Arya'dan
_________________________________
Poyraz komutanımı ve kendimi hemen birkaç adım ilerimizde lan büyük kayanın arkasına attım. Sırtımız kampın girişine dönük kalıyordu. Yani bizi görmeleri düşük bir ihtimal.
Arabalar kapmın girişinde durdu ve adamlar indi.
Eğer arabalardan birini alabilirsem Poyraz komutanı kan kaybından ölmeden önce sınır karakoluna yetiştirebilirdim. Poyraz komutana baktığımda arada gözlerinin kaydığını gördüm. Benimde kollarımda ki kesikler kanamaya başlamıştı. Biraz daha burada kalırsak ikimizde kan kaybından ölürdük.
Hemen Poyraz komutanı kaldırdım ve kolunun altına girdim. Adamlar çoktan kampa girmişti ve arabaların orda kimse yoktu. Zaten kamptaki tüm itler yemek molasına girmişti. En arkada duran arabanın arka kapısını açtım ve Poyraz komutanı yatırdım. Allah'tan kilit açıktı. Yoksa birde kapının kilidini açmakla uğraşacaktım ve bu bize zaman kaybettirecekti.
Poyraz komutanın karnına bağladığım ceket az da olsa kanamayı yavaşlatıyordu ancak bu ne zamana kadar böyle dayanır bilmiyordum. Hemen sürücü koltuğuna geçtim. Alttan kontak kablosunu bulup zorla koparttım ve uçlarını birbirine sürtmeye başladım. Anahtarı bırakmadıkları için bu yöntemi kullanmak zoruna kalmıştım. Araba en sonunda çalışınca hızlı bir manevrayla geri döndüm ve son hızda süremeye başladım. 250 de gidiyordum.
Varya şuan bir kayaya çarpsan uçarsınız.
He valla Allah'a emanet gidiyoz.
Yaklaşık yarım saat sonra sınır karakolu gözükmüştü. Poyraz komutanın gözleri çoktan kapanmıştı.
"Komutanım! Komutanım dayanın hadi geldik!"
Ne kadar seslensem de gözlerini açmıyordu. Karakola yaklaşınca drift atarak durdum. Nöbetçi askerler silahlarını arabaya doğrultmuştu. Kapıyı açıp indiğimde üstümdeki kan, kollarımdaki kesikler ve dağılmış yüzüm onları baya bir şaşırtmıştı. Altımdaki pantolonu görünce asker olduğumu anlayıp hemen koşarak yanıma geldiler.
"Yüzbaşı Arya Öztürk. Yardım edin." diyerek arka kapıyı açtım.
Hızla selam verdiler. Birlikte Poyraz komutanı arabadan çıkardık. Onlar önden Poyraz komutanı taşırken bende arkalarından takip ediyordum. İyice halsizleşmiştim ve başım dönüyordu.
Albay hızlı adımlarla bahçeye geldi. Poyraz komutanla bana şaşkın bakışlar attı ama hemen kendini toparlayıp yanıma geldi. Hızlıca hazır ola geçtim.
"Yüzbaşı Arya Öztürk. Emret komutanım."
Ne kadar uğraşsamda sesimi pek güçlü çıkaramamıştım. Albay tam konuşacaktı ki gözlerim karardı ve Albayın kollarına doğru düştüm.
Yazardan
________________________________
Albay bayılan askeri son anda tutmuştu.
İki asker de hızla helikoptere bindirildi. Acilen Hakkari .......... Hastanesine iniş yapan helikopteri iki sedye ve telaşlı doktorlar karşılamıştı.
İki askeri de sedyeye alıp içeri koşmaya başladılar. Arya acil müdahale odasına alınırken Poyraz ameliyata alındı.
Gelelim Mardin'e...
Henüz bu iki askerden haberi olmayan Kemal Albayla Caner Albay hala aramalara devam ediyordu. Gün geçtikçe umutları azalmaya başlamıştı. Tim kendini suçluyordu. Onlara göre Arya'yı orada bırakmamalılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYA ~GERÇEK AİLEM~
Ficção Adolescente(Argo kelimeler bulunur!) √TAMAMLANDI√ ~Karışan bebekler gerçek aile klasiği denebilir~ Kadından asker olmaz dediler ama o oldu. Hemde bordo bereli! Yüzbaşı Arya Çelik! Yada Öztürk mü demeliyim? Hayatı ondan duygularını almış... Geçmişinde çok acı...