kırmızı kartopu

24 1 0
                                    

saint middleton- pypr & unsecret, everything is changing

Şubat ayının oldukça soğuk bir sabahı.

Odamdaki şömine artık beni ısıtmaya yetmiyor. Kış başladığından beri uykularımdan üşüyerek uyanıyorum. Perdenin arasından bembeyaz ağaçlara baktım ve perdeyi sonuna kadar çekip kışın illüzyonunun beni ele geçirmesine izin verdim. Zamanı, mekanı kaybediyorum. Sadece kar taneleriyle bir bütün haline geliyorum. Gökyüzünden salınarak yere düşen kar tanelerinin büyüsüne kapılıyorum.

Bu kar taneleri, hiç unutamayacağım o anları aklıma daha çok kazıyacak. Belki de bana hatırlattıkları yüzünden kış mevsimiyle bir daha barışamayacağım. Aradan mevsimler geçmesine rağmen hep bu mevsimde kaldığımı bir kez daha anlıyorum.

Perdeyi hızla kapattım. Yeterince kötü hissediyorken kar yağışını izlemek iyi bir fikir değildi.

Sönmek üzere olan şömineye birkaç odun daha koydum ve tekrar ısınmaya başladım. Gün içinde yola çıkacaktım. Masamdaki Glory haritasını bir kez daha gözden geçirmeliydim.

Begina yolculuğu için kalacağım hanları, şövalye birliklerini hazırlamıştım ancak tüm bunlardan önce gitmek istediğim başka bir yer vardı.

Günler öncesinden tüm hazırlıklarımı tamamlanmıştı. Son kez gözden geçirdim, hiçbir eksiğin olmadığından emin oldum.

Henüz kış mevsiminde olduğumuzdan Begina'ya varana kadar sivil olacaktım. Çekmecemden çıkardığım kırmızı kumaş ile uzun sarı saçlarımı örmeye başladım. Göreve giderken saçlarımı örmek, bir rutin haline gelecek gibi görünüyor.

Kıyafetlerimi giyindikten sonra artık tamamen hazırdım. Bugün gidiyor olduğumdan dolayı aileme hüzün çökmüştü, rahatsız edici bir sessizlikte kahvaltı ediyorduk. Isabella'nın iştahı kalmamıştı. Sadece çay içip bana bakıyordu.

Üzerimdeki bu bakışlarla kahvaltımı bitirdim. Isabella kolumdan tutup "Gitmeden önce biraz bahçede vakit geçirebilir miyiz?" diye sordu. Gülümseyip başımı salladım.

Hemen üzerine kalın bir şeyler aldı ve istediği gibi bahçede yürümeye başladık.

Yeni yağmış karların üzerinde iz bırakarak ve adım seslerimizi dinleyerek ilerledik.

Gitmeden önce benimle vakit geçirmek ve eğlenmek istiyordu. Yere eğildi, eline biraz kar alıp bana doğru attı. Kahkahalarla attığı kartopundan kaçındım.

Beraber gülüşerek bahçede koşuşturmaya başladık. Arkama döndüm, ben de ona kartopu almak için eğildim.

Benim için kırmızı olan bu kış karşısında buz kestim. Dokunduğum kar taneleri beni bir sene öncesine götürdü. Aradan gerçekten bir sene geçmiş olmasına inanamasam da... O günden beri benim için zaman akmamış gibiydi.

Kabusumdu, ellerimin arasındaki kar taneleri. Ciğerlerimi delip geçen soğuk hava ve burnuma dolan kan kokusu...

"Abla!" diyerek bana seslenen Isabella'yı duyar duymaz, elimdeki kırmızı kartopunu ona attım.

Kahkahalarını duydum. Yanaklarım seğirirken ona gülümsemeye uğraştım, zorlansam da ahırın önüne gelene kadar onunla kartopu oynamaya devam ettim.

Nefes almakta gitgide zorlanıyordum ama ona belli etmek istemiyordum. Hemen ahıra girdim ve Daisy'i hazırlarken bir yandan nefesimi düzene sokmaya uğraştım.

Kendime geldiğimde Daisy ile ahırdan çıktım. Gitme vakti gelmişti. Sakin adımlarla bahçede yürüdük. Annem ve babam vedalaşmak için yanıma geldi. Onlara sıkıca sarıldım.

11-13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin