11

563 59 10
                                    

Tıpkı bir bayram havasında gibi olan kuşların cıvıltısı tüm ormanda yankılanıyordu. Louis dibinde oturduğu ağaca sırtını yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Huzurlu hissediyordu. Bu huzurun nedeni havanın güzel olmasından mı, gece güzel bir uyku çekmesinden mi, yoksa alfasıyla buluşacak olmasından mı kaynaklandığını bilmiyordu.

Sabah alfasının mesajıyla güne başlamıştı. Bu mutlu olması için yeterliydi zaten. Okullar tatil olduğu için alfanın bir süre boşluğu vardı. Tabi yine arada bir gidip çalışmalarına devam edecekti. Sabah konuşurken tüm gün evde olacağını söyleyince Louis onunla buluşmak için ormanda yürüyüşe çıkacağını söyleyerek onu da davet etmişti. İşin aslı ise Louis sadece kafasında çok fazla düşünce olduğunda veya canı sıkkın olduğunda yürürdü. Şu an hiçbiri olmasa da alfasını görmek için minik bir bahane uydurmuştu.

Kulağına dolan hışırtılardan ve hafif esen rüzgar sayesinde burnuna dolan kokudan alfasının yanına yaklaştığını anladı. Gözlerini kapalı tutmaya devam etti. Kulağının altında hissettiği küçük öpücükten sonra "Buralarda tatlı bir omega olması lazım, görmüş olabilir misiniz?" diye fısıldayan adama gülümsedi. Harry'nin nefesini hala boynunda hissederken gözlerini aralayıp ona döndü.

"Burada alfasını bekleyen bir omega var ama tatlı mı yoksa çok tatlı mı bilemiyorum." Bu Harry'nin gülmesini sağladı.

"Çok alçak gönüllüsün bakıyorum."

"Her zaman." derken kendisine çok yakın olan dudaklara bakmamaya çalıştı. Aksi takdirde onu öpmek istetecekti.

"Alçak gönüllü kişilere bayılırım." burunlarını birbirine sürtünce Louis'nin gözleri tekrar kapandı. Harry onun bu haline ufak bir tebessümle karşılık verip dudaklarını onun dudaklarına temas ettirdi. Hafif uzaklaştıklarında Louis iç geçirerek baktı ona. "Beni yürüyüşe çağırdığını hatırlıyorum."

"Yaşlı olduğun için yanlış hatırlıyorsun." diyerek yanında duran termosu eline aldı.

"Öyle mi küçük bey?"

"Bana küçük bey dememeni söylemiştim. Ben sana Bay Styles diyor muyum?"

"Beni gıcık edene kadar dediğini hatırlıyorum."

"Hak etmiştin." derken kaşlarını çattı. "Çay getirdim bizim için. Boş ver şimdi yürümeyi." Harry hala bacaklarının üstünde duruyordu.

"Ve kurabiye de var. Otur artık." deyip biraz yana kayarak yerdeki küçük örtüde onun için yer açtı. Harry yanına oturunca aralarında oluşan küçük mesafeden rahatsız olarak ona doğru yaklaştı. Harry onun bu hareketine gülmemek için dişlerini alt dudağına bastırmak zorunda kaldı.

"Kurabiyeyi hazır mı aldın?" Louis ona hakarete uğramış gibi baktı.

"Kırıcı olmaya başladınız Bay Styles. Daha önce kurabiye yapabildiğimi söylemiştim. Söylediğim şeyleri aklında tutmak için çabalamıyorsun bile." yüzü asılmıştı. "Yok sana kurabiye falan." Harry onu kollarının arasına çekip sıkıca sarıldı.

"Şaka yapıyorum. Annenin Noel zamanlarında baban hariç herkese bir şeyler yaptırdığını, onun genelde kurabiyeyi kalıplarla yaptığını, senin daha çok yuvarlak yapmaktan hoşlandığını biliyorum." Bu Louis'nin gülümsemesi için yeterliydi. Anında yüzü aydınlandı. Başını alfasının omzuna bırakıp şımarıkça sırıtmaya devam etti. "Artık kurabiyeden yememe izin var mı?"

"Hepsini yiyebilirsin." deyip saklama kabını ona uzattı. Harry ona gülerek kurabiyelerden birini ısırıp saklama kabını yere bırakıp iki fincanı Louis'nin eline tutuşturdu.

Stubborn Omega | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin