Sabah yüzüme vuran güneş ışığı ile gözlerimi araladım sabahın en parlak ışınları yüzüme lütüf edilirken yatakta dogruldum ve karşımda duran takvime baktım
15 Eylül
Yüzümde belirsiz bir gülümseme oluştu ayaklanıp masanın üzerinde duran felixin fotoğrafını elime aldım sarı saçları minik burnu ve güldüğü için kısılan gözleri mükemmeldi çilleri pek belli olmasa da hafizamın en derin köşesinde her zerresini hatırlıyorum yumuşak ve narin bir ses tonu ile konuşurken aynı zamanda derin bir sese sahipti dinlerken izlediğim göz bebeklerine gömülürken ona tekrar tekrar aşık oluyordum
Felix seninle beraberken soluduğum havanın bile bir anlamı varmış
Yaşıyorum ama bir ölüyüm aslında ruhum senin ile birlikte çoktan öldü bedenim ise burda ve naptığımı bile bilmiyorum
Seni özlüyorum felix seni koruyamayan bir ucube gibi hissediyorum kendimi
Düşüncelerimin içerisinde boğulurken bile aklıma geliyor zarif bedenin ardından yerde kana bulanmış bileklerin ile ölümün öptüğü soluk bedenin
Canımdan can gidiyor felix sensiz olan her saniye soluduğum nefes ciğerlerimi yakıyor gelsen yüzünü görsem kokunu iliklerime kadar hissetsem tüm hepsi geçecek
Ama biliyorum oluru yok bunun içimdeki özlemini de dindiremiyoum bir türlü felix
Olmayan çevremden bir kaç varlık da çıkıp beni anladıklarını ve abartmama gerek olmadığını söylüyorlar
Hayır beni anlayamazsınız ki siz hiç bir sevdiğinizi kaybettiniz mi? Peki siz hiç sevgilinizi kaybettiniz mi?
Eğer cevabınız hayır ise beni anlayamazsınız ki hem ben hiç bir şeyi de abartmıyorum ben sadece özledim ve bu özlemimi gideremiyorum dayanacak gücümün kaldığını zannetmiyorum
Tek huzur bulduğum yere yanına gelmek istiyorum felix tanrının bizi sonsuzlukta beraber tutacağına inanıyorum hemde kalbimin derinliklerinde
Yaptığım minik keklerin birinin üstüne küçük bir mum koydum yanıma bir çakmak ve bir demet papatya aldım huzur bulduğum yere gidecektim
Mezarının başına gelip çömeldim soğuk taşına kondurdugum naif opucukten sonra tekrar yani basına geçtim bir elimle rüzgarı engellemeye çalışarak mumu yaktım ve serin toprağın üstüne bıraktım felixin istediği gibi esen rüzgarın mumu sondurmesini bekledim söndüğünde yüzümde büyük bir tebessüm oluştu son günlerde yaptığım şeyleri anlattım uzaktan baksanız deli sanardiniz beni ama felix öyle istemişti uzun bir süre orada konuştum felix ile beni duyuyordu bunu biliyordum giderken getirdiğim demedi mezarın üzerine bıraktım son kez görüşürüz dedim avucuma aldığım toprağına minik bir öpücük bırakıp ayaklandım
Sonsuzlukta seninle beraber olmaya geliyorum sevgilim...
Uzun süren bir yolun sonunda neresi pldugunu bile bilmediğim bir yere geldim tek bildiğim şey bu uçurumun oldukça uçsuz bucaksız olduğu idi
Önce ayaklarımı boşluğa bırakacak şekilde oturdum ve rüzgarın yüzüme çarpmasına izin vererek bir süre bekledim
Boşluğa doğru ayaklarımı salarken felixin yüzü geldi aklıma o kadar saf ve masum bir güzelliği vardı ki kendi gibi bir o kadar saf ve güzel kalbini gereksiz insanlar için kinle doldurmuş öfkesini cildinden jiletler ile alıyordu
Ama ben onun içine de aşık oldum yüreğime gömdüm onu şuan ne kadar uzakta da olsak ben yüreğimde hissediyorum seni hala sıcak kalmami sağlayan tek desteğim bu sanırım
Orda bir süre hayatımı düşündüm seni o şekilde gördüğüm gün bıraktığın mektup ilk tanışmamız herşeyi
Sanırım bu acıya daha fazla dayanamam
Oturduğum yerden kalktım sanırım yüksekte olduğumdan rüzgar daha sert ve soğuktu hoşuma gidiyordu ama bu esinti...
Yazar ağzından anlatım~
"Seni çok özledim güzelim" diyerek son kez baktı hyunjin gökyüzüne kendini sonsuzluğa bırakırken artık sevgilisini görebileceğini bildiğinden minik bir tebessümle bedenini serbest bıraktı
Naif beden soğuk yere çarpması ile sonsuza kadar sürecek bir uykunun kollarına bıraktı kendini kandan tanınmayacak yüzünde anlaşılan tek şey masum gülümsemesi idi...



Yaşıyorum😱😱 Yb attim inanmıyorum 😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Elfida"||HyunLix||
Hayran KurguBelkide insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla