Dönem başım yüzünden yanımda duran direğe tutundum, ellerimi saçlarıma götürüp yüzümün önünden çektim. Tekrar üstümü başımı toplayıp markete girdim, içerisi pek kalabalık değildi. Kasiyerle daha önceden de tanışıyorduk o yüzden kafamla ona selam verdim.
Biraların olduğu yere doğru adımladım, neden bu kadar insan vardı cidden bilmiyordum. aldığım market sepetine yirmi tane tekila doldurdum, evde bira vardı o yüzden tekila almayı tercih etmiştim. Evdekiler bir şey dememişti, o yüzden ne istiyorsam ondan almıştım. Kasaya doğru giderken biralara bakan dört salak dikkatimi çekmişti, mal mal dikiliyorlardı. Aralarından bir tanesi ile göz göze geldim. Tarzı değişikti, altında siyah bol kargo pantolonu üstünde siyah ve vücuduna yapışan bir tişört vardı. Onu süzdükten sonra kasaya adımladım, "Jennie bu ne? iyi misin sen?" dedi kasacı çocuk.
O benim adımı biliyordu, ama ben onu hiç tanımıyordum. "Sence?" dedim ve gülümsedim. "Nereye böyle?" dedi çocuk güldükten sonra, "Bambam'in evine" dedim ve tekilaları kasaya dizdim. "Yine mi? o çocuktaki para nereden geliyor?" dedi tekilaları geçerken, "Tayland'dan geliyor" dedim ve gülümsedim. "Gerçekten öyle!" dedi ve gülümsedi, kartla parayı ödedim ve poşetleri elime aldım. "İyi çalışmalar!" dedim ve marketten çıktım, Ev buraya pek uzak değildi ama ben sallana sallana gittiğim için anca eve ulaşacaktım.
Evden çıkmadan önce iki tane bira diklediğim için biraz başım dönüyordu. Hayatımda olan bütün arkadaşlarım üşengeçti, ben ise pek bir şeylere üşenmezdim. Hayatımdaki çoğu şeyi düşünmeden yapardım, yani bir planım yoktu artık.
Eve yaklaşınca oradaki ufak kalabalığı gördüm, neden orada durduklarını bilmiyordum. Yanlarına gidince bir kaçı dönüp bana baktı, "Pardon? geçebilir miyim?" dedim orada dikilen insanların yanında durarak. Bir şey demeden kenara çekildiler ve bende geçip kapıyı çaldım, ama içerideki müzikten duymuyorlardı. Ardından elimdeki iki poşeti de yere koyup kapıyı yumrukladım. Gerçekten sinirleniyordum, artık kapıya tekme atınca salak Bambam kapıyı açtı.
"Kızım sakin olsana!" dedi bana dönerken, yerde bıraktığım poşetleri işaret ettikten sonra içeriye adımladım. İçerisi gerçekten sigara kokuyordu, salonda oturan Jisoo bana el salladı. Bıkkın bir ifade ile yanına ilerledim, "Selam!" dedim ve gülümsedim. "Neredesin sen?" dedi Lisa kanepede otururken, "İçki almaya gittim şimdi geldim" dedim bende azıcık gülerek.
"İki haftadır seni göremedik merak ettik" dedi Jisoo, beni merak etmezlerdi. "Yeni arkadaşlarınızla takılıyorsunuz sanıyordum" dedim bende kendimi korumaya çalışarak. "Saçmalama Jennie kız eski arkadaşımız yani biraz zaman geçirdik o kadar" dedi Jisoo da gözlerini devirerek. "O kız benim eski sevgilimin en yakın arkadaşı Jisoo onunla aynı yerde olmak istemem" dedim bende sırıtarak, "Neyse ben bir tuvalete gidiyorum" dedim ve yanlarından ayrıldım.
Onlar şimdi saçma sapan bir ekip toplayıp oyun oynayacaklardı, gerçekten çok sıkılmıştım. Bir şey yapmak istemiyordum, oturup sadece içmek istiyordum. "Pardon!" dedi bana çarpan ayı çocuk, gerçekten içimden geçmişti. "Yavaş olsana" dedim bende kapıya yaslanarak, yüzüne baktığımda Jungkook'u görmemle aniden gerildim.
Burada olduğunu biliyordum yani Jisoo'lar bir haftadır onlarla takılıyordu, ama hiç yüz yüze geleceğimi düşünmemiştim. Ama şuan yüz yüzeydik, ikimizde değişmiştik. O kollarına dövmeler yaptırmış saçlarını uzatmıştı. Üstüne giydiği salaş tişört ve siyah pantolonu ile bana bakıyordu, ben de değişmiştim. Ondan sonra ona benzemiştim, bir şey demek istiyordum. Ama diyemiyordum, "Jennie nasılsın?" dedi o da şaşırıp bana bakarak.
"İyiyim sen?" dedim ve mal gibi ona baktım. "İyiyim bende konuşalım mı bir ara?" dedi tekrar bana yaklaşarak, "Olabilir şimdi gitmem gerek!" dedim ve arkamı dönüp yanından ayrıldım. Gerçekten çok gerilmiştim, konuşmaktan korkmuştum, arka tarafa gittim ve tuvalete girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twenty one-taennie
FanfictionJennie eski sevgilisinin en yakın arkadaşı ile gizli bir ilişki yaşamaya başlar.