Oturduğum masada önümde duran yemeklere yüzümü buruşturup alnımı ovuşturdum.
Son bir haftadır kendini bir melekmiş gibi gösteren Şahran şuan mutfaktaydı ve benim için yaptığı yemekleri servis ediyordu.
Yüzüm her saniye biraz daha tiksintiyle kasılırken öğürmemek için kendimi zor tutuyordum.
Elinde tuttuğu çorba tenceresiyle içeri giren Şahran'ı görmemle yüzüme sahte bir tebessüm kondurdum.
Kocaman gülümseyerek "mis gibi çorba yaptım Asya sıcacık hemde" diyip büyük bir heyecanla masaya koydu elindekini.
Çorba tenceresiyle onun yüzü arasında bakışlarım mekik dokurken yüzümdeki gülümseme biraz daha büyüdü.
"Ellerine sağlık, yemekleri sen yaptın ben servis edeyim o zaman" diyip oturduğum yerden kalkıp iyice dibine girdim.
Önündeki çorba kasesini alıp tencereye yaklaştırdığımda gülümseyerek beni izliyordu.
Bakışları yüzümde asılı kalmışken gözlerimi gözlerinden çekmeden sıcak çorba dolu tencereyi bir saniye bile düşünmeden üzerine ittim.
Belden aşağısına komple dökülen kaynar çorbayla bağırıp yerinden kalktı hızlıca.
Üzerindeki pantolonu çekiştirirken yüzümdeki gülümsemeyi silip telaşlanmış gibi "aay yandın mı" dedim.
Dişlerinin arasından "Yandım" diyip odasına doğru koştu.
Kalçamı masaya dayayıp kollarımı göğsümde birleştirmiş yüzümdeki gülümsemeyle öylece arkasından bakıyordum.
Ona karşı çıkacak gücüm yoktu belki ama hayatını çok rahat bir şekilde ona zindan edebilirdim.
Kahkaha atmamak için dudaklarımı dişleyip yüzümdeki gülümsemeyi zar zor silip yanına çıktım.
Kapıyı tıklatıp " Şahran iyi misin" dedim sesimi titreterek.
"İyiyim" dediğinde yüzüm asıldı.
"G-gelebilir miyim,seni merak ediyorum" dedim ondan korkuyormuş gibi konuşarak.
"Gel güzelim" dediğinde ellerimle gözlerimi sertçe ovup ağlamış gibi bir görünüm yaratmaya çalıştım.
Zar zor doldurduğum gözlerimle yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.
Üzerini değişmiş tişörtünü başından geçiriyordu.
Birkaç adım yaklaşıp ellerimi birbirine kenetleyip başımı eğdim.
"Şahran b-ben özür dilerim bilerek olmadı nasıl olduğunu bende anlamadım"
Söylediğim şeylerden sonra derin bir nefes alıp tam önümde durdu.
Ellerini yanaklarıma koyup başımı kaldırdı, gözlerimin içine baktığında bir parça dahi olsa sinir belirtisi görmeyi bekliyordum ama aksine gözlerimin içine şefkatle bakıyordu.
"Canın sağolsun güzelim, bilerek olmadığını biliyorum. Üzülme artık hadi asma suratını" diyip baş parmağıyla yanağımı okşadı yavaş yavaş.
Başıyla odanın dışını işaret edip "hadi bir şeyler yiyelim, acıktık" dediğinde başımı sallayıp önden odadan çıktım.
Asık suratla önden yürürken keşke tencereyi kafasına atsaydım diye düşünüyordum.
Masaya yaklaştığımızda yere dökülen çorba ve kırılmış tabak parçalarını görünce istemsiz bir şekilde ofladım.
Ofladığımı duyan Şahran yüksek sesle kahkaha atmış beni eliyle kenara çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Saplantı
Mystery / ThrillerYüzümde hissettiğim dokunuşlarla birbirine yapışmış olan gözlerimi zar zor aralamaya çalıştım. Yüzümden kayan el yavaş yavaş boynuma inerken bir türlü gözlerimi açamıyordum. Üzerimdeki geceliğimin varlığı yok olurken yattığım yerden kalkmak çırpınma...