"Nasıl yani? Onlara savaş mı açacağız?" ben şaşkınlıkla Luhan'ı dinlerken diğerleri hiç de şaşırmış gibi durmuyordu. Hepsi yerdeki minik masanın etrafında oturuyor ve dikkatle Luhan'a bakıyordu. Ben ise neden bu duruma sadece benim şaşırdığımı anlayamasamda Luhan'ın açıklamasını dinlemek en mantıklısı olacaktı.
"Yani savaş dediğim de öyle silahları kuşanıp herifleri tarayacak değiliz." Luhan'ın her söylediği kelime kafamda farklı bir soru işaretine sebep oluyordu. Silahsız nasıl savaş olacaktı ki? Hadlerini bildireceğiz derken savaştan bahsetmiyor muydu? Kafam allak bullak olmuştu gerçekten.
"Şey ben pek bir şey anlamadım." soru işaretlerime bir cevap bulmak için çekinerek sorduğumda birkaç grup üyesinin kıkırtısı duyuldu. "Baekhyun inan bana o heriflerle savaşmayı bırak yüzlerini bile görmek istemezsin." Minseok Jongdae'nin öteki tarafından konuştuğunda giderek daha da meraklanıyordum.
"Bizim gibi değiller mi?" dediğimde Jongdae yüzünü ekşitti ve başını iki yana salladı. "Görüp görebileceğin en çirkin ve iğrenç varlıklar, kesinlikle bizimle uzaktan yakından alâkaları yok."
Jongdae'nin sözünün üstüne Luhan başıyla onu onayladı ve ellerini masaya koydu. "Bu yüzden onlarla bu şekilde savaşamayız, silahları bile bizimkilerden çok daha güçlü. O yüzden aklımda farklı bir fikir vardı aslında." bu kadar kötü sözün üstüne gerçekten de Saterallerin görünüşünü merak etmeye başlamıştım. O kadar çirkin olabilirler miydi gerçekten? Onlarla karşılaşmayı hiç istemiyor olsamda bir kereliğine yüzlerini görmek istemiştim, tabii bu aptalca bir fikirden başka bir şey değildi çünkü onların amacı beni öldürmekti. Ben onlar için bu boyutta bir kaçaktım ve resmen dev bir birlik benim peşimdeydi. Sahiden şimdiye kadar yerlerini nasıl bulamamışlardı?
"Luhan planının ayrıntılarını bizimle paylaşırsan çok sevineceğiz." Suho artık sadede gelmesini belirten bir ses tonuyla konuştuğunda Luhan somurttu ve duruşunu düzeltip planını anlatmaya başladı.
"Öncelikle Baekhyun'a silah kullanmayı öğretmemiz lazım, en fazla birkaç gün içerisinde bunu öğrenmesi gerekiyor. Daha sonra ise birkaç malzemeyi toplayıp Baekhyun'un üstündeki damgayı silmemiz lazım." duyduğum şey ile kelimenin tam anlamıyla mal mal Luhan'a bakmıştım.
Damga dediği şey neydi? Ve neden bu şey benim üzerimdeydi? Bu damga denen şeyi neden silmemiz gerekiyordu? Tanrım bilmediğim o kadar çok şey vardı ki, artık birinin gelip bana her şeyi tane tane açıklamasını istiyordum. "Haklısın, damgayı öncelik yapmalıyız." Chanyeol onaylar bir şekilde sohbete dâhil olduğunda anlamadığımı belirten bakışlarımı Chanyeol'a çevirdim. Kimse benim konuşulan hiçbir şeyi anlamadığımı fark etmemiş miydi?
"Malzemeleri toplamak fazla zor olacak, izimizi belli etmeden yapmak daha da zor olacak." Suho bir elini çenesine götürmüş düşünüyor, düşünürken de konuşuyor gibi gözüküyordu. Ben ise kelimenin tam anlamıyla görünmez olmuştum, neden kimse şu lanet olası damgayı anlatmıyordu bana?
"Damga dediğiniz şey ne-" sözüm Chanyeol ile bölünürken neredeyse ağlayacaktım. "Uzun ve zorlu olacak ama başarırsak getirisi fazla olur, o yüzden düzgünce halletmemiz lazım ayrıca vaktimiz de kısıtlı." Chanyeol'un sözü üzerine Suho onu başıyla onaylamıştı. Ben ise üzgün bakışlarımı tek tek üyelerin üzerinde gezdiriyordum, belki bir umut biri beni görürdü ve bana acırdı. Gözlerim Kyungsoo'ya denk geldiğinde ümitlerim tükenmek üzereydi.
"Neden Baekhyun'a damganın ne olduğunu anlatmıyorsunuz?" Kyungsoo adeta ortamı okuma konusunda uzmanmış gibi isteklerimi dile getirmekte aracı rolünü üstlenmişti. Resmen Kyungsoo'ya kahraman gözüyle bakıyordum.
"Doğru söyledin, sanki Baekhyun biliyormuş gibi konuştuk." Luhan bakışlarını Kyungsoo'dan bana çevirip dudak büzdü. "Üzgünüm balım, aklımdan çıkmış." mahçup hissedip ellerimi sorun olmadığını anlatmak istercesine salladığımda Jongdae bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exo Planet | ChanBaek
Cerita PendekTabii Baekhyun bilmiyordu ki son uzay mekiği uçuşu sırasında yeni bir gezegen bulacağını.. Düzyazı ⋆ 050323