“Efendim, grup erzak avından geldi.. Ancak, beraberlerinde tehdit oluşturabileceğini düşündüğümüz yabancılar var.”
Henry sözünü bitirdikten sonra senin vereceğin herhangi bir tepkiyi beklemeye koyuldu. Gözlerinin ve elinin aynı anda meşgul olduğu bir tahtadan oyulmuş silindir kalemi bırakır bırakmaz gözlerini Henry'e çevirdin.
Henry, genç bir yetenekti. Gelecekti. Daha muhtemelen 15 yaşına yeni girmişti. Küçük olmasına rağmen, onda gördüğün cevher onu senin yanında tutuyordu.
Senin işlerinle ilgileniyordu, hem gelecekte grubunuzu yönetebilecek bir lider olmayı öğreniyor hemde kaybettiği ailesiyle birlikte kaybettiği aile sıcaklığını seninle kazanıyordu.
“Tamam, Henry. Sen eğitimine gidebilirsin. Eğitimin olduğunda bana söylemen gereken şeyleri başkalarıyla ilet.” Oturduğun sandalyeden kalkarak kapıdın yanında duran Henry'e ilerledin.
Gelişmekte olan genç vücudunun karşısında durdun, ellerini onun iki koluna koydun. Bir abla şefkatiyle. “Eğitimin her şeyden önemli, canım.”
Ona hissettirmek istediğin abla şefkatini aldığını gösteren bir gülümsemeyle yanıtladı. “Tabii bunu yapabilirim. Ama, size bir şey iletilmesi gerekiyorsa bunu ben yapmak isterim. Bu her neyi ertelememi gerektirirse gerektirsin.”
Sana olan bu düşkünlüğü seni mutlu etti, ona tebessüm ettin. Aranızda herhangi bir konuşma daha geçmedi. Henry, sana kısa ve sıcak bir sarılma vererek odadan ayrıldı. Onun hemen ardından sen de öyle. Halledilmesi gereken birtakım yabancılar vardı.
Hızlıca grubunuzun ofisi niteliğinde görülen aynı zamanda senin evin olan -ev demeye bin şahit- kocaman eski köşkten ayrıldın.
Evden çıktığında tam olarak sığınağınızın ortasında belirdin. Senin oralıkta gözükmenim ardından kimisi senin vereceğin tepkinin korkusuyla kimisi sana saygıdan sessizce kenara çekildiler.
Ve, işte. Karşında sözde yabancı olan fakat aslında çok tanıdık “tehdit” oluşturabileceği düşünülen kişiler vardı. Onlarla burada, bu durumda karşılaşacağın aklının ucundan dahi geçmiş değildi.
Sen son derece şaşkın fakat şaşkınlığını grup sakinlerine belli etmek istemeyen gözlerle onları izlerken, onların aralarından sadece bir çift göz seni hızlıca fark etmiş, sana yönelmişti.
Tabi bu yönelmesinde pek başarılı olduğu söylenemez. Dwight tarafından eski durduğu yere hızlıca geri götürülmüştü. Dwight ve bu eski dost, yeni yabancı arasında yaşanan küçük gerilim şaşkınlığını bir nebze üstünden atmana yardımcı olmuştu.
Şaşkınlığının biraz yok olmasının ardından hızlıca omuzlarını silkindirerek onlara daha fazla yaklaştın. Eski dostlarına hiçbir duygu belirtisi göstermeye dâhi tenezzül etmeden Dwight'a onları ofisine götürmesini fısıldadın.
Sen herkesten önce ofisine ilerlerken, Dwight ise senin komutunu yerine getirmekle meşguldü. Onlardan önce ofisine varıp, ofisinde onlara vereceğin ilk izlenimi belirlemek için biraz vaktin olmuştu.
Sırayla içeri girdiler. Rick Grimes, Daryl Dixon, bir kolu metal adam ve Rahip kıyafrti giyen kör bir adam. İki eski dost ve iki gerçekten yabancı dört adam beraberlerinde Dwight ile ofisini doldurdular.
Oturduğun sandalyeden onları dikkatlice süzdün. Tanımadığın iki adam diğer iki adama nazaran seni daha anlamsız bakışlarla izlerken, o iki adamın bakışlarındaki şaşkınlık bariz belli oluyordu.
Konuşmaya girmeden önce bakışlarını Dwight'a yönelttin. “Erzak sayımında başlarında durabilir misin? Burayı ben halledebilirim.” Diğerlerinin yanında onu en fazla rencide etmeyecek şekilde onu odadan çıkartmaya çalıştın. Teklifini çok irdelemedi, burayı ve bu dört adamı halledebileceğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine ☆ multifandom
Fanfictiondozunda alınan sakinleştirici gibi, belli bir miktarda hayal kurmak da faydalıdır. zihnin ve emeğin bazen şiddetli olan ağrılarını dindirir ve saf düşüncelerin sert çıkıntılarını törpüleyen, sağda solda eksiklikleri ve aralıkları dolduran, dağınıklı...