dokuz

66 5 6
                                    

"Şu açıdan denesene kanka" dedi Lisa beni ittirerek, "Olur kanka" dedim ve azıcık daha ileriye gittim. Bizimkilerin çoğu buradaydı, bir Beach'e oturmuştuk. "Bence oldu" dedim ve yanına adımladım, Lisa yeni bikini aldığı için onunla poz vermeye çalışıyordu. "Selamlar" diye bir ses duyunca arkamı döndüm, Seulgi ve Jisoo kol kola bana bakıyordu. 

"Nasılsınız?" dedi Chaeyoung onları görünce, "İyiyiz yani bugün iyi olacağız" dedi Jisoo gülerek. "Sen dün akşam konuşabildin mi Taehyung ile?" dedi Chaeyoung kıza bakarak, "Hayır ya çok konuşamadım" dedi Seulgi. 

Ne diyor bu amına koyduğumun salağı bakışı attım, "Bu gün yine dene" dedi Lisa yanıma oturarak. "Abi bu piçe niye kız ayarlıyorsunuz? kızları üzmeyi sever bu" dedi Yoongi kenardan, "Niye üzsün amına koyayım ne güzel kız işte?" dedi Jisoo ona bakarak.

"Taehyung'a güvenmeniz bile hata" dedi Jimin gözlüğünü indirerek, "Siz fazla ön yargılısınız" dedi Nayeon'da kafasındaki şapkayı Yoongi'ye atarak. "Yine mi kavga ediyorsunuz lan?" dedi yanımıza gelen Jungkook, kafamı kaldırıp ona baktım.

"Taehyung'u niye getirmedin?" dedi Jisoo sinirlenerek, "İşi varmış hem amına koyayım insan ben geldim diye sevinir" dedi beni güldürerek. "Çok sevindik kanka inan bak" dedi Yoongi gözlükleri takıp yatarak, "Piçsiniz!" dedi Jungkook ve karşıma oturdu. 

"Hoş geldin Seulgi! Taehyung'dan ümitli misin hala?" dedi Jungkook, "Niye böyle diyorsunuz ne güzel çocuk işte hem biz anlaşıyoruz" dedi Seulgi sonunda konuşarak. "Aynen anlaşın" dedi Jungkook onu geçiştirerek, gözlerini etrafta gezdirdi ve bende durdu.

Araya muhabbet girince bende dinlemeye koyuldum, çok konuşasım yoktu. Yine dedikodu dönünce bende yatışa geçtim, gözlüklerimi taktım ve gözlerimi kapattım. Cidden tuhaf hissediyordum, açıkçası Taehyung ile vakit geçirmek iyi hissettirse de Jungkook'da nedense aklım vardı.

Nedense unutamıyordum, ya da sürekli gördüğüm için aklıma geliyordu. Bu kadar mal gibi hissetmeme sebep olan düşüncelerle boğuşmamak için geri kalktım, "Bakın yakışıyorlar işte" dedi Nayeon. Ben de kafamı oraya çevirdim, Seulgi ile Taehyung beraber yürüyordu. Sinir olmuştum sinirle kalktım ve bara ilerledim.

Mallar sinirimi bozuyordu, "Ben içkili miçkili bir şeyler karıştır" dedim ve oturdum. "Sanırım birilerinin morali bozulmuş" dedi yanıma oturan Jungkook, kafamı ona çevirdim. "Biraz" dedim ve gözlüğümü çıkardım, "Neden? yoksa bu sınav işleri falan mı? "dedi gülümseyerek. "Annemi bilirsin" dedim kısaca konuşarak, "Biliyorum ama çalışıyorsun yaparsın sen" dedi ve benim modumu biraz yerine getirdi. 

"Siktir et" dedim ve konuyu çevirdim. "Bu yüzden bozma moralini" dedi her halde beni mutlu etmeye çalışıyordu. "Araba yarışı eğlenceli miydi? ben erken kaçtım" dedim muhabbeti değiştirerek, "Yok be normal! neden erken gittin sen?" dedi bana bakarak. "Eskiyi anımsadım yani ne bileyim değişikti" dedim kendimi açıklamaya çalışarak.

"Eskiyi anımsaman normal ama aynı ortamdayken neden kaçıyorsun? hala rahatsız mı ediyorum seni" dedi Jungkook saçlarını düzelterek, "Hayır ilk zamanlar rahatsızdım ama şuan değilim" dedim bende onun gözlerine bakarak. "Alıştın mı yani?" dedi yan gözle bakarak, "Alıştım Jeon tekrar alıştırdın beni" dedim bende sırıtarak. "Güzel o zaman alışmana sevindim" dedi tekrar karşıya bakarak, "Tuhaf hissetmiyor musun?" dedim ona bakarak.

"Hissediyorum ama özlemişim" dedi gülümseyerek, "Neyi?" dedim merakla. "Seninle zaman geçirmeyi" dedi ve beni güldürdü, "Sanırım bende" dedim ve ikimizde aynı anda güldük. "Denize girdin mi sen?" dedi lafı değiştirerek, "Girdim ilk geldiğimizde ama kötüydü" dedim yüzümü buruşturarak. "Benimde hiç giresim yok" dedi ve benim önümdeki içkiden içti, "Sıkıldım ben gitsek mi?" dedi bana bakarak.

"Nereye?" dedim bende içkimi biterek, "İleride taşlar var oradan atlayalım" dedi ve bu oldukça mantıklıydı. "Gidip eşyalarımı al ben bekliyorum" dedim ve bardağı kafama diktim, o koşarak eşyalarımı almaya gitti. Onu bekledim ve o gelince koşarak motora adımladık, o eşyalarımı koltuğun altına koyarken ben eskiyi anımsadım. Bu motordan asla inmezdim, kaskı bana uzattı.

"Bu kask seni özledi" dedi gülümseyerek, "Herkes sahibini özler Jeon" dedim ve arkasına bindim. "O zaman gidiyoruz" dedi ve motoru çalıştırdı, yolda giderken beline sarıldım. Aklımda Taehyung varken neden Jungkook ile beraberdim bilmiyordum, on beş dakika yol gittik ve durduk. "Atla" dedi ve inmemi bekledi, "Çok yüksek değil mi?" dedim o park ederken. 

"Yok değil hem bak şurada çıkma yeri var geri çıkarız" dedi eliyle göstererek, "Biraz korktum" dedim ve aşağı baktım. "Beraber atlarız Jennie korkma" dedi ve kafama bir tane geçirdi, "Yoksa sen de korktun mu Jeon?" dedim sırıtarak. "Ben korkmam Jane" dedi ve kolunu omzuma attı, "Öyle mi dersin?" dedim ve kolunu çektim. 

"Atlayalım o zaman" dedi ve üstünü çıkardı, omzuna gözlerimi diktim. Dövmemizi sildirmemişti, bana sildirdiğini söylemişti. Ardından bende üstümdeki beyaz tişörtü çıkardım, benimde dövmem duruyordu. Altımdaki şortu da çıkardım ve motora koydum, "Hazırsan" dedim ve karşısına gittim. 

"Beraber" dedi ve elini uzattı, beraber taşın kenarına gittim, "Biraz yüksek" dedim fısıldayarak. "Sanırım" dedi o da gülerek, "Ama hallederiz" dedi ve elimi tuttu. Aniden ikimizde atladık, deniz yüzüme çarpında bir tuhaf oldum. Hızla yüzeye yüzdüm, "Altıma sıçtım" dedi ve ben gülmeye başladım. "Öldüm sandım!" dedim bende saçlarımı yüzümden çekerek, "Olsun en azından denedik" dedi ve güldürdü. 

Ona döndüğüm an bana çok yakındı, ne yapacağımı bilemedim. O ise benim uzaklaşmamı bekliyordu, "Uzaklaşmalısın" dedi fısıldayarak. "Yapamıyorum" dedim bende fısıldayarak. Bunu dediğim an dudaklarıma yapıştı, bende salak olduğum için bunu bekliyormuş gibi ona karşılık verdim. Uzun zamandır içimizde biriken nefret nedense şuan tutkulu bir öpüşmeye dönüşmüştü, bacaklarımı beline sardım fakat birden durdu. 

"Sana bir şey demeliyim" dedi gözlerime bakarak, "Benim şuan konuştuğum biri var" dedi eski ben olsa buna fazla tepki verirdim ama şuan sikime bile takmadım. "Aramızda kalacak" dedim ve tekrar dudaklarımızı birleştirdim, o da bu cevabı bekliyormuş gibi hemen öpüşmeye devam ettik.

Ellerini belime kenetledi, hırsla öpüşürken boynumu öpmeye başladı. Yavaş yavaş öpücük kondururken aniden emmeye başladı. Ellerimi saçlarına geçirdim, "Kumsala çıkalım" dedi mırıldanarak. "Olur" dedim bende mırıldanarak, ellerini bacaklarıma sabitledi ve yürümeye başladı. Çok kumsal gibi değildi, yani taşlarda vardı zaten azıcık göt kadar bir yerdi.

Oraya oturduk, piç nasıl spor yaptıysa beni buraya kadar taşımış hem de kucağına otturtmuştu. Tekrar öpüşmeye başladık, ellerini sırtımda gezdirdi. Bende saçlarına geçirdim, tekrar boynuma yönelince eskiyi hatırladım. 

"İlla bir gün bunun olacağını anlamıştım" dedi bana bakarak, "Ne gibi?" dedim gülümseyerek. "Kötü ayrılıklar son bulmaz gibi geliyor hep bana yani illa sonunda bir şey olur" dedi mırıldanarak, "Daha ilerisinin olacağını sanmam ama Jeon bir anlık hevesti oldu ve bitti" dedim bende kendimi açıklayarak. "Bende öyle diyorum Jennie olması gereken" dedi ve gülümsedi, "Beni eve bıraksan daha iyi olur" dedim o ise beni kaldırmadan kucağına alıp kalktı.

Gülümsedim ve boynuna sarıldım, taş merdivenlerden çıktık ve motorun yanına gittik. "Annenin beni sevmemesi normal" dedi beni yere bırakarak, "Neden?" dedim ona mal gibi bakarak. "Yani bozdum seni herkes farkında bunun" dedi tişörtünü giyerek, "Eskide kaldı boş ver" dedim bende ve şortumu giydim. 

Arada bir şeyler konuştuk ama çok sürmedi, beni eve bıraktı. Kapıyı açtım ve odama adımladım, eşyalarımı yere attım. Annem evde olmadığı için hızlıca duşa girdim ve salonda dana gibi yatmaya devam ettim, televizyon açtım ve hayatı sorguladım. Cidden mal gibi davranıyordum, bir ona bir buna yanaşıyordum. 

Kendimden cidden bir an nefret ettim, kalktım ve balkona oturdum. 

twenty one-taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin