Fısıltının ardından resmen donmuştum. Ne hareket edebiliyor ne de tepki verebiliyordum.
"Seni ilk ben buldum Oya." Diye fısıldadı tekrar.
Ciddi olmalıydı. Eğer şu an şaka yapıyorsa...
"Pardon siz kimsiniz?" Cesaretimi toplamış ve kendime gelmiştim.
Arkama baktığımda Atlas'ın sırıtan suratı ile karşılaştım. Omuz silkti ve "Kime göre?" Dedi. "Size göre."
"Fareli köyün kavalcısıyım. Sorun mu var sence?"
"Hayır sanırım yok." Diye mırıldandım ve yanından uzaklaştım. O sırada bir masada oturmakta olan, bana zorbalık yapan oğlanları ve kızları gördüm. Hepsi Atlas'ı gösterip bana bakıyorlardı. Atlas bu durumu fark etmemiş olacak ki "Buraya gelmelisin çünkü kek borcun var bana." Diyerek peşimden geliyordu. "Hayır ben sizi tanımıyorum." Ardından adımlarımı hızlandırdım ve dışarı çıktım.
"Eğer kaybettiğin için böyle yapıyorsan Oya, lütfen şaka yaptığını söyle."
"Hayır dedim. Ben şaka falan yapmıyorum."
Peşimden gelen adımlar ile okulun bahçesine çıktım. Basketbol sahasını da geçtikten sonra bahçenin içindeki ağaçların arasına girdim.
"Oya!" Diye bağırdı Atlas. Ağaçların arasında nereye gittiğimi bilmeden gidiyordum. O kızlar beni bulmamalıydı. Peşimde Atlas varken ve bu kadar çok bağırıyorken bu da pek mümkün görünmüyordu.
Ağaçlardan birinin arkasına saklandım ve Atlas yanımdan geçerken üzerine atladım. Elbette amacım yere düşmek değildi ama beraber yere düştük.
Elimle ağzını kapattım ve "Bana bak, eğer beni korumak istiyorsan susman lazım. Anladın mı beni?" Diye fısıldadım. Başını aşağı yukarı salladı ve elimi ağzından çekti.
"Neden üzerime atladın peki?"
"Beni dinlemeyecektin ki." Diye homurdanarak ayağa kalktım.
Üzerindeki toprağı temizlerken "Her insana karşı mı böylesin?" Dedi. Saçlarını düzletmeye çalışırken "Hayır." Dedim ve parmak uçlarımda yükselip saçlarını düzelttim.
"Teşekkürler."
"Rica ederim."
Diyeceklerimi toparlamak için zamana ihtiyacım vardı. Ve beni geren bu ortam içerisindeyken bu pek mümkün değildi. Ardından boğazını temizledi ve "Bana sormak istediğin bir şey var mı peki?" Dedi.
"Beni ne zaman buldun?" Dedim çekinerek.
Derin bir nefes aldı ve yere çöktü. Cevap vermesini beklerken bakışlarımız kesişince "Otursana sende." Dedi. Yanına otururken "Epey oldu aslında." Dedi.
"Ne kadar süre mesela?"
"Kaç aydır konuşuyoruz biz?"
"Sanırım sekiz ay oldu."
"O zaman senin kim olduğunu sekiz aydır biliyordum."
"Bir dakika, ne?" Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. Nasıl biliyordu ki beni? İlk ona yazan kişi bendim. Birisi ilk tanıyacak ise o kişi benden başkası olamazdı.
"Sen bana yazdığın zamanlarda okulda pek popüler değildim. Daha yeni yeni geldiğim zamanlardı. Sen bana mesaj attıktan sonra sana cevap verdiğim zamanı hatırlıyor musun?"
"Evet, hatırlıyorum."
"Bana mesaj attığın gün seni dövüyorladı ve elindekiler yere düşmüştü. Bende o sırada telefonunda açık olan senin hesabını görmüştüm. Zaten sen söylemiştin aynı okulda okuduğumuzu. Ordan dolayı tahmin yürüttüm ve doğru çıktı."
"Peki neden? Neden bu kadar süredir saklıyorsun bunu?"
"Seni koruyan birisi vardı. Bir kız."
"Evet, sarı saçlı bir kız."
"Onun abisiyim ben Oya. Melek benim kardeşim ve sana yardım etmesini ona ben söylemiştim. Ara sıra çocukluk arkadaşım olan Arif de sana yardım etmişti. Hatırlar mısın bilmem?"
"Elbette, fakat Arif bana düşündüğünden çok daha fazla yardım etti." Okul çıkışlarında beni yakalayıp yaralarıma pansuman yaptığı günleri hatırladıkça gözlerim dolardı. Ve yine aynısı olmuştu. Ağlamaya başlamadan önce burnumu çektim ve "O zaman onların üçüncü arkadaşı da sen oluyorsun. Her zaman gölgede duran ve bana karşı koruyucu bir melek gibi davran sensin." Dedim.
"Evet, öyleyim."
Duygu karmaşası yaşıyordum. Ne diyeceğimi ya da nasıl davrnamam gerektiğini bilmiyordum. Ve bir anda ağlamaya başladım ardından yüzümü ellerimle kapattım.
Elini sırtıma koydu fakat eli sırtıma değdiği zaman istemsiz olarak kendimi geri çektim. Elini kendine doğru çekti ve ayağa kalktı. "Gel hadi, gidelim."
Peşinden ayağa kalktım ve beraber okula ilerledik. "Senin için sorun olmazsa bizim yanımıza gelebilirsin." Dedi. Başımı aşağı yukarı salladım ve peşinden ilerledim.
O günden ve o andan sonra hayatım uzun bir süre Atlas ile geçti. Neredeyse her gün beraber geziyor, sohbet ediyor ve eğleniyorduk. Hayatımın olmazsa olmaz bir parçası hâline gelmişti. Onsuz yapamaz gibi hissediyordum.
Ve bir yerden sonra da ona aşık olduğumu fark etmiştim. Duygularımın karşılık bulamayacağını bildiğim için ona hiçbir zaman gerçekleri anlatmamıştım.
Yazın sonunda, okullar açılmadan birkaç hafta önce, ilişkimizi bitirmiştik. Daha doğrusu ben bitirmiştim. Sebebi ise... Biraz karışıktı sanırım.
Okullar açıldıktan sonra blackdaisy hesabımı kalıcı olarak kapatmış ve bir daha görüşmemek üzere Atlas ile olan ilişkimi bitirmiştim. Daha sonra eski okulumun internet hesabından dionisos adlı hesabı bulmuştum. Hesabın sahibinin Atlas olduğunu görünce ani bir karar ile ona mesaj atmıştım.
Ve sonrasında her şey baştan başlamıştı. Zaman tekrar ediyordu sanki...
---
piedPiper:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1.678 beğeni 257 yorum
blackdaisy:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
678 beğeni 45 yorum
piedPiper:Daha güzel bir gülüş ile karşılaşmadım Oya.