Etrafımdaki insanlarla göz teması kurmamaya çalışarak koridorda yürümeye devam ettim. Nedense hepsi bana bakıyor gibi hissediyordum.
Belki okuldan erken çıkabilirdim. Fakat dün, ondan önceki gün ve geçen hafta aynı şeyi tekrarlamıştım. Büyük ihtimalle izin vermeyeceklerdi ancak şansımı denemekten zarar gelmezdi.
Bakışlarım telefonun titreşmesi ile elimde ekranı açık bir şekilde taşdığım telefona kaydı.
İki hafta önce öylesine mesaj attığım bir hesaptı ve şu an en yakın arkadaşım olduğunu söyleyebileceğim kadar samimiydik. Gerçi, tek arkadaşım oydu. Yüzünü, sesini ve gerçekte nasıl biri olduğunu bilmesem de onunla konuşurken mutluydum, eğleniyordum ve diğer şeyleri dert etmem gerekmiyordu.
blackdaisy: Selam.
Tereddüt ile yazdığım şeyi göndermek ve göndermemek arasında kalmıştım fakat en sonunda gönderme tuşuna basmıştım. Hemen ardından gelen mesaja ise istemsiz olarak gülümsedim ve yürümeyi bırakıp duvara yaslandım.
piedPiper: Söyle başımın belası.
blackdaisy: Sadece sıkıldım ve yalnızım. Birine ihtiyacım vardı. Ve tek arkadaşım sensin.
piedPiper: Biliyorum ve bunu çok seviyorum. Yanlış anlama. Bana muhtaç olan insanları severim ben.
blackdaisy: Ya ne demezsin. Bende senden çok haz duyuyorum.
piedPiper: Seni her an engelleyebilirim.
blackdaisy: Ya, Hayır. Özür dilersem engelemezsin değil mi?
piedPiper: Belki özür dilemen gerekir, Belki gerekmez. İsmini söylersen belki her şey hallolur.
blackdaisy: Adımı söylememi sen istemedin ya aptal. B12 eksikliği falan mı var acaba sende?
piedPiper: Aslında adlarımızı bilmiyor olmak bize gizlilik kazandırıyor.
blackdaisy: Ne alakası var ya?
piedPiper: Birbirimizi bilmezsek belki daha değişik bir ilişkimiz olur. Bir anlaşma yapalım. Bence ikimizde adlarımızı söylemeyelim. Birbirimizi bulmaya çalışalım. Sen kızsın, ben erkek. Aynı okulda okuyoruz ve sen beni okulun itiraf sayfasından bulup konuşmaya başladın. Sadece bu kadar şey biliyoruz birbirimiz hakkında.
blackdaisy: Yalnız İki haftadır konuşup bu kadar az bilgi sahibi olmayı bizden başkası başaramazdı. Kendimizi bir tebrik edelim lütfen.
piedPiper: 😑 Gerçekten mi? Buna mı takılıyorsun şu an.
blackdaisy: Öf aman. Sende hiç çekilmiyorsun. Neyse ilk bulanın ödülü ne olacak?
piedPiper:Diğeri ona pasta ısmarlar.
blackdaisy:Sevdim ben bu işi. Yapalım.
piedPiper:İddialı konuşma. Belki ben bulurum.
blackdaisy:Sende büyük konuşma. Peki bir fikrim var. Birbirimiz hakkında küçük bir ipucu söyleyelim. Ama çok belirsiz olsun. Yani herkesin bildiği bir şey değil.
piedPiper:Bir anda adımı söylesem ne yapabilirsin ki?
blackdaisy:Bana pasta ısmarlarsın. Hehe.
piedPiper:Ben mi zararlı çıkıyorum?
blackdaisy:Kısaca evet.
Gülümseyerek telefonu kapattım ve cebime koydum. Boş koridorda sınıfa ilerlerken tek duyabildiğim şey benim adım seslerimdi. Okula çoğunlukla erken saatlerde, kimsenin olmadığı herhangi bir saatte gelirdim. Başka öğrencilere denk gelmeden sınıfa gider ve yerime otururdum. Böylece anksiyetem ve diğer bütün saçma hastalıklarımla uğraşmak zorunda kalmazdım.
blackdaisy:Şu an aşk ve gurur okuyorum. Sende söyle.
piedPiper:Basit olacak. Bu okulda kitap okuyan kimse yok ki. Seni hemen bulabilirim.
blackdaisy:İddialı konuşma.
Sınıftan dışarı çıkmazdım, çıksam bile koridorda kitap okuyacak kadar uzun süre kalmazdım. Bu yüzden beni bulmasının zor olduğunu düşünüyordum.
Anksiyetem yüzünden okula gelmem bile bir hatayken şimdi de tanımadığım birileri ile iddialaşıyordum.
piedPiper:Tamam, En sevdiğim yemek pizza. Ama pizza yoksa tostu çok severim. Ve bunu annem dahi bilmiyor. Kolay değil benimki.
blackdaisy:Kantinde en çok tost alan kişi kim onu öğrenmeliyim.