Vadinin bir tarafında Leylith'in birlikleri, sağ çaprazında Bluth ordusu, sol çaprazında da uzak doğudan batı taraflarına doğru genişlemiş yeni bir imparatorluk olan Siyan orduları savaş düzeni almıştı. Şimdi bu üç büyük güç birbiriyle bakışıyordu, yemeğin sadece tuzu eksikti. Leylith üçüncü gelecek ordunun hangi devlete ait olduğunu bilmediği için savaş alanına vardığı gibi Siyan komutanına ve imparatoruna apar topar bir elçi ve hediyeler yollayarak amaçlarını sordu, olası bir ittifak anlaşması yapmak istediğini bildirdi. Elçi apar topar birkaç atlı asker ile oraya hızla yol aldı.
Siyan imparatoru II. Lingyun elçiyi çadırında karşıladı.
Hoşgeldiniz, majesteleri İmparator Leylith'in elçisi. Gelişinizde kötü şeyler sezmemekteyim, umarım iyi haberler ile gelmişsinizdir. Eğer aç iseniz size bir sofra hazırlatabilirim, Leylith'e elçisine iyi baktırmadığımı dedirtmem.
Elçi imparatorun önünde eğildi.
Cömertçe teklifiniz için teşekkür ederim majesteleri fakat yola hazırlıklı çıktığım için aç değilim. Size majesteleri Leylith'in mesajını getirmek için gönderildim. İzninizle onu okuyacağım.
İmparator başını onaylarcasına salladı ve elçi kıyafetinin ucunu hafifçe yukarı kaldırıp altından bir parşömen çıkardı ve okumaya başladı.
Toprakları Uzak Doğu'dan Batı'ya kadar uzanan imparatorluğun sahibi kudretli II. Lingyun'a saygılarımı sunar ve kendisini en kısa ve en uygun zamanda imparatorluk sarayımda görmek benim için bir şeref olur. Ancak şuan içinde bulunduğumuz durum hakkında Majesteleri'nin bir ittifak hakkındaki görüşünü duymayı çok isterim. Buraya ne amaçla geldiğinizi bilmiyorum ancak sizinle Bluth'lara karşı ittifak olmak isterim. Bluth'lara karşı cephe almamızın sebebi yakın zamanda aldığımız bir yenilgiden kaynaklı, kaybettiğimiz Polyne topraklarını ve geri kalan Polyne bölgesini Bluth'lardan almak ve Buz Taşı madenlerinin olduğu bölgeyi ele geçirmek, savaş sonrası sınırlar belirlenirken ortak amaca göre paylaşım yapılabilir.
Saygılarımla,
Ithinia İmparatoru Leylith
Çadıra bir süre sessizlik hakimdi. Elçi yanlış bir şey mi yaptı diye düşünüyordu. İmparator sakalının ucundaki bir tel ile oynarken yere bakarak düşünüyordu.
Hmm. İlginç bir teklif.
Elçi o kadar korkmuştu ki imparator konuştuğunda titremeye başladı. İmparator sağında ve solunda duran bir kaç adama baktı ve kendi aralarında bir şeyler fısıldadılar. Bu adamlar imparatorun danışmanlarıydı.
Sakin ol, seni asmayacağız. Bizim geleneklerimizde bize düşman bir devlet olsa bile elçisine dokunulmaz, seni sağ salim gönderirdim. Fakat teklifi kabul etmeye karar verdim. İttifaklık teklifini onaylıyorum. Sevgili Leylith'e teklifi kabul ettiğimi bildir ve ulaştığında sancağınızı bir işaret olarak havaya kaldırın. Bunu yaptığında çadırımı ve ordumu o tarafa taşıyıp ordularımızı birleştireceğim.
Elçi imparatorun çadırından çıktı ve yanındaki askerlerle birlikte atlara bindiler. Atları hızla sürerek Leylith ve ordusuna doğru yol alıyorlardı. Hava çok soğuktu ve elçi de dahil birkaç kişi vardıklarında nefes nefese kalmışlardı, soğuk hava ciğerlerine öyle bir vurmuştu ki ağrıdan kıvranıyorlardı. Elçi atından indiği gibi hemen imparator çadırına koştu ve ittifaklık teklifinin kabul edildiği bilgisini verdi. Bu haber Leylith'i memnun etmişti, yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. Ardından askerler imparatorluk çadırının hemen yanında duran büyük sancağı havaya kaldırıp genişçe salladılar. Bu işareti gören Lingyun hemen ordusuna emir verip çadır dahil her şeyin Leylith ve onun ordusundan tarafa taşınmasını emretti. İşlemler nihayet bittiğinde Leylith çadırından ayrılıp Lingyun'u karşılamaya gitti ve el sıkışıp ittifaklığı kutladılar.
Majesteleri Doğu Fatihi Lingyun, sizinle bir işbirliği içerisinde olmak benim için büyük bir onurdur. Eğer arzu ederseniz size taptaze bir şarap ikram etmek isterim, bizde savaşa girilmeden önce şarap içilir.
