Gitsende

54 9 15
                                    

◯◯◯

Ağlayışlar. Hastane'yi kuşatan bebek ağlama sesleri.Kalplerdeki sızı tekrardan gün yüzüne çıkarken,hemşireler tarafından örtüye sarılan küçük bebek ağlayışlarına devam ediyordu. Kimse anlamasa bile bebeğin ağlayışları ciğerine ilk kez oksijen girdiğinden değildi Kalbindeki acıydı. Kalbinde yeşeren üç çift tohum canını acıtmıyordu, özlem dolduruyordu küçük bedenine. Daha su gibi olan kemiklerinde ki o, belirsiz acı iliklerine kadar titremesini sağlarken ağlaması daha da şiddetlenmişti.

Hemşire bebeğin hissettiklerine ters düşerek her bebeğin yaptığını varsayıp bunu boş vermişti. Ağlamaktan yüzü kızaran bebek etrafına yayılan sıcaklıkla kısa bir an duraklasa da ağlayışlarına devam etmişti. Feryat ediyordu sanki. Doğduğunda ilk hissettiği şeyin özlem duygusu olması ise canını acıtıyordu. Küçük bedeninin soğuk koridoruna rest çekecek olan sıcaklık ise baş döndürücüydü. Ağlayışları durmuş küçük iç çekişler yerini almıştı. Yüzünü yalayıp geçen sıcaklık ise her tarafını sarmalamış soğuktan titreyen bedeninin sıcaktan titremesine sebep olmuştu.

Hemşire yavaşça yeni doğan bebeklerin temizlendiği odaya girerek temkinli bir şekilde üstündeki örtüyü çıkartıp kenara koymuştu. Diğer bebekler gibi kendisinin de tüm mahremi gözler önündeyken bebekler sadece uykusuna devam ediyordu. Gözlerinin kapanmasından kısa bir süre sonra Küvette sokulan bedeniyle hafif bir irkilmeyle gözlerini açıp etrafına bakındıktan sonra, dudaklarının büzülüp gözlerinin dolamasıyla eş zamanlı olarak ağlamaya başlamıştı. Alışamamıştı. Annesinin sıcak yuvasından çıkıp buraya gelmek dünyanın öbür ucuna gitmek kadar benzer anlamlar taşıyordu kendisi için. Hemşirenin küçük vücudunu desteklemek amaçlı başının arkasına konan elle birlikte boynuna azar-azar suları dökmeye başlamıştı. Su soğuktu, kendisi sıcaktı. Etrafındaki ısı artmıştı, algı yetisini kaybetmiş gibiydi. Bir anda bir çok duyguyla tanışmak ise kendisine çok farklı bir boyutta olduğunu hissettirmişti.
Hemşire yardımıyla temizlenen vücudu kurulanıp babasının yanlarına giysileri getirmesiyle giydirilmişti.
Hemşirenin bebeği kucağına alıp küveze koymasıyla üstünün örtülmeside çok hızlı olmuştu yetişemiyordu dünyanın bu hızına. Hareketlere,konuşmalara,duygulara.
Küvez içinde daha da küçülen bedeniyle, diğer bebeklerin yanına götürülüyordu.
Eli başının yanında yumruk halini almışken bacakları da hafif aralık şeklinde durması çok masumdu.
Duran küvezle çok kısa bir süre gözlerini açmış olsa da üstüne çöken yorgunluğun getirisiyle tekrardan kapanmıştı.
Bir çok bebekle durduğu bu odada kimi zaman hemşirelerin gelip küvez deki bebekleri götürmesi kimi zaman ise ağlayan bebekleri uyutması dışında başka hiç bir ses yoktu.

Etrafındaki ısı artı, yüzünü üflenen nefeslerin sıcaklığı küçük bedenine ağır geliyordu. Tekrar dudakları bükülüp gözleri doldu. Ağlıyordu. Yaşadığı bu duygu karmaşası küçük bedenini korku duygusunu da tanıştırmıştı dünya ya geldiği bir saat içinde.
Yüzüne gelen sıcaklık hâlâ yerli yerindeydi, bundan korkmuyordu. Gözlerini açıp etrafına baktığında kimsenin olmamasına rağmen yüzüne gelen sıcak nefesler yerindeydi. Korktuğu şey bu kısacık süre içinde bütün duygularla tanışmasıydı.

Ağlıyordu. Hiç kimse kendisini sakinleştirmek için odaya dahi girmemişti. Ağzına bir el yaklaştı. Dudaklarının üstüne nârince kondu. Dudağında ki parmakta ki ısalaklık ağzına girdiğinde metalimsi tat yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu.

Çok kısa bir an kulağına yaklaşan dudaklardan, söylediği şeyi duymuştu.

"Sen, benimdin. Gitsen'de yeniden birbirimizi bulduk. "

◯◯◯

Çok tıkandım bu kurguyu yazınca normalde böyle olmazdı.
Farklı bir hikaye olacağı için yazamadığımı düşünüyorum.

seventh floor °Taekook°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin