yirmi / final

25 3 4
                                    

Günümüz
Oya

Diğerlerinden ayrılıp eve geldiğimde saat gece yarısını geçmişti. Evdekiler uyumuşlardı. Uyudukları için kimseye açıklama yapmak zorunda kalmayacaktım. İçten içe seviniyordum bu duruma.

Odama girdim ve üzerimi değiştirdikten sonra yatağıma oturdum ve çantamdan telefonumu çıkardım.

Gelen mesajlara bakarken aralarında bir tanesi gözüme takıldı.

dionisos:
Oya,
Ben sana zamanında çok haksızlık yaptım.
Yaptığım her şey için de özür dilerim.
Fakat olmaz Oya.
Ben böyle biriyken senin gibi birisinin beni sevmesi haksızlık olur.
Görüşürüz.

dionisos kişisi sizi engelledi


Ellerim titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş, yaşlar telefonumun ekranını ıslatmaya başlamıştı.

Onu arayamazdım çünkü numarasını aylar önce silmiştim.

"Ya Atlas." Söylenerek ayağa kalktım ve ceketimi üzerime geçirip odadan çıktım. Eve geldiğimde salona bıraktığım anahtarı da alıp evden çıktım.

Apartman boşluğuna çıktığımda yankılanan adım seslerini duymam ile birlikte olduğum yerde kaldım. Herhangi bir ses yoktu. Sadece adım sesleri vardı. Aşağı bakmak için apartman boşluğuna eğildiğimde herhangi bir şey göremedim. Bu yüzden korkumu arka plana atıp yavaş adımlar ile aşağı kata indim.

Aşağı indiğimde duvar kenarında oturmakta olan Atlas ile karşılaştım.

"Atlas?"

"Selam Oya."

"Sen ne yapıyorsun burada?"

"Sana yazdıklarımı düşünüyordum."

"Gel hadi, eve çıkalım."

"Mümkünse ikimizin yalnız olabileceği bir yere gidebilir miyiz?"

Oturduğu yerden kalkmasına yardım ettim ve beraber dışarı çıktık. Sokakta yürüyorduk, gökyüzünde tek bir bulut yoktu. Etrfta da herhangi birisi yoktu.

"Neden geldin?"

Başını kaldırdı ve suratıma baktı. "Sen gittikten sonra sana mesaj attım. Fakat doğru gelmedi. Dediklerim de bir yanlış vardı sanki. Onu düzeltmem lazım ama doğru olanı bilmiyorum."

"O zaman beni neden engelledin?"

"Ne yapacağımı bilemedim, panikledim sanırım."

Beraber boş sokakta yürümeye devam ettik. Bazı sokaklar boştu, bazılarında ise ışık bile yoktu. Işık olmayan sokaklardan birinde yürümeye devam ederken durdu ve bana döndü.

"Oya?"

"Evet?"

"Seni seviyorum."

Şaşkın bir şekilde ona bakarken sırtını arkasındaki duvara yasladı.

"Salağın tekiyim değil mi? Aylarca senden kaçtım, duygularımı gizledim. Ve sonra karşına çıkıp yüzsüz bir şekilde seni seviyorum diyorum-" Dedikleri saçmaydı.

"Bu konuşmanın gerçek olmamasını dilerdim." Sözünü bir anda kesmem ile sessizleşti ve şaşırmış bir şekilde suratıma baktı.

Ardından elini kaldırıp yanağıma koydu. Yanağımı okşadığı sırada gülümsedim. Şu anın sonsuza kadar gitmesi için nelerimi vermezdim.

Yüzüne baktım. Her detayına ve her şeyine. Parlayan mavi gözlerine, karıştırdığı için dağılmış olan siyah saçlarına, yaşadığı şoktan dolayı yüzünde oluşan mutluluğa, dudaklarının yukarı kıvrılmasına, gözlerinin içinde oluşan mutlu ifadeye...

"Bende seni seviyorum Atlas."

Dudakları dudaklarımın üstüne kapanırken gülümsedim.

Atlas benim için bir insandan daha değerliydi. Beni kurtaran, beni anlayan ve yardımcı olan kişiydi. Bir dosttan ve sevgiliden daha öteydi. Onsuz yapamazdım, o da bensiz yapamazdı.

Belki ona ihanet eden bendim fakat o bunu pek umursuyor gibi görünmüyordu. Sadece mutluydu. Hâlinden ve benim hâlimden şikayetçi de değildi. İhanetimi unutmuş gibiydi. Pek umursadığını da zannetmiyorum.

Ondan bir daha uzaklaşmak gibi bir hata yapmayacaktım. O benden uzaklaşmaya çalışırsa onu durdurmazdım fakat ben aynı hatayı tekrar yapmayacaktım.

Onu seviyordum ve ondan ayrılmak cehennemdi benim için.

  Onu seviyordum ve ondan ayrılmak cehennemdi benim için

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Selaaaam. Çok içime sinmedi fakat daha iyisi de olmazdı sanırım.

Her neyse, belki özel bölüm gibi bir şey yazarım ve atarım. O zamana kadar kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz, öptüm sizi u3u

violetta | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin