Bu kesinlikle Lewa'nın Roland'dan beklediği en son şeydi. Roland'ın bu hareketiyle de kendi tavırlarının abartı ve gereksiz olduğuna kanaat getirmişti. Aslında tekrar düşünecek olursa bu adamla iyi bir ilişki kurmak kendisi için de faydalı olabilirdi. İmparator ve diğerleri Roland'a güveniyordu. Hepsi aynı fikirdeyse demek ki haklılık payları vardı. Neyse, asıl önemli olan Bluthların çıkardığı Buz Taşlarını çalmak olmalıydı. Leylith'in belirttiğinin aksine Bluthlar bir imparatorluk değildi. Daha çok barbar bir halk tabiri yerinde olurdu, çünkü gerçekten Güllerin İmparatoru Leylith'in devletiyle aynı kefeye konulamazlardı. Aslında konulabilirlerdi çünkü Roland'la karşılaşmalarından önce Leylith'in başına Valagir'i atayıp yaklaşık üç yüz elli bin kişilik bir ordu ile Bluth'ların kontrolündeki içinden bol miktarda maden çıkarılan Polyne eyaletini almak için açtığı savaş ilanı ile gelişen çatışma Güllerin İmparatoru'nun aleyhine olmuştu. Bluthlar orduyu önce geri püskürtmüş ve ardından da karşı tarafın sınırlarını işgal edip yağma yapmışlardı. Polyne'in doğusundaki araziden başlayarak Leylith'in imparatorluğunun sınırlarındaydı. Antlaşma maddelerinin içinde savaş tazminatı ödenmesi, Polyne'in doğusunun da Bluthlara geçmesi ve oradan çıkarılacak madenin %85'ini Bluthların, %15'ini ise karşı tarafın alması, Leylith'in ve onun adına yazışma yapacak kişilerin Bluthlara bir imparatorlukmuş gibi hitap etmeleri ve birkaç madde daha vardı. Bu sebeple Leylith onlardan Bluth İmparatorluğu olarak bahsetmişti. Bluthların güneydoğu sınırı Leylith'in imparatorluğu, güneybatısı ise Damacen İmparatorluğu ile çevriliydi. Damacen'i yöneten Damanna Hanedanının Leylith'le arası iyiydi. Bunun sebebi Leylith'in annesinin Damanna prensesi olmasıydı. Lakin annesi öleli çok olmuştu, bu durum şimdilik ilişkilerini etkiliyor gibi görünmüyordu.
Leylith'in seferleri çevre devletlerde büyük korku uyandırıyordu. Fakat tahtı ele geçirdiğinde 21 yaşındaydı ve aradan 8 yıl geçmişti, vücudu değiştiğinde 23 yaşındaydı. İlk tahta geçtiğinde denge siyaseti izlemiş ve vücudunun değişmesinin ardından sefere çıkmamıştı. Güllerin İmparatoru diye çağırılmadan önce başka devletler aralarında sorun olduğu zaman savaş açmadan önce kendisinden "Devi uyandırmayalım..." bahsederdi. Uzun süredir sefere çıkmadığı için bu sadece bir anı olarak kaldı. Leylith doğduğunda Ley isimli bir erkek olarak doğmuştu ve Lita adında bir kız kardeşi vardı. Kız kardeşi ile beraber büyüdüler, ikisine de çok iyi bir şekilde bakıldı. Leylith bir asker olarak yetişip komutan olurken kız kardeşi de bir ressam oldu. Fakat tahta çıktıktan 2 yıl sonra Lita esrarengiz bir şekilde öldü. Ölümün verdiği travmanın üstüne bir de nedeni bilinmeyen bir sebepten ötürü Lita'nın vücudunun sağ tarafı, kalbin olmadığı taraf, ile Ley'in vücudunun sol tarafı birleşti. Bu hiç acı verici değildi çünkü Ley bir sabah uyandığında yarı kız vücuduna sahip bir görüntüyle karşılaştı. Saraydaki devlet adamları bunu duyunca apar topar kardeşinin gömülü olduğu mozoleye koştular. Devasa taştan sütunu kaldırıp içerideki mumyalanmış bedene baktıklarında kül, toz karışımı bir yığın gördüler. Aynı yığından Ley'in odasında da vardı. Kimse buna anlam veremedi ve kabullenmek zorunda kaldılar. Ley artık kız kardeşinin vücuduna da sahipti. Bu yüzden adını değiştirmeye karar verdi. Kendi adı Ley ve kız kardeşinin adı Lita'yı birleştirip kendini Leylith olarak adlandırdı.
Leylith'in geçmişini bir kenara bırakıp Roland ve Lewa'yı anlatmaya devam edelim. Lewa Roland'ın elini sıktı ve davranışları için af diledi. Böylece aralarındaki baş göstermesi muhtemel sorun ortadan kalkmış oldu. Bahçe kapısından geçip tekrar saraya girdiler, holden geçtikleri sırada bir hizmetçi onları durdurdu. Lewa'nın konuşmasına fırsat bile vermeden apar topar söze girdi.
Özür dilerim leydim fakat bir süredir sizi arıyorum, daha doğrusu ikinizi arıyorum. İmparator tarafından çağırılıyorsunuz. Konuşulması gereken acil bir konu olduğundan ve saraydan çıkmadan sizi bulmamı emretti.
