1.Böüm |veryansın|

1.2K 34 70
                                    


Bu gece ikinci kez uyuşturucu çalmaya gidecektim. Maalesef ki,Tozun yarısını satıp silah aldığım için bana üç ay boyunca yeticek olan uyuşturucu paketi, iki haftada bitmişti.

Zor bela ayakta duran, Bahçeli iki katlı kırık dökük bir evin içindeydim. Kafamı boyası sökülmüş rutubetli duvara yaslayıp kederli bir iç çektim.

Kendimi bu belaya bile,bile sokan bendim. çilesini çekmek boynumun borcu olmuştu.

Bu gece gideceğim teslimat yeri, ilk gittiğim teslimat yerine göre yol mesafesi çok daha fazlaydı. Düzenli olarak ayın Yirmi üçüncü gününde uyuşturucu satın almaya gelen, kişi düzenli olarak; otuz kilo uyuşturucu satın alıyordu.

Fazla uyuşturucu demek daha fazla güvenlik önemi demekti, bu durum da benim işimi daha da zor bir hal almasına neden oluyordu.

Evin kırık camından esen sonbahar rüzgarı, tenimele buluşunca içim titredi. kartonun üzerinde duran hırkama doğru kolumu uzatım. ince, oldukça bana bol gelen hırkayı üzerime geçirirken, hırkanın fermuarını yukarı çekmeyip,sadece hırkayı kapüşonumu açık bıraktığım kirli saçlarımla örttüm.

Uzanmış olduğum hırkayı giymek zorundaydım, çünkü kollarımıda oluşan küçük,büyük morlukları görünce, o gün yaşananların hepsi tek, tek beynimde tekrardan canlanıyordu.

bedenimi hareket ettirdikçe, burnuma
gelen kötü kokuyla yüzüm buruşurken; Aylardır aynı kıyafetleri giyinmenin verdiği İğrenç hissiyat ve aynı zamanda, hararet ettikçe vücudumdan gelen mide bulanıdırıcı kokuyla berber yaşamak benim için korkutucuydu.

Peşimde Beni yakalayıp her an öldürmek için fırsat kollayan mafya babaları varken, Tek derdim iğrenç kokmak olabilseydi keşke.

Elimdeki bitmiş uyuşturcu paketine baktım, içinde son kalan azıcık tozu burdan tersaneye taksiyle gidebilmek için satmıştım. Hiç durmadan iki saat yürümüşlüğüm vardı ama beş saat yol yürümek benim için imkansızdı.

Bu geceki teslimat İstabul çıkışına doğru kullanılmayan bir tersanede yapılacaktı. İçimde 'acaba bu sefer yakalanır mıyım' korkusu vardı, Öldürseler ne olurdu geride kimim kalmıştı, öldürseler benim için büyük bir hediye olurdu, bunu üç kez deneyen biri olarak bunu bile, henüz başaramamıştım.

Oturduğum yerden rahatlıkla görebildiğim cama doğru baktım. sokak lambasının turuncu ışığı etrafa yayılmaya başlamıştı, saate bakıcak bir şeyim olmadığı için zamanın yaklaştığını bu şekilde anlayabiliyordum. Artık teslimat alanınıza gitmem gerekiyordu.

Eski evden çıkıp sokağın başına çıktım, bu sokakta genel olarak depreme dayanıksız olduğu için eski evini mütayite veren insanlardı, ama ilk yıllar yıkıma başlamamış olan mütayit benim gibi evsizlerin türlü türlü esrarcıların yuvası olmuştu.

Bazı geceler aniden art Arda patlayan silah sesleri ve acı bir inleme sesiyle geceleri uyandığım çok oluyordu, gerçi sadettinin adamları yüzünden geceleri her an tetikteydim benim için pek de bir farkı yoktu.

Burda kimse kimsenin çöplüğüne bulaşmaz,herkes kendi aleminde takılırdı. Sokakta olan tek yeni binanın önünden de geçtikten sonra, ana caddeye çıkmıştım. Elimle geçen bir taksi durdurduğumda ona tersanenin olduğu yeri tarif ettim.

Tersanenin giriş kısmında geldiğimde durdum. Araçların geçebilmesi için kocaman bir Demirlikli kapı vardı, ardına kadar açık olan kapının hemen yanında eski olduğu belli olan, camları kırılmış beyaz güvenlik kulübesini gördüğümde adımlarım istem dışı orayı takip etti.

Bir an önce Onlar gelemeden yerimde geçmeliydim, tersanenin büyüklüğüyle tekrardan karşılaşınca, saklanıcağım yeri bulmak gerçekten zor görünüyordu.

Beyaz Şarap (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin