Soğuktan dolayı vücudum çok üşüyordum hem yaralıyım, hem de kan kaybetmiştim burda ölecektim çok belliydi içeri biri girdi ona döndüm yüzünü seçemiyordum .
" Şuan aşırı kötü gözüküyorsun görende çok kötü bir misafir perveriz sanacak . " Duyduğum ses midemi bulandırıyordu gelip yanıma oturdu ona bakıyordum bile .
" Biliyor musun Buz Prensi senin şu aptal sevgilin istediğimi yapmadı yani galiba hayatının sonuna kadar burdasın bence fikrimi sorarsan güzel anlaşacağız . " Gözlerim büyüdü artık vücudumu hissetmiyordum .
Boş boş bakmaya devam ettim saçlarımın üstünde eller hissetim ama gene umursamadım tepki verecek durumda değildim . Sadece aklımda sevgilim kelimesi kaldı . Galiba Tae gelmeyecekti beni burada bırakmıştı .
Bana o kadar çok işkence ettiler ki şuan ölmek istemekten başka birşey istemiyorum . Gözlerim doldu . Biri girdi içeri Sevastian ayağa kalktı onların yanlarına gitti gözlerimi kapattım . Hareketlenmeler oldu silah sesleri patlamaya başladı ağlamaya başladım biliyordum Tae beni kurtarmaya geldi . Bir adam beni yükledi .
" Efendim bunu arabaya koyuyorum . " Duyduğum şeyle gözlerim doldu hayır buna izin vermeyecem onun kucağından indim onu ittim ama gücüm olmadığı için yere düştüm bilincim kapamak üzereydi adam tam eğilecekken .
" Bırak kalsın benim işim bitti zaten onunla bir önemi yok artık hadi gidelim . " birden içeriden koşma sesleri gelmeye başladı bir kaç dakika sonra galiba herkes gitmişti . Birden kapı tekmelenerek açıldı . Adım sesleri duydum biri başımı tuttu ve kaldırdı zorla gözlerimi açtım tutan kişiyi görünce zorla güldüm. " Merhaba Jin . "
Güldü ama ağlıyordu bende ağlamaya başladım beni yükledi artık huzurlu bir şekilde gözlerimi kapatabildim .
❄️
⛸️
❄
⛸️Vücudumun her zerresi ağırıyordu ne yapacağımı bilmiyordum yavaşça gözlerimi açtım bir kaç kere kırpıştırdıktan sonra kendime geldim . Nerde olduğunu yeni yeni fark ediyordum burası benim odamdı yavaşça doğrulmaya çalıştım ama vücuduma giren keskin ağrı ile yüzümü buruşturdum .
Çok kötü durumdaydım geri uzandım susamıştım dilim damağım kurumuştu . Birden kapı açıldı içeri Madam girdi yanıma geldi. " Nasılsın iyi misin ağrıların var mı?" Başımı olmusuzca salladım suyu işaret ettim gülümseyerek aldı ve bana içirmeye başladı . Bardak bitince kenara koydu ona gülümsedim yavaşça dik oturdum kollarımı açtım .
Ona sıkıca sarıldım başımı boynuna gömdüm ağlamaya başladım gerçekten psikolojim tamamen bozulmuştu benden uzaklaştı elleri ile yüzümü sildi o da ağlıyordu .
" Yapma böyle geçti bitti kurtuldun işte canım. " Gülümsedim sıkıca ona sarıldım üstünde ki örtüyü kaldırdım koluma girdi yavaşça doğruldum dikkatli bir şekilde dışarı çıkacakken durdu .
Ona döndüm bir sorun mu vardı .
" Jungkook aşağıda bulunan herkes senin kim olduğunu biliyor . Yani tahmin ettiğin gibi Buz Prensi olduğunu biliyorlar . Aşağı inince sana herşeyi anlatırlar bunun için üzgünüm. " Güldüm şaşırmıştı bu tepkiyi beklemiyor gibiydi .Onlar artık benim ailem bunun bir önemi yok ona sıkıca sarıldım . Yanağından sıkıca öptüm yüzünü buruşturdu en çokta seni özlemişim Madam .
Köşede duran sarılı kağıtları gördüm oraya gittim açtım içinden benim orijinal posterlerim çıktı . Çalışma masamda bulunan kalemi aldım ve üç posteri de imzaladım bunları Jin'e verecektim hayatımı kurtardığı için ufak bir hediye hepsini sardıktan sonra aşağıya inmeye başladık salondan sesler gelmeye başladı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İCE PRİNCE | TAEKOOK
Fanfiction+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olanlar veya olucaklar varsa okumayınız :) Jungkook aşırı tatlı ve sempatik buz patenciydi. Madamın biricik öğrencisi ve tek gözdesi olan bir buz patenci. Diğer yandan ise Taehyung adında bir mafya vardı ona deli...