Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun...!
♥
♥
Sadece bakıyordu...
Karşısındaki o kadar masum, o kadar duru ve o kadar güzeldi ki... Ayrıca bir o kadar da gıcık, sinir ve cadı...
Yattığı hastane yatağının hemen yanı başında ki berjerde öylece oturuyordu. Kafası yana düşmüş, masumca (!) uyuyordu. Uzun saçları âdeta üzerini örtmüştü. Odanın artan sıcağında yanakları al al olmuştu. Ağır ağır nefes alıyordu. Ellerini dizinin üzerine koymuş, bir elini yumruk yapmıştı. Sağ elini. İçinde bir şey saklıyordu sanki. Aslında elindeki her neyse yumruğuna tam sığmamıştı. Belki bu sayede anlayabilirdi elinde ne olduğunu ama aralarına giren serum görüş açısını engelliyordu. Aslında ne olduğunu merak ediyordu, ama öğrenmek de istemiyordu. Daha doğrusu artık hiçbir sırrı öğrenmek istemiyordu. Çünkü son zamanlarda sırlar yüzünden başına gelmeyen kalmamıştı. İşte yine başı ağrıyordu. Tüm bu olanlar başını çok fazla ağrıtıyordu.
Ancak bunun bile bir önemi yoktu. Çünkü tüm bu sırlar çözülmediğinde Emre'nin sonu gelecekti zaten. Emre karşısında uyuyan Gizem'e bakıp bunları düşünürken Gizem uyanmaya başladı. Gözlerini yavaşca araladı. Simsiyah bir çift boncuk Emre'ye bakıyordu sanki. Sonra gülümsedi. O kocaman gamzesi kendini belli etmişti. Dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı:
- Ooo...! Emre Bey. Bakıyorumda benden önce uyanmışsınız.
- Sırlar yüzünden, ne olursa olsun uyutmuyorlar adamı...
- Ne demek şimdi bu?
- Hiç... Gizem gözlerini devirdi ve cevap verdi:
- Yine saçmalıyorsun tabi. Her neyse. Sanırım bir deney yapıyordun.
- Deney mi? Ne deneyi?
- Aslında bunu benim sana sormam gerek ama... Fizik deneyi. "Tuzlu suyun kaldırma kuvvetini ölçmek ya da bir insan tuzlu suda hareketsiz durursa ne kadar sürede batar? "deneyi. Nedersin?
- Beni denizden sen mi çıkardın?
- Sayılır. Ben bir kahramanım (!) Yani nede olsa yağmurlu gün dostumu ölüme terk edemezdim. Yada katil mi demeliyim?
- Katil? Ne alaka?
- Hani insan intihar edince dolaylı olarak, hatta doğrudan, kendinin katili oluyor ya.
- Ne intiharı? Hem ortada ölen yok.
- Ama ölmeye niyeti olan var. Bir de ne intiharı? diye soruyor. Çırpınmıyordun bile.
- Ben... Sadece... Yani Ayağım çarptı... Kaydı... Suyada birden düşünce... Şok falan geçirdim herhalde.
- Bende yedim. Dümdüz koştun suya. Seni gördüm. Hatta Kerem'i de. Üstelik konuştuklarınızı da duydum.
- Ne? Nasıl? Ne duydun?
- Aslında ilk başta konuştuğunuz bile anlaşılmıyordu. Çok sessizdiniz. Ama sonra o kadar çok bağırıyordunuz ki... " Ben deli değilim, sırrın bende, sen delisin, ben deli değilim, bana söz ver..." bunlar gibi şeyler. Ama Kerem'e de hak verdim doğrusu. Deli gibi davranıyordun.
- Bu kadar mı? Sadece bunları mı duydun?
- Ne yazık ki, evet(!) Merak ettim sırrınızı şimdi.
- Peki, senin orada ne işin vardı? Ben hasta olduğun için okula gelmediğini sanıyordum. Yani hasta biri evde yatar. Ayrıca Kerem'in ismini nereden biliyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Misterio / SuspensoKitaptan bir bölüm *** ...Korkunç resimler vardı... Bir çok insanın katledildiği kanlı resimler. Tüm bu resimlerde ki insanların arasında kadınlar, çocuklar ve bebeklerde vardı. Aslında bu bile kan dondurmaya yetiyordu. Bir çok insanın kafası koparı...