Lingyun bu teklifi nazikçe geri çevirdi. Alkol kullanmadığını belirtti fakat yine de öneriden memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Ardından askeri planlamaların yapılması için karargaha geçildi. Leylith, Lingyun, ve ordunun bazı bölümlerinin komutasını elinde bulunduran diğer komutanlar da oradaydı. Planlar tartışıldı ve öneriler sunuldu, sonunda bir planda kara kılındı. Her şey hazırdı. Leylith tarafından taarruz emri verildi ve Birleşik Ordu harekete geçti. Bluth ordusu da savaş düzenini almıştı ve taarruzu görünce karşılık verdiler. Başta Bluthlar yerlerinden biraz ilerleyip savunma düzeni aldılar ve kendilerinden kat kat kalabalık orduya ağır kayıplar verdirdiler. Orduda merkezi arkadan Leylith yönetirken solunda Lewa, sağında da Roland komutasındaki bölümü vardı ve bu daha da küçük yönetimlere ayrılıyordu. Roland ağır kayıplar vermeye başladıklarını farketti ve kendi komutasındaki orduyu geriye doğru çekti. Bu hareket yüzünden sol ve merkez ordu Bluthlar tarafından çevrilmişlerdi. Lewa Roland'ın birliklerini geri çektiğini ve düşman tarafından sarıldıklarını fark etti. Roland'ın kendisine ihanet ettiğini düşündü ve küfretti.
Şerefsiz herif. Buradan kurtulur kurtulmaz başını gövdenden ayıracağım.
Ve Roland'ın birlikleri dağılarak vadinin etrafındaki ormana doğru kaçıştılar, Roland da ortadan kayboldu. Leylith şoka uğramıştı. Lingyun karargahtan olanları izlerken titriyordu, adamlarına döndü.
Onları oradan kurtarmalıyız. Hepsini öldürecekler, hepsini!
Leylith ve Lewa'nın komuta ettiği ordu eriyordu. Çembere alınarak ağır darbelerle askerleri art arda ölüyordu. Umutları kalmamıştı, yapılabilecek en iyi şey imparatoru savaş alanından çıkarıp güvenli bir bölgeye götürmekti. Savaş kaybedilmişti.
Majesteleri, hemen buradan gitmeliyiz. Sizi buradan çıkarmam lazım. Savaşı kaybettik. Roland bize ihanet etti ve birlikleriyle kaçtı.
Leylith etrafına bir kez daha baktı ve gerçekten de kazanamayacaklarını anladı. Düşmanlarının çok az kaybı varken kendi Siyan-Ithinia birleşik orduları neredeyse askerlerinin dörtte birini kaybetmişti. Leylith tekrar Lewa'ya doğru döndü ve kafasını salladı.
Bir anda ağaçların arasından çıkıp düşman ordusunun arkasına doğru gelen bir sürü belirdi. Leylith ve Lewa büyük karaltıyı gördü ve ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Biraz sonra farkettiler ki bu Roland'dı. Ordusunu dağıtarak ormana sürmüş ve savaş alanının etrafından geçip düşmanın arkasından çıkarak sürpriz bir saldırı yapmıştı. Ordunun Roland komutasındaki birlikleri bir anda yıldırım hızıyla Bluth ordusuna arkadan darbe indirip düşman hatlarını yararak merkezde sıkışmış ordunun geri kalanına ulaştı, bu ani saldırı bir çok Bluth askerinin apar topar kaçışmasına sebep olmuştu ve ordunun üçte ikisi ya ölmüş ya da savaş alanını terk etmişti. Askerlerin morali tekrar yerine geldi, kayıplar azalmaya başladı ve düşman savaş düzeni paramparça oldu. Savaş alanında kalan düşman ordusunun yarısından fazlası yok edildi, geri kalanlarsa köle olarak toplandı, daha sonra satılmak için kullanılacaktı.
Savaş bitmişti ve Bluth karargahı savaşın kaybedildiğini görünce karargahı toplayıp kaçtı. Artık buradan sonra diplomasi konuşacaktı. Karargaha geri dönüldü ve Lingyun onları karşıladı. Leylith'e yaklaştı ve savaşta gösterdiği cesaretten ötürü kendisini tebrik etti. Mutlu olduğu her halinden anlaşılıyordu.
Ah, İmparator Leylith. Büyük bir savaş kazandınız. Sizi ve ordunuzu tebrik ediyorum, size olan minnettarlığımı sunmak için lütfen sizi bu akşam sarayımda ağırlamama izin verin. Bu beni çok memnun edecektir.
Leylith bu övgülerden hoşlanmıştı. Gözü bu sırada kendilerinden biraz daha uzakta duran, manzarayı izleyen Roland'a takıldı.
Ah, lütfen. Bunu beraber başardık, sizin ordunuz olmasaydı bu savaşı kazanacağımızı düşünmüyorum efendim. Şurada duran hizmetkarım Roland, kendisi çok kritik bir hamle yaparak savaşı bizim lehimize çeviren kişidir. Tebrik edeceğiniz kişi bence kendisi olmalıdır. Davetiniz beni çok onurlandırdı, bu akşam sarayınızda ağırlanmaktan memnuniyet duyacağım.
Leylith Roland'ı yanına çağırdı ve Siyan imparatoru II. Lingyun ile bizzat tanıştırdı. İmparator kendisini uyguladığı başarılı taktikten ötürü tebrik etti. Daha sonra çadırlara dönüldü. Son kararlar alınıp çadırlar toplandı.