02.10.??
Son dersimiz en sevdiğim derslerde ikinci sıraya yerleşebilecek durumda olan fizikti. Malum oldukça sevdiğim için kafamı bir kez dahi sıraya koymadan, hocanın ağzından çıkan her bir kelimeyi not alıyordum. Önceki derslerde ne kadar ruhsuz olduğumu bilen sınıf arkadaşlarım ise son ders olmasına rağmen bu kadar enerjik bir biçimde derse katılmamı garipsiyorlardı. Ama benim fizik aşkımın ne düzeyde olduğunu bilmiyorlardı elbette.
"Jeongin cidden şu derse verdiğin ilginin yarısını dahi tarihe versen sınavlardan kalmazdın"
"Maalesef tarih dersi benim tarafımdan bu kadar değer görmeyi hak etmiyor."
Dediğim şeye gülüp tamamen bana dönük olan bedenini bir süre daha öyle tuttu.
"Ama bugün senden bir isteğim var."
Cümlesini bitirmeden benden onay beklercesine öylece baktı. Sonunda sesimle belli belirsiz bir mırıltı bıraktığımda cümlesine devam etti. "En azından bugün, az da olsa anlamaya çalış"
"Anlamaya çalışmadığımı nereden çıkardın?"
Dediğim şey ile derin bir nefes verip sıranın üzerindeki kollarını kaldırıp ellerini boynuma yerleştirdi ve gerindi. "Aklının başka yerlerde olduğu oldukça belli oluyor."
"Hadi ya neredeymiş aklım?"
"Bilemiyorum artık" İmali imalı konuşması oldukça sinirimi bozmuştu. Sırf bu yüzden derse olan bütün odağım da bi anda dağılmıştı. Elimdeki kalemi bırakıp kafamı Eun'a çevirdim. Dudakları hafifçe iki kenara kıvrılmış bir şekilde tam da gözlerimin içine bakıyordu.
Yaklaşık bir dakika kadar daha böyle birbirimize bakmakla yetindikten sonra gözlerimi devirip derin bir nefes aldım ve olduğum yerde dikleştim. "Peki madem. Denerim"
"Dene bakalım."
Yüzüme son kez sahte bir gülümseme yerleştirip tekrar döndüm. Az önceki odağımı tekrar toplamaya çalışana kadar zil çalmıştı bile.
Masamdaki şeyleri çantama yerleştirip yerimden kalktığımda sınıftakilerin çoktan çıktığını farkettim. Çantayı tek omzuma alıp sınıftan çıkacağım sırada bi anda karşımda beliren Hyunjin ile durup kafamı onun suratına çıkardım. Gülümsüyordu.
"Ne o? Sinirli gibisin."
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp dışarı çıkmaya çalıştım. Ancak Hyunjin'in koca bedeni şuan bunu imkansız kılıyordu. "Soru sordum"
"Ben de yok öyle bir şey dedim"
"Demedin"
"Hyunjin, kursum var. Çe-"
"Kursunun başlamasına bir saat var Jeongin."
Bir şey demeden yüzüne bakmaya devam ettim. Az önceki gülümsemesi yerine yüzünde sorgular bir ifade vardı. "Sadece neden sinirli olduğunu sordum"
"Değilim dedim ya."
"Peki" Üzerime yürümeye başlaması bi anlık geri sendelememi sağladı. Dengemi kaybettiğimi görünce biraz durup yüzüne pis bir gülümseme yerleştirdi. "Sinirimi bozuyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roomates ,, hyunin ✓
Fiksi PenggemarJeongin ve homofobik sandığı oda arkadaşı Hyunjin 〃 texting + düz yazı #1 hyunjeong #1 hyunjin #1 fanfic #1 jilix #1 minchan