Esas Mesele

449 93 53
                                    

Ali'nin tentürdiyot sürdüğü ufak pamuk parçası kaşına narince dokunduğunda dudakları acının etkisiyle istemsizce kasıldı Nazlı'nın. Canı çok yanmamıştı ama bu gece ve sabahında yaşanan bu olaylar üzülmesi ve gerilmesi için yeterliydi. Utangaç gözleri Ali'nin yüzüne doğru kalktığında Ali'nin bakışları da otomatik olarak onunkine doğru eğilmişti. Nazlı kendine bakınca ona doğru bakmak artık Ali'nin istemsiz olarak alışkanlıktan kaynaklı yaptığı bir hamle olmuştu. Kısa bakışmalarının ardından Ali, tekrar Nazlı'nın kaşına doğru döndüğünde dikkati bir anlık dağıldığından ötürü tentürdiyotu Nazlı'nın kaşı dışında yerlerine de sürdüğünü fark etti. Bu salaklığı için içinden kendine gülümserken "İnsanın nazı en çok sevdiğine geçermiş..." sözünü yeniden haklı kılmak istercesine  sitem etti sevdiğine.

"Al işte yanlışlıkla saçlarına ve alnına da sürdüm Nazlı, iki dakika uslu duramaz mısın sen acaba? Küçük bir çocuk gibisin şuan."

Nazlı ise gelen bu siteme anlam veremiyordu. Ne yapmış olabilirdi ki acaba? "Aaa, ne yaptım ki ben şimdi yahu? Hareket bile etmedim yerimden."

"Benim odağımı çekmek için hareket etmene gerek yok. Dur birazcık bakma bana, hemen sana dönüyorum istemsizce ve yanlış yere sürüyorum."

Nazlı içten içe kıkırdarken bunu dışına vurmamaya özen gösterip ufak bir pöfledi ve önüne dönerek Ali'nin işini bitirmesini beklemeye karar verdi. Ali'nin tavırlarından yumuşadığını anlıyordu ama zaten onun yumuşaması çok olası olan bir şeydi, asıl önemli olan zihninde kalan yanlış düşünce kırıntılarını ezip yok edebilmekti. Ali zaten ne zaman ona karşı ciddi kalabilmişti ki?

Ali nihayet yara bandını da Nazlı'nın kaşının üzerine yerleştirdiğinde şimdi sıra kanayan burnuna gelmişti. Nazikçe sevdiğinin çenesini tutup yukarı kaldırarak burnunun içine bakmaya çalıştı. Daha fazla kanamayacağına kanaat getirdiğinde yeni bir pamuk parçası alarak burnunun önünde kuruyan kan sızıntılarını da temizlemeye koyuldu. Nazlı itiraz etmeyerek buna uyum sağlarken Ali'nin kendini kaldırıp burnuna su aldırarak içini temizletmesini de itaatkar bir şekilde yaptı. Tekrar yerine oturduğunda Ali'nin yeni soruları olacaktı kendisine." Evet söyleyin bakalım birazcık inatçı hanımefendi, başka bir yeriniz ağrıyor mu acaba?"

"Ben miyim inatçı keçi? Hiçte bile, sensin o bir kere. Ne yaptım ki ben şimdi?"

 "Çocuk gibi tartışmayı daha sonra yaparız güzelim, şimdi söyle bakalım başka neren ağrıyor? Bayılman ve söylediğin üzere halisünasyon görmen umarım kötü şeylerin habercisi değil sadece kötü bir gecenin ögeleridir. İstanbul'a dönünce iyice bakarız sana. MR, tomografi ne varsa çektiririz."

Nazlı "Karnımın sol tarafı ağrıyor biraz." dediğinde Ali de açmasını işaret etti bakışlarıyla. Ardından Nazlı yavaşça üzerindekini yukarı sıyırdığında Ali'nin, Nazlı'nın düşerken yere vurduğu için morarmaya yüz tutan bölgesini fark etmesi uzun sürmedi ve beraberinde gelen yeni bir sitem de cabasıydı durumun " Aferin Nazlı, bak morarmaya başlamış. Kıyamam ki ben sana... Ne yapsak acaba morarmaya başlamış? Buz koyalım en iyisi de daha fazla büyümesin bari.". Nazlı gördüğü merhamet karşısında içten içe gülümserken Ali'nin buz almak için yanından kalkacağını anlaması kendini hiç mutlu etmemişti. Kalbini kırdığını düşündüğü sevdiği yanından bir an ayrılsa sanki hiç geri gelmeyecekmiş gibi hissediyordu." Gitme yanımdan lütfen, bırakma beni..."

"Alt tarafı buz alıp geleceğim Nazlı en fazla beş dakika sürer." dese de boşunaydı Ali, Nazlı onu bırakmamak konusunda ısrarcıydı " Gitme dedim Ali, gidemezsin. İstemiyorum buz getirmeni, üzecek misin beni?". Gelen bu son tepkinin ardından Ali içinde oluşturmaya çalıştığı ciddiyetin Nazlı tarafından altüst edildiğini anladı. Nazlı'nın bu halini gördükçe zaten ona sarılmamak için zor tutmuştu kendini dakikalardır. Sözleriyle kalbinin incinmesine neden olsa da sevdiği, ona karşı mesafeli olmak, Ali için oldukça zordu ve sadece birkaç dakika sürebilen bir eylem olmuştu. "Gel buraya benim biriciğim..." Diyerek eşini kollarının arasına alıp kucağına doğru çekti Ali. Zaten dakikalardır bunu bekleyen Nazlı ise anında karşılık verip kendini çok uzun bir süredir güven hissini yaşayamıyormuş gibi eşinin kollarının arasına attı. Bu sırada moraran bölgesi birazcık ağrısa da bu önemli bir detay değildi onun için. Ali'ye sarılmak manevi ve fiziki her acısının ilacı olsa gerekti, aksi halde şuan yaşadığı huzur ve güven hissinin başka bir açıklamasını bulmak zordu...

Fedakâr Bir AlNaz Hikâyesi Kısım 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin