1. Beklenmedik Karşılaşma

611 24 2
                                    


BİRİNCİ BÖLÜM

"Beklenmedik Karşılaşma"

Otobüs yolcuğunun bu kadar çekilmez olduğunu öğreneli sadece birkaç saat oluyordu. İlk deneyimimin böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim oysaki. Şevval benim için zor olacağını söylemişti ama en fazla ne olabilir ki canım şu içinde bulunduğum durumdan daha fena diyerek geçiştirmiştim onu. O yüzden bulduğum son bileti alırken yanımda kimin oturacağı da pek umurumda olmamıştı. Ne kadar yanlış düşündüğümü yan koltukta oturan oldukça gür bıyıklı, bakışları durmadan bacaklarıma takılan kırklı yaşların sonlarında olduğunu düşündüğüm adama baktıkça daha iyi anlıyordum. Üstelik otobüsün içinde ki gürültü de çabasıydı. Arka koltukta oturan teyzenin halka seslenerek yaptığı telefon konuşması, torununun her saniye aynı ritimle koltuğumu tekmelemesi, muavinin ikram ettiği kahveyi üzerime dökmesi. Evet bunların hepsi beni çıldırtmak için düzenlenmiş bir provokasyon gibiydi ama pes etmeyecektim. Hiçbir şey beni yolumdan döndüremez.

Saat gece üç sularını seyrederken otobüs bir petrolün önünde durduğunda muavin elindeki cızırtılı mikrofona birkaç kez vurarak kulaklarımı sağır eden gür sesiyle konuştu. "Sayın yolcularımız otobüsümüzdeki beklenmedik arıza sebebiyle yolculuğumuza bir süre ara vermek durumundayız. Arızanın sebebini saptadığımız zaman size daha detaylı bir bilgi verilecektir. İsteyen yolcularımız ihtiyaçlarını gidermek için istasyonu kullanabilirler."

Yanaklarıma doldurduğum nefesimi sinir küpü olmuş bir şekilde geri verirken yanımdaki at hırsızı kılıklı adam yeniden dönüp bana baktı. "Hayırdır beyefendi birine mi benzettiniz? Sabahtan beri bakıp duruyorsunuz." Dedim daha fazla dayanamayarak.

"Ne bakıp duracağım bacım ben sana? Kendi kendine kuruntu yapıyorsun. Kocaman iki tane çocuğum var benim."

"Bende onu diyorum işte. Koskocaman adamsınız." Eşyalarımı toplayıp kalktım oturduğum yerden, dayanacak tahammülüm de gücüm de kalmamıştı artık. "Çekilin lütfen, ineceğim."

Söylene söylene oturduğu yerden kalktı. Birde haklı gibi üste çıkmaya çalışmıyor mu? Şeytan diyor geçir elindeki çantayı kafasına. Orada daha fazla durmayarak eteğimi çekiştire çekiştire indim otobüsten.

Senin giyeceğin elbiseye tüküreyim İlknur.

Sevgili arkadaşımın üzerimdeki elbiseyi benim düğünümde kendine yakışan yakışıklı bir koca bulabilmek umuduyla seçerken aramızda değiş tokuş edeceğimizi bilsem elbiseye daha alıcı gözle bakardım doğrusu. Aramızdaki on santimlik boy farkı yüzünden elbise bacaklarımın sadece yüzde yirmilik kısmını kapatabiliyordu.

Bu arada hayır gelinliği İlknur değil bana daha çok benzediği için Şevval giydi. O halde neden Şevval'in elbisesini giymedim de İlknur'unkini giydim diye soruyorsanız söyleyeyim o payetli disko topunu giyseydim Affan beni eliyle koymuş gibi bulurdu da ondan.

Gözlerim muavini ararken birkaç metre ötede otobüsün arkasında olduğunu gördüm. Hızlı adımlarla arka tarafa yönelip beni duyabileceği bir mesafeye yaklaştığımda "Affedersiniz bakar mısınız?" Dedim. O gürültü arasında beni duyabileceğinden emin olamasam da bakışları anında beni bulmuştu.

Koşarak yanıma gelirken pantolonunun üzerindeki tozları çırptı. On dokuz yirmi yaşlarında ya vardı ya yoktu. "Buyur abla."

Milyon Dolarlık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin