . Başımdan onayladım dedim pek bir işler yoktu hepsini halletmiştik ben de kahvemi içip eve giderdim zaten .

O gittikten sonra ben de telefonumu çıkardım biraz sosyal medyada takılmaya başladım yaklaşık yarım saat sonra sıkılmıştım ayağa kalktım ve içeri girdim koltukta bulunan ceketimi alıp giydim asansöre doğru yöneldim .

Asansöre bindim zemin kata basınca aşağı inmeye başladım eve gidip biraz uyumak istiyordum bu hafta aşırı yorulmuştum çünkü Jungkook olmadığı için tüm işler bize yıkılmıştı . Geldikten sonra onu güzel bir sorguya çekecektin bizi bu tür durumda bırakıp gitmesini muhakkak bir sebep olmalıydı .

Asansörlerin kapısı açılınca içinden çıktım ve arabamı doğru yürümeye başladım birden arkamda birini hissedince kaşlarımı çattım biri benim izliyordu . Dikkatlice arabama doğru gittim camın üstünde bir not vardı . Kaşlarımı çattım kağıdı elime aldım ilk olarak etrafıma baktı sonra ise kağıda döndüm üzerindeki yazıları okuyunca çenemi sıktım .

Biri resmen benimle dalga geçiyor olmalıydı kağıda paramparça ettim kenara attım . Hızlıca etrafa bakmaya başladım kağıdı buraya koyan kişi beni izleyen kişi olmalıydı . " Hey kimsin sen ve bu notun anlamı ne benimle dalga geçmeyi kes . Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?"

Ses gelmedi ellerimi sıktım resmen biri benimle eğleniyordu sinirlenmemek için kendimi zor tutuyordum mantıklı düşünmem gerekiyordu düşmanlarımdan biri olabilirdi ama notta neden böyle bir şey yazabilir ki .

" Aşık olduğun adamın kim olduğunu öğrenmek ister misin ? Eğer istiyorsan nereye geleceğini biliyorsun.
Kim Tae-hyung . "

Notta yazılanları tekrar ve tekrar düşündüm hızlıca arabama bindim ve oradan uzaklaştım güvenlik firmasına arayıp bana oranın görüntülerini atmalarını istedim ama bir tuhaflık vardı gürültüler ortada yoktu bu her kimse gerçekten güçlü biriydi sinirlerim daha da artmaya başladı .

İCE PRİNCE | TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin