episode 2

301 10 0
                                    

"Hükümetimiz adına yardımlarınıza teşekkur etmek isterim. Aradığımız çetenin Korede olduğunu biliyoruz. Baş müfettişimiz bay Kim Namjoon size detayları verecek.. bay Kim buyrun."

"Teşekkürler Baek"

Ayağa kalktı. Karşındaki adamlara bakış atdı. "Beyler, direkt konuya gireceğim." Odada yürümeye başladı.

"Öncelikle size çeteyle ilgili bildiklerimizi anlatayım... Baek." Baek işareti aldı ve monitoru işe saldı.

" Boris yani uyuşturucu satışının en büyuk lideri, işlerini Kin Sun'a devretmek istediğini dedikodusu dolaşıyordu... ama Min Yoongi, Borisi öldürdü." Yüzünü adamlara çevirdi.

"Peki Kin Sun da mı öldürdü?" Aslında bu soruyu kendi kendine sordu ve cevapladı.

"Muhtemelen. Çünku o günden beri Kin Sun'dan bir iz yok." Sonra diğer fotoya geçtiler.

"Ve bu da Park Jimin. Min Yoonginin buradaki işlerini yönetiyor. Bize verilen bilgiye göre önemli biri. Içlerindeki en tehlikeli ve kurnaz suçlu..."

🧩🧩🧩

Ter içinde kalmışdı. Ama bu basketi atmakta kararlıydı.. ve atdı.

"Iyi atış adamım."

"Evet, Hoseok"

Hoseok adamlarıyla birlikde Jiminin yanına geldi. Jiminin en sadık adamı ve en yakın arkadaşıydi.

"Merhaba Taehyung" Hoseok yüzünü yana çevirdi ve sandalyede oturup Jimine hayran hayran bakan gence selam verdi.

"Bay Min aradı. Operasyonumuz hakkında polisin nasıl bu kadar bilgisi olduğunu... öğrenmek istiyor."

Hoseok şaşırdı. "Söylemek güç Jim. Tüm adamlarım çok sadıktır."

"Pfhaaaa öyle mi tatlım?" Arkasını döndü. Ona havlu uzatan adamından havluyu aldığı zaman adamın cebindeki silahi götürdü ve Hoseok'un yanındaki adamin direk uzaktan kafasına sıktı.

Taehyung onun bu haraketine sessizce güldü. Adam yine havalıydı ona göre. Hoseok şaşkınca yerde yatan adamına birde Jimine baktı.

"Ne bu saçmalık, Jimin?!"

"Hoseok kabul et asıl iyi hedef buydu. Basketde bile bu kadar iyi atamam yani. Hmmm?" ve yine gülümsedi.

Hoseok çok sinirliydi. Bu neydi şimdi? Jimin yakin arkadaşının bir açiklama beklediğini biliyordu. Ona gözlerini devirdi.

"Yakın korumanın ayaklarıni gördün mü? Korkunç ayakkabılar! Ayakkabılarını sevmedim!... ve öldü." Jimin yine basket oynamaya devam etdi.

Hoseok kaşlarını çatdi. "Chang... onun ayakkabılarını çikar." Adam Hoseoku onayladı ve ayakkabılarıni çikardı. Ayakkabınin altında dinleme cihazıni buldu ve Hoseok'a verdi.

"Sadık adamın aslında polis muhbiriymiş tatlım." Ve bir basket daha atdı. "Ya-nına yeni bi-birini alacağın zaman... lütfen önce benimle tanıştir." Nefes nefese konuşdu Jimin. Bu gün basketbolda çok yorulmuşdu. Odayı terk etmeden önce Hoseokun kulağına fısıldadı.

"Ya da en azından ayakkabılarını kontrol et." Fısiltiyla konuşsa bile Tae Jiminle birlikde giderken bunu duydu ve güldü. Hoseok hala şaşkındı.

🧩🧩🧩

"Anlamıyorum. Muhbirimiz olduğunu nasıl anladılar?!" Namjoon sinirden köpürüyordu. Bu gün en iyi polislerinden biri ölü bulunmuşdu. Belkide Park Jimini yakalamalarına çok az kalmışdı.

"Iyi soru bay Kim." Namjoon baska bir ses duydu. Olay yerinden sesin geldiği yere gitdi. Elinde kahvesiyle ona taraf gelen adamı süzdü.

"Siz?"

"Kim SeokJin. Savcı." Elini uzatdı. Namjoon elini sıkti.

"Anladım. Ben..."

"Müfettişsiniz. Biliyorum. Sadece üst düzeyde görevlilerin sahip olduğu bir bilgiyi Park Jimin'in nasil ögrendiğini merak ediyorum."

"Bende bilmiyorum. Bu arada sizce kim söyledi?"

"Izninizle" Baek bakıb konuşdu Jin.

"Üzgünum, bay Kim sizi işaret emiyordum."

"Kim öyleyse?"

"Yardımcı müfeetişiniz Baek." Namjoon ona baktı bunu nasıl düşünür. Jin onun bakışlarından anlamış gibi devam etdi.

"Kendisi genç ekibe yeni katıldı. Yeni evli. Oldukça muhtemel..."

"Bay Kim Seokjin. Acaba gerçeten kahve mi içiyorsunuz?" Elindeki kahvryi aldı ve kookladı.

"Mmm... sadece kontrol ettim... Ayrıca ben yardımcım Baek'e güveniyorum. Başka bir şey?"

"Evet. Bu sorustumaya artık ben de dahil oluyorum.

Don JHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin