Selamm
...
"Eveet bulaşıklar da bitti."
Jimin'in yanıma otururken söylediği şey ile ona döndüm. Sırıtarak bana bakıyordu. Ne var der gibi suratına bakarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Bugün bir şeyler yapmaya ne dersin?"
Düşünüyormuş gibi yapıp dudağımı büzdüm. Çok hevesli görünüyordu ve hevesini kırmayı istemezdim.
"Peki olur."
Daha da fazla gülümserken yanağımdan hafifçe öptü ve "nereye gitmek istersin?" Diye sordu
Tekrar düşündüm. Nereye gidebilirdik ki?
"Sen seç." Bu sefer de o düşünmeye başladı.
"İstersen önce bir parka falan gidelim sonra alışveriş yaparız almayı çok istediğin pembe bir ayıcık vardı unuttum sanma onu alırız. En son da akşam yemeği yeriz."
Fikir gayet cazip gelmişti. "Olur neden olmasın."
"Hadi sen hazırlan."
Kafamı sallayıp odama doğru yöneldim. Dolabimin önüne geldiğimde dolabın kapağını açtım ve içindekileri incelemeye başladım. Seçmek çok zordu.
Elime beyaz dizlerimin biraz üstüne gelen bir etek ve pembe bir t-shirt alıp giyindim.
İnsanların nasıl bakacağı umrumda bile değildi.
Kendimi nasıl iyi hissediyorsam öyle olmalıydım.
Aynanın karşısına geçip yüzüme baktım. Sabah zaten birkaç bir şey yapmıştım. Bunun için herhangi birşey kullanmadan odadan çıktım.
Jimin'de üzerine siyah pantolon ve beyaz bir gömlek giyinmişti. Gömleğini pantolonunun arasına sıkıştırmıştı. Gerçekten çok hoş görünüyordu.
Beni gördüğünde gözlerinde oluşan o parıltıyı görmek çok hoşuma gitmişti.
Yanına ulaştığımda hiç beklemeden konuşmaya başladı."Nasıl her zaman bu kadar güzel olmayı başarıyorsun. Her gün daha da aşık oluyorum sana."
Hayranlıkla söylediği şeyler yüzümün kızarmasına sebep olmuştu.
"Sen de hiç fena görünmüyorsun."
Sırıttı ve cevap verdi " iltifat yok mu yani?"
"Tamam çok yakışıklı görünüyorsun. Oldu mu"
Kolumu kendi kolu arasına aldı ve ilerlemeye başladı "oldu."
...
"Başım döndü!"
Mızmızlanarak söylediğim şey jimin'i güldürmüştü. Uzun zamandır salıncakta sallanıyordum ve bu artık midemin bulanmasına bile sebep olacak seviyeye gelmişti.
"Sallanmak isteyen sendin"
Dudaklarımı büzüp cevap verdim "ne yapabilirim. Boş boş dursamıydım? Daha güzel bir park vardı hayalimde. Senin beni getirdiğin çocuk parkına bak bir de!""Boş durduğunu kim söyledi? Sallanıyorsun işte ne güzel! Beğenmedin mi yoksa?"
Ben başımı sağa sola doğru sallarken o da dudaklarını benim gibi büzmüş ve beni durdurarak oturduğum salıncağın tam önünde durmuştu.
"Başın mı döndü cidden?"
Ben başımı sallayarak onu onaylarken başımı ellerimle sıkıca tuttuğum zincirlere dayadım. Jimin önümde eğilmiş ve ayakları üzerine oturmuştu.
"Küçük bir park daha ilgi çekici olur diye düşünmüştüm."
Söylediği şeye burun kıvırırken gözlerimi onun gözleri hariç her yerde gezdirmeye başladım.
"Sallanmayı sevdiğin için getirmiştim hem seni buraya. Söz bir dahaki sefere daha büyük bir yere gideceğiz."
Söyledikleri ile daha fazla dayanamamış ve gülümseyerek gözlerinin içine bakmıştım. Kaşları ve gözleri tam olarak küçük bir köpek yavrusu gibi görünüyordu.
"Şaka yaptım şaka. Beğendim burayı. Ama cidden başım döndü sallanmaktan. Bir dahaki sefere yine buraya gelelim. Başka bir yere gitmesek de olur."
Jimin söylediğim şeylerle birlikte kocaman gülümsemiş ve salıncaktan inmem için bir işaret yapmıştı.
"O zaman şimdi alışveriş merkezine gidelim, O ayıcık bizim olmalı!"
O kendi kendine konuşurken ben sonunda inmiş ve tam önünde durmuştum. Boş bakışlarım güzel yuzunde dolaşırken kolumdan tuttuğu gibi bir çocuk misali koşturmaya başlamıştı.
"Yahu çekiştirmesene!"
"Hızlı ol o zaman!"
...
"Hani sadece pembe ayıcığı istiyordun? Tüm bunları cidden alacak mısın?"
Söylediği şeylere kaşlarımı çatarak bakarken o yanlış bir şey mi söyledim diye kendi içinde sorgulama yapıyordu belli ki.
"İstiyorum."
Sinirle kaşlarımı çatarak söylediğim şey kahkaha atmasına sebep olmuştu.
"İsteme demedim ki be? Sadece bu kadar çok oyuncakla ne yapacaksın tek başına merak ettim"
Hiç beklemeden cevap verdim. "Tek başıma olacağımı kim söyledi ?"
Tek kaşını kaldırıp merakla suratıma baktı. "Kiminle oynayacaksın?"
Gülümsedim.
"Seninle!"
...
"Bugün eğlendin mi?"
Sonunda eve gelmiş, duş almış ve yatağımıza girmiştik.Gün çok yorucu fakat bir o kadar da eğlenceli geçmişti.
"Evet çok eğlendim."
Gülümseyerek verdiğim cevaba o da gülümsedi. Fakat sonra birden yüzü düştü.
"Bir daha böyle kıyafetler giyinme"
Söylediği şey kaşlarımı çatmama sebep olmuştu."Kıyafetlerime karışamazsın Jimin"
"Yanlış anladın ondan değil." Aniden sustu. söyleyip söylememekte kararsız gibiydi. Fakat bir karar vermiş olacak ki konuşmaya başladı
"O insanların sana bakışlarını fark etmedin mi? Kıskanıyorum seni."
Söylediği şey bu sefer de gülmeme sebep olmuştu.
"Diğerleri umrumda değil. Önemli olan senin bana nasıl baktığın."
Başını bana doğru çevirmiş ve muzip bir gülümseme yerleştirmişti dudaklarına.
"Nereden öğreniyorsun böyle lafları?"
Bir anda üzerime doğru eğilip dudaklarıma kapandı. Bunu beklemediğim için bir süre afallamıştım. Birkaç saniye sonra karşılık verdiğimde Hafifçe sırıttı.
Dudaklarımdan ayrıldığında utanarak yan tarafa Döndüm.
"İyi geceler."
kıkırdadığını duydum.
"İyi geceler."
O da yan tarafıma uzanıp ellerini belime doladı ve beni kendine doğru çekti.
Özel bölgesinin kalçama değdiğini hissedebiliyordum. Yine de bir tepki vermedim.Çünkü eğer tepki versem beni utandıracak şeyler yapacağına emindim. Ve bunu hiç istemiyordum.
...
MATEMATİĞİN AMK
(Düzenleme:
Hâlâ matematiğin amk)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FREAK -Yoonmin-
FanfictionJimin: o çirkin suratını görmekten sıkıldım ucube yoongi: özür dilerim Jimin: sürekli özür dileyip durma bu da çok can sıkıcı yoongi: peki, üzgünüm. *** Ukegi sememin yan çift: taekook // namjin