İyi okumalar vote ve yorum yapmayı unutmayalım ❤
4.bölüm [ pişmanlık ]
🕯
Züleyha saat beşte uyandı, günlerden pazar idi okul olmadığı için tarlaya gidecekti. Hızlıca yatağından kalktı odasından çıkıp banyoya girdi, işlerini görüp hızlıca odasına girdi, yatağın kenarında ki komidi' nin üzerinden tarağını alıp divana oturdu, anası' nın deyimi ile beline kadar inen ışıl ışıl parlayan saçlarını özenle taradı.
Babası' nın kendi elleri ile yaptığı ahşaptan oyma gardırobunu açtı, pembe gülleri olan şalvarını, kahverengi bluzunu ve zümrüt yeşili yazmasını dolaptan çıkarıp giyindi.
Yazmasını saçlarına geçirip yukarı' dan bağladı, saçları yazma sayesinde rengi daha bir açılmış çok güzel görünüyordu, makyaj masasına oturup gözlerine bir güzel sürme çekti, amber kahvesi olan gözleri daha bir ortaya çıkmıştı sürme sayesinde, makyaj masa' nın üzerinde duran yüzüğü eline alıp parmağına taktı.
Odasını toparlayıp hızlıca mutfağa indi çayı ocağa koyup kuymak (mıhlama) yapmaya başladı, bolca tereyağı ve kaşar ekledi. Büyük tepsiye zeytinler'den, peynirler'den ve reçeller'den çeşit çeşit koyup bahçedeki çardağa taşıdı, bahçe'den domates ve salatalık kopararak mutfağa geldi ve bir güzel yıkayıp tabağa doğradı, tabağı ve çayıda bahçedeki çardağa koydu.
Aile bireylerini tek tek uyandırıp tekrar bahçeye indi, bütün aile bahçeye inmiş masaya oturmuştu. "Abla beni niye uyandırmadın beraber yapardık?" Dedi yaren sitemle. "Ablacım bugün çok yorulacağız. Seninde iyi dinlenmen lazım, o yüzden uyandırmadım." Diye cevapladı züleyha gülümseyerek.
Züleyha' nın babası mustafa beyin,
"Buyrun yemeğe başlayalım." Demesiyle herkes kahvaltısını etmeye başladı. Sessiz geçen kahvaltıyı züleyha bozdu. "Bey babacığım bugün pazar olduğu için tarlaya geçeceğiz, izninizle biz kalkalım." Dedi züleyha yarene işaret vererek, yaren tavaya bandırdığı ekmeği hızlıca ağzına atıp ardından hemen domates attı."Ama yaren gitmes-" daha annesi cümlesini bitirmeye kalmadan yaren atladı hemen. "Anne bana bir şey olmaz merak etme daha dikkatli davranırım." Dedi yaren, bundan üç yıl önce yaren ağaçtan düşüp beyin kanaması geçirmişti, o günden sonra ailesi daha çok düşmüştü yare' nin üzerine.
Evin en küçüğü olan yaren henüz on dört yaşında olmasına rağmen her şeyi biliyordu, zeki ve güzeldi ablası gibi, ama yaren ve züleyha' nın huyları çok farklıydı, yaren hiç utanmaz lafını söyler asla ama asla utanmazdı, züleyha ise utangaç bir kızdı, lafını söyler ama söylemeden önce düşünerek söylerdi.
"Tabiiki gidebilirsiniz güzel kızlarım, lakin gitmeden önce şu gariban babanızı bir öpün de öyle gidin, ananız benimle konuşmaz yatağa almaz oldu, gelinde görsün ananız benim dağ gibi kızlarım olduğunu." Dedi mustafa bey gururla göğsünü kabartarak.
Züleyha ve yaren babası' nın söylediklerine kıkırdadılar, mustafa beyin gözleri züleyha' ya çevrildi, gülerken gözleri' nin kısılışını, elmacık kemiği' nin altındaki olan çukurlara baktı, hep anasına benzemişti züleyha, huyları bile anasına benziyordu! Mahsunca gülümsedi.
Utancı yüzün' den elini ağzına götürüp kapattığında gözüne alyans işitti, yüreği sıkıştı mustafa beyin, gözleri doldu, utancın' dan ve pişmanlıkla yüzü kızardı.
'Sevdasını hâlen içinde saklıyor kimse ile paylaşmıyor, herşeyi içinde yaşıyor, mutluymuş gibi davranıyor' dedi mustafa bey içinden. 'Bütün bunların hepsi senin yüzün'den, sen çocuğunun içini yavaş yavaş çürütüyorsun' dedi içindeki ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürmeli (Yeniden Yazılıyor)
RandomKader onları bir araya tekrar getirdi lakin onlar bir araya gelecek mi? Züleyha ailesini mi seçecek sevdiği adamı mı, yoksa hiçbirini seçmeyip kendi ayakları üzerinde mi duracak? *** Sonra o naif ve güzel bir ses duyuldu. "Yağmur yağar taş üstüne...