Bölüm 3

9 0 0
                                    

Selam. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Fotoğraftaki Rüzgar...


Kapı deliğinden bakınca gelen kişiye lanet savurdum. Gelen kişi Yalçındı.

Kapıyı açtım çünkü ona ağzının payını vermem gerekiyordu yada büyük bir ihtimalle söyleyeceklerini öylece dinleyecektim. Beni görünce gülümsedi ama karşılık vermedim.

"Beni davet etmeyecek misin?" dedi. Bense hayır anlamında başımı salladım ve "Müsait değilim." dedim. Bana bakmayı kesti ve kaşlarını çatıp benim ardıma bakmaya başladı.

Bakışları her şeyi delip geçercesineydi. Buna anlam veremeyip arkama baktığımda Rüzgara baktığını gördüm. Rüzgarsa bize doğru geliyordu. Başımı Yalçına çevirdim ve bana alaycı gözlerle baktığını gördüm.

"Yalçın git." dedim kapıyı kapatmaya yeltenirken. Rüzgar yanımıza gelmişti anlamaya çalışan gözlerle bakıyordu.

"Hayır gitmek istemiyorum, ve ayrıca bu kim?"

Yalçına akıl sır erdiremiyordum hangi hakla soruyordu bunları. Benim ona hesap vermem için öncelikle karnımdaki bebeği aldırmadan yapması gerkiyordu bunu. Sinirlenmiştim.

Kapıyı hışımla kapatırken Yalçının elini kapıya dayamasıyla sinirim daha fazla artmıştı. Madem öğrenmek istiyordu Rüzgarın kim olduğunu ona söylemeliydim öyle değil mi?

Elimle Rüzgarı işaret ettim ve "O benim..."

"Sevgilisiyim."

Söylediklerim yarıda kesilmiş ve Rüzgar ortaya bir yalan atmıştı. Üstelik bu yetmemiş kendi malıymışım gibi elini belime koyup ve beni kendine çekti.

Ona şaşkınlıkla ve inanmaz gözlerle baktım. O ise Yalçına çatık kaşlarıyla bakıyordu.

Üst kademelerdeki sinirim bedenimden şırıngayla alınmış benden Rüzgara geçmiş gibiydi. Şaşkınlığımı kısa sürede atlattım. Varsın böyle bilsin Rüzgarı, ne değişecek ki? Yalçını istemiyorum zaten hayatımda.

Yalçın gözlerime baktı. Göz göze geldiğimiz anda gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm gibi oldu bir anda. Sonra gözlerine maskesini takıp alaycı bir ifade aldı suratını.

"Bu kadar düştüğünü bilmiyordum." dedi ve arkasını dönüp çekip gitti.

Hışımla Rüzgara baktım ve elini belimden ittim. Böyle aşağılık gibi görünmek istemiyordum nede olsa Yalçınla geçmişim vardı.


Direk salona doğru adımladım ve kendimi tekli koltuğuma attım.Kapının kapanma sesiyle gittiğini düşündüm fakat içeriye girmişti. Oda bana yakın tekli koltuğa oturdu ve yüzüme bakıp göz kırptı.

Ahhhh! Hadi ama bu kadar yüzsüzlük fazla değil miydi?

"Niye böyle dedin ki şimdi? Ben onu gönderecektim zaten. Niye böyle dedin ha niye?" sinirimi kusuyordum bir nevi. Hiçbir şey olmamış gibi suratıma baktı ve "Bilmiyorum ama içimden böyle yapmak geldi. Bariz bir şekilde seni rahatsız ediyordu."

"Fakat bu yaptığın beni aşağılık ucuz bir duruma sokmaktan başka bir yere götürmedi." Bunları söylemesi kolaydı. Kendimi Yalçına karşı küçük görmek istemiyorum ve dik duracağım ne pahasına olursa olsun.

"Hadi ama Damla! Biraz pozitif ol. Sonunda seni bıraktı değil mi? Umuyorum ki bir daha hayatına el uzatamayacak."

Şöyle bir düşünmek gerekirse söylediklerinde gayet haklıydı. Kendimi bu sözlerine inandırdım ve daha fazla üstüne gitmedim ve birazda olsa kendimi gülmeye zorladım.

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin