Hava soğuk olmasına rağmen bulundukları kafenin bahçesinde oturmayı sorun etmiyorlardı. Alfa zaten üşümüyordu, omega ise üstünde alfaya ait bir hırka ve etrafında alfanın kolları olduğu için üşüdüğünü hissetmiyordu.
Louis telefonda arkadaşıyla konuşurken Harry bir yandan kahvesini yudumluyor bir yandan da Louis'ye sıkıca sarılıyordu. Telefonu kulağından uzaklaştırıp çekingen bir bakış attı Harry'ye. "Bir sorun mu var?"
"Arkadaşım Chris, yakınlardaymış." Harry onun çekindiği şeyi anlayarak gülümsedi.
"Gelebilir." Louis gülümseyerek tekrar telefonu kulağına götürüp konum atacağını söyleyerek çağrıyı sonlandırdı. "Kim bakalım bu Chris?"
"Beş yaşından beri arkadaşım. Gelirse anlayacaksın zaten, çok tatlı ve sempatik biridir."
"Öyle mi?" başını sallayarak sırıttı. Alfanın kıskandığını anlamıştı. Aslında bu kıskançlık içlerinde barındırdıkları kurtlardan gelen bir şeydi.
"Kardeşim gibidir. O da her zaman bana kardeşiymiş gibi davranır. Hatta genelde tam bir baş belasıymışım gibi davranır. Benle aynı yaşta bir beta."
"Tamam."
"Benim aksime konuşkan biridir."
"Bu senin konuşkan olmayan halin mi?" bu defa kaşları çatıldı. Alfadan uzaklaşmaya çalışarak surat astı. Çok mu konuşuyordu yani Louis? Eğer öyleyse susmayı da çok iyi bilirdi. "Şaka yapmak istedim, özür dilerim." cevap vermeyip omuz silkti.
"Konuşmayacak mısın?" yine cevap vermeyip surat asmaya devam etti. "Hadi ama, sen konuşmazsan benim günüm nasıl güzelleşecek?"
"Benden önce nasıl oluyorsa."
"Olmuyordu işte. Hatırlamıyor musun ne kadar suratsız biri olduğumu?" İşaret parmağını boynunda ve kulağının altında gezdirince Louis'nin gözleri kapandı. "Beni affetmen için ne yapabilirim?" derken burnunu yanağına sürttü. Louis anında gardını düşürerek başını ona doğru eğip parmaklarını yanağında gezdirdi.
"Merhaba." Harry yerinde dikleşerek karşısındaki genç adama baktı. Mavi gözleri, dalgalı saçları vardı. Louis'den birkaç santim uzundu.
"Merhaba, hoş geldin."
"Chris bahsettiğim arkadaşım, Harry'de... Harry işte." Harry onun cümlesine gülerken kendisine uzatılan eli sıktı.
"Memnun oldum Bay Styles."
"Bende öyle ama sadece Harry diyebilirsin."
"Louis'yi uzun zamandır görmüyordum, yakın yerlerde olduğumuzu duyunca görmek istedim. Kusura bakmayın, böyle buluşmanızın içine damladım gibi oldu biraz." Harry geriye yaslanarak kolunu Louis'nin beline sardı.
"Böyle düşünmen bizi üzer. Seninle tanışmış olduk."
"Aslında bende sizle tanışmayı çok istiyordum. Louis sık sık sizin yanınızda sonuçta. Yanlış anlamayın, kişisel bir şey yok ama arkadaşımın kimin yanında olduğunu bilmek istiyordum. Kardeş gibi büyüdük ve kalbinin kırılmasını ya da zarar görmesini istemem." Harry Louis'ye çevirdi gözlerini.
"Çok iyi anlıyorum. Açıkçası Louis'yi bu kadar önemseyen ve seven bir arkadaşı olması beni çok mutlu etti."
"Louis tam bir baş belası olabilir ama dünya üzerinde üzülmeyi hak edecek son kişidir."
"Kes şunu, sanki sen kontrol etmesen ben her önüme gelene güveniyorum." Chris gözlerini dikip direkt Louis'ye bakınca Louis gözlerini kaçırdı. Tam olarak öyle biriydi. Özellikle ağlayarak onu çok kolay kandırabilirdiniz. Harry onun bu hareketine gülerken Chris göz ucuyla Harry'ye baktı. Louis'yi umursadığı belliydi. Yüz ifadesi bile ona karşı bir şeyler hissettiğini belli ediyordu.