Son uyanışım, son direnişim

27 6 10
                                    

◯◯◯

3 yıl sonra

(Jungkook 18 yaşında)

Son uyanış, son direniş. Seni son görüşüm , kokunu son duyuşum, son öpüşüm. Hayatı, en çokta seni geride  bırakışım. Sensizde yaparım dediğim ama yapamayışım.

 Kaç kere seni sevdiğimi dile getirdim ? hakikatim'den az. Son nefes alışım olacağını bilseydim , son kez seni sevdiğimi söylerdim...

Son uyanışım, son direnişim... okuduğum satırlarla tüylerim diken diken olmuştu. Bir insanın doğa üstü bir varlığa aşık olması ne kadar akıl kârı bilemiyordum. Hele ki bu doğa üstü varlığın şeytan olduğunu düşünürseniz  iş ruh sağlık merkezlerine kadar gidebilir.

Bir şeytanla ilişkiye girebilmek ne kadar ürkütücü olsa da , okuduğum satırlardan etkilenmiştim, bunu okuyuşumdan sonra kalbimin çarpıntısı ise  göğsümde bir ağrıya sebep olmaya başlamıştı.

Son uyanışım, son direnişim derken ne demek istemişti bu sözleri söyleyen kişi? boş sözler değildi altında bir anlam ise kesinlikle vardı. 

Bu yazıyı bir  web sitesinden görmüştüm ve bunları 1000 küsur yıl önce söyleyen kişinin ismi de web sitesin de 'jungkook'olarak gösteriliyordu raslantı dır diye düşünüp diğer sitelerden de bu konuyla ilgili araştırma yaptım ama hepsinde jungkook olarak gösteriliyordu!!

Fazla üstelemeyip hazırlanmaya başladım. Yarım saat sonra arkadaşlarımla buluşacaktık.

Hızlı bir şekilde hazırlandıktan sonra  ceketimi alıp evden çıkmıştım. On dakikam kalmıştı, ki gideceğimizi yer evime oldukça yakındı.

Kafeye girip pencere kenarından bir masa bulduktan sonra oturmuştum. Arkadaşlarım  daha gelmemişti. Zaten erken gelmiştim.

Hava'nın soğuk olmasından  dolayı kafe de  nasibini almıştı, ısıtıcılar  çalışıyordu  ama kapının sürekli açılmasından dolayı  pek etki ettiği söylenemezdi.

Garip olan ise; üşümememdi. Sorun değildi  bu benim için. Kimse üşümeyi sevmezdi  nasıl olsa. Sorun ise herkesin paltolarına  sarılıp  sıcak kahvelerini  yudumlarken, jungkook sadece kot ceket giymekle yetinmişti, ki ceketin kendisini ısıtıyor  olması  muammaydı. Ve etrafında ki ısının  giderek attığını da  hissediyordu.

Bu sıcaklık  ise  kendisini derin bir huzura sürüklüyordu.  Yıllardır  istediği  bu sıcaklıkmış gibi..

Yabancı bir his değildi kendisi için, sürekli böyle olurdu. Zaten sıcaklık  tam yani başından  gelirken. Görünmez bir ısıtıcı olduğunu bile düşünmeye başlamıştı.

Gittikçe  sıcaklıyordu çünkü sıcaklık  ona doğru  yaklaşıyordu.  Her ne kadar cam kenarında olsa da geri gitmeye çalışmıştı. Sıcaklıktan  uzağa.

Yine oluyordu. Sıcak bir nefesi tam kulağının arkasında hissediyordu.
Kulağına gelen ses ise tüm hücrelerini devre dışı bırakacak türden. Kalbini hızlandıran  tek  ses.

Fısıltısı kulağına  ulaştığındaysa bedenini titrediğini fark ediyor.
"Jungkook." Konuşamıyordu. Cevap veremiyordu. Sadece yanın da olduğunu  hissettiği  kişiye (!) Bakıyordu.

Tekrar duymuştu  yakınında ki sesi.
"Küçüğüm." Duymuştu  ama ağzından  garip bir ses  çıkmıştı sadece.
"Hm."

Cevabından  sonraysa kulağının arkasında hissettiği  yumuşak et parçası ile titremenin en büyüğünü  şu  an yaşadığını anladı. Bu temastan sonra gözleri kısa bir  süreliğine  kararsa da, kendine geldi.
Eğer  kulağının  arkasındaki  dudaksa. Çok  sıcak olduğunu sıcaklayan vücudu kesinlikle belli ediyordu.
Yakıcı  bir sıcaklığa sahip olmasına rağmen, kendisine bir şey  olmuyordu.

"Beni özledin mi?" tanımadığı birini özlermiydi insan...özlemişti. sıcaklığı  kendisine bir ev, yuva en çok da aile hissiyatını veriyordu. Söylemedi. Söyleyemedi özlediğini. Sadece bu sözleri  söyleye bilmişti.
"seni tanımıyorum."o karşısındakini  tanımasa bile  adamın(?) kendisini tanıdığı  belliydi. Cevabın gelmesi uzun sürmemişti.

" Ben seni özledim."
"Neden?" Sadece bunu diye bilmiştim. Daha fazla konuşabileceğimide sanmıyordum.
Sorduğum  soruyu es geçerek  tekrardan konuştu.

"Ne zaman büyüyeceksin?"
"Büyüdüm." Evet büyümüştü. Reşit  bir bireydi kendisi. Bu sözlerinden sonra kulağının  arkasında ki baskı  geri geldi. Yine öpüyordu. Rahatsız  olmuyordu. Hoşuna gidiyordu. Geri çekildiğinde tekrar konuşmuştu.

"Ne zaman yanımıza geleceksin?" Nereye gitmesi gerektiğini anlayamıyordu.
"Nereye gitmem gerekiyor?"
"Evimize."
"Evimiz mi?" Evimiz diyor tanımadığım  adamın  evinde ne işim var.  Gelmiş  evimize diyor bir  de.
"Korkma küçüğüm. Beni tanıyorsun."
"Tanımıyorum." Diye bilmiştim sadece. Doğruyu söylediğimide düşünüyordum, bu adamın(?) ismini bile bilmiyordum daha.
"Tanıyorsun. Sadece üstünden  uzun zaman geçti  küçük."hayatım da kimin olup olmadığını gayette iyi  biliyordum. Bu adamı(?)'da daha önce  hiç  hatırlamıyordum.
"Yalan mı söylüyorum ben sana?"tek kaşımı  kaldırarak  sorduğum soruyla kısa  bir duraklama yaşamış ardından  cevap vermişti.
"Hatırlamıyorsun." Demekle yetinmişti sadece.
Kafam karışmıştı. Bakışlarıma da yansıyordu bu.

"Vakti geldiğinde hatırlayacaksın küçüğüm."tekrar kulağımın  arkasını öpmüştü. Geri çekildiğinde  başıma giren şiddetli  sancıyla yüzümü buruşturdum. 

"Gitmem gerekiyor." Dediğini  zor anlamıştım. Başımın  ağrısı her geçen saniye artıyordu. Gözlerim  kararsa bile direnmeye çalışıyordum. Bayılmak istemiyordum çünkü. Ağrı  giderek attığında arkamdaki fısıltıyı  andıran ses benim inlememi bastırmıştı.
"JUNGKOOK!!"

"AHH!!"
Ardından  yere düştüğünü hatırlıyordum. Sin söylediğim kekime ise:

"Şeytan."olmuştu.

◯◯◯

Hakaretleri buraya alayım 👉

Uzun zamandır  bölüm gelmiyor  farkındayım ama banada ilham gelmiyor yani😔

Kendimi zorlayarak yazdım zaten.

Bölüm nasıldı  bebislerim🌸🐥🐣

Hafta içleri çok yoğun olduğundan bölüm geç gelebilir😣😖
Sizler sevmek🖤💚
Bayss👋

seventh floor °Taekook°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin