BAŞLANGIÇ

245 29 4
                                    

Merhabalar

Bu bölümde Gözde'nin bebekken ve yavaş yavaş büyüdüğü zamanları anlatmaktaydım. Bu yüzden biraz kısa oldu, fakat önceki bölümler hakkında iyi düşünüyorum.

Yeni kurgu, beyaz bir sayfa. Umarım güzel bir başlangıç yaparız. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin🤍

***

7 Şubat 1999 Ankara

Gece saat 02.07

Orta yaşlı olan kadının çığlıkları her yerde yankılanıyordu. Gözyaşları durmaksızın akıyor, yanındaki kocasının elini kıracakmış gibi tutuyordu. Kadının çığlıkları bir süre sonra sustu, doğumhanede ölüm sessizliği hakim oldu. Herkes ağlama sesi beklerken bu ses asla duyulmadı. Nefesini zar zor düzene sokan kadın endişeyle doktora bakmaya başladı. "Niye ağlamıyor? Yeni doğan bebekler ağlar, o niye ağlamıyor?" Bir süre bebeği ağlatmaya çalıştılar, fakat bebek ağlamıyordu. Kalp atışları çok yavaştı. Gözleri henüz açılmamıştı.

"O ölü mü doğdu?" diye sordu korkuyla yeni anne olmuş olan kadın. Çocuğu için de ağlıyordu haykırarak, acıyla. Doktor hiçbir soruya cevap vermeden kadını odaya götürmelerini ve sakinleştirici vermelerini istedi. Ama o kadının içindeki acıyı ilaç bile sakinleştiremezdi. "Benim yüzümden, benim yüzümden ölü doğdu. Ne yanlış yaptım. Tanrım!" Elini hala sıkıca tuttuğu kocası sessizce ağlıyor aynı zamanda da karısına onun bir suçu olmadığını fısıldıyordu.

Kadını odaya getirmişlerdi, sakinleştirici vermeye çalışıyorlardı. Hemşireler onu zar zor tutarken, kadın doğum acısını bile hissedemiyor sadece çırpınıyordu. Bebeğinin ölü doğmadığını söylemelerini istiyordu. Ancak kimse tek kelime etmedi. Vücuduna karışan ilaç onu kısa sürede sakinleştirdi, ardından derin bir uykuya yolladı. Tekrardan bir çocuğunu kaybetmek istemiyordu, tek düşünebildiği buydu.

***

Kadın uyandığında hemen yanında duran kocasını fark etti ilk. Diğer yanında ise abisi duruyordu, herkes ona sevinçle bakarken kadının gözlerinde hüzün vardı. Adam asla bırakmadığı karısının elini sıkarken "O yaşıyor. Bebeğimiz yaşıyor." diye fısıldadı. Kadın bir süre kocasının yüzüne baktı, ardından gözlerini kapattı ve tanrıya şükür etti. Kızını ona bağışladığı için. Kapalı gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Adamın yüzündeki yaşları silmesiyle kadının gözleri açıldı.

O sırada kapı tıklandı ve hemşirelerden biri odaya girdi, kucağında ise bebek vardı. Bebeği annesine uzatırken hemşire "Kızınız çok güçlü, hayata tutunmayı başardı." diye mırıldandı. Yorgun ama içi huzurla dolu olan kadın bebeği kucağına aldı. İlk önce başını okşadı, sevgiyle, şevkatle. Ardından kızını kokladı, çok güzel kokuyordu. Kokusu kocasına benziyordu. Bu onu gülümsetmişti. "Gözde'm, mucizem benim" burnunu küçük kızın burnuna değdirerek bunları fısıldamıştı. Hemşire anneye ve kızına zaman verdi. "Lütfen dışarı çıkın, annemizin kızını emzirmesi gerek." diyerek insanları dışarı çıkarttı. Herkes çıktıktan sonra kadın hemşireye sordu "Neden?" hemşirenin gözlerinden hüzün geçti.

"Nedenini henüz bilmiyoruz. Doktorunuz bu konuda sizi bilgilendirir." kadın yavaşça kafasını salladı. Hemşire tekrardan kibar bir şekilde gülümsedi. "Ben size nasıl emzirmeniz gerektiğini öğrettikten sonra çıkacağım. Merak etmeyin sabaha doğru doktorunuz sizi kontrol etmek için gelecektir."

Hemşire işini bitirdikten sonra çıkmıştı. Dediği gibi de oldu, sabaha karşı doktor odaya gelmişti. Yüzünde gülümsemeyle ilk önce bebeğe sonra karşısında yeni uyanmış kadına baktı. "Nasılsınız?" kadın bu soru üzerine yorgun bir şekilde gülümsedi. "İyiyiz, bende bebekte çok iyi." doktor kafasını salladı. "Neden böyle oldu?" Doktor bu sefer dudaklarını büzerek konuşmaya başladı. "Emin değilim, böyle bir vakayla ilk kez karşılaşıyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